Nefes nefese uyandım. Gördüğüm kabus canımı cok yakmıştı. Derin nefesler almaya devam ederken yatagima geri uzandım. Gördüğüm kabusun etkisineydim hâlâ. Tekrar düşündüm. Berke bir kızın kolları arasındaydı. Düşünmek canımı daha çok yakıyordu. Olmasını asla istemezdi. Sadece onun olmalıydı, sadece miniğinin. Derin nefeslerimin yerini normal nefesler aldı. Yatağın içinde bir sağa bir sola dönüyordum. Kabus aklıma geldikçe deliriyordum. Çok özlemiştim sevgilisimi. Elimi yastığımın altına doğru götürdüm. Elimle yoklayarak telefonumu buldum. Saat 03:34'tü. Whatsappa girip son görüldüsüne baktım. Dün saat 23:38'de girmiş. Uyuyodur diye mesaj atmadım. Telefonumu yeniden yastığımın altına doğru ittirdim. Tekrar sağa sola döndükten sonra uyuyamayacagimi anladım. Böyle zamanlarda kulaklığımı takıp, hayal kurarım. Her zaman ki gibi yaptim. Taktım kulaklığımı, başladım hayaller kurmaya. Beyaz kabarık elbisemle Berke'nin yanında asil bir şekilde yürüyordum. Herkesin gözleri bizdeydi. Alkışlarla beraber ilerliyorduk...
***
Uyandığımda güneş çoktan odama sızmış bir sekilde tenimi yakıyordu. Yataktan yavaşça kalkip kapıya dogru yol aldım.
Içeriye girdiğimde saate baktım saat henüz 07:07'ydi. Aynı yoldan devam edip odamın yolunu aldım.
Uyandığımda saat baya ilerlemistî. Yastığımın altından telefonumu çıkarıp Berke'ye mesaj attım. Çok geçmeden cevap gelmişti. Uzun süre ekrana bakıp sirittiktan sonra kendime geldim. Telefondan Güliz Ayla-Bahsetmem lazım şarkısını actim. Kahvaltiyi hazırladım. Cok mutluydum. Bu adam beni benden alıyordu her seferinde. Kahvaltimi yaptıktan sonra ortalığı bir güzel topladım. Telefonumun sesini duydum. Telefonumu almak için odama yöneldim. Berke mesaj atmıştı. Bugün akşam ona gelmemi soylemis. Diğer mesajda ise beni alacağını söylemiş. Mutluydum. Bu adam beni çok mutlu ediyordu. Bahçeye inip, ciceklerimi suladim. Yabani otlari temizledim. O arada Orkun abiler geldi. Arabadan indikten sonra bir iki lafladik. Bahçede ki işler bitmişti. Eve girip güzel bir duş aldim. Çilek kokulu vücud losyonumu sürdüm. Bu kokuya bayılıyorum. Saçlarımı kurutup, gardırobuma yöneldim. Siyah pantolonumu alıp yatağın üzerine fırlattım. Çekmeceyi açıp beyaz badimi çıkardım. Üzerimdeki kıyafetleri hafifçe üzerimden sıyırıp çıkarttım. Pantolonumu ve badimi giydim. Damla damla su akan saçlarımı havlu ve makine yardımıyla kuruladım. Aynaya baktığımda saçlarım aslan yelesi gibi olmuştu. Saçlarımı duzelttim. Telefonumu alıp Didem'e mesaj attım. Yaklaşık on dakika sonra telefonumun sesi ile irkildim. Didem'e pastaneye gitmeyi teklif ettim. Tabiki de geri çevirmedi. Çocuk gibi mutlu oldu. Pastayı çok seviyordu. Bende cok severim. Yarım saat sonra pastanenin içinde beni bekerken gördüm. Dondurmaciyi gören çocuklar gibi ona doğru koştum. Kocaman kolları arasında sımsıkı sarmıştı beni. O güven kokusu bir kez daha yayıldı içimde. Çok seviyorum onu. Oturduk. Gelen garsona siparisimizi verdikten sonra derin bir nefes alıp anlatmaya başladım. Tatili en ince ayrıntısına kadar anlattım. Derin derin bana bakmış, dinliyordu. Konuşmayı bitirdigimde derin bir uff çekip "aynı dizilerdeki gibi"dedi. Ardından beraber kıkırdadık. Sonunda garson elinde tepsi ile gelmişti. Pastalar harika gözüküyordu. Tam catali ağzıma gotururken telefonum çaldı. Uzun bir of çektikten sonra telefonumun ekranına baktım. Kocaman bir tebessümle yeşil butonu kaydırıp ahizeyi kulağıma doğru götürdüm. Didem anlamıştı ve bana tatlı tatlı bakıyordu. Berke'nin sesini duyduğum anda icimde bir hoşluk hissettim. "Nasılsın sevgilim? Nerdesin? N'apiyorsun? "Sorularını sorduktan sonra cevap vermemi bekledi. Merak etmesi hoşuma gitmişti. "Iyiyim sevgilim sen nasılsın? Pastanedeyim, yanımda Didem var. Tıkınıyoruz"cevaplarını verdim. Telefonu kapattığım anda soru yağmuruna tutuldum. "Ne dedi? Akşam alacak mı seni? Saat kaçta? "Sorular karşısında saskin şaşkın Didem'e baktım. Sorularını cevapladıktan sonra hesabı ödeyip kalktık. Eve vardığımızda direk gardırobun başına geçtik. Kırmızı elbise, mor elbise, siyah elbise, elbise, elbise, elbise... birazcık değişiklik gerek. Eteklerin bölümünü açan Didem
direk desenli eteğe uzandı. Bluzlardan da sade su yeşili renginde olanı seçti. Deneyip geldiğimde ıslık çalıp "heyt be analar neler doğuruyor yavrum bee erkek olsam yavşardim hee"küçük kir kahkaha attım. Elinde de pudra renginde vir ayakkabi vardı. Uzattı. Onu da giyince baştan aşağı suzdu. Küçük bir tebessümle ellerini çırparak "makyaj vakti "diye çığlık attı. Beni yatağa oturtup eline fırçayı aldı. Yirmi dakika ardından aynaya baktım. Harika görünüyordum. Hava soğur diye yanıma ince tüylü pudra rengi ceketimi aldım. Telefonum hafifçe titredi. Gelmişti. Aşağıda beni bekliyordu. Bir ceylan edasıyla seke seke indim merdivenlerden. Didem'i kocaman öptükten sonra...