Gözlerimi açtığımda herşey bambaşkaydı. Bulutların üstündeymiş kadar hafif, bir o kadar da ağırdım. Yanaklarım şişmiş vaziyette nefesimi tutuyordum. En son hatırladığım kulağımda hissettiğim nefes ve kalbimin yerinden çıkacakmış gibi atmasıydı. Çok korktuğum denizin bu kadar güzel olması beni çok etkilemişti. Yavaşça elime dokunan bir şey hissettim. Suyun altında gözlerim yarı açık bir şekilde yanıma baktım. Sevdiğim adam elimden hafif bir şekilde kavradıktan sonra yavaşça yukarı çekiyordu. "Ben yanında olacağım"demişti, yarı yolda bırakmamıştı. Güverteye çıktıktan sonra korkup korkmadığımı sordu. "Ne korkucam ya işte sadece su"deyince gülmeye başladı. Kolumdan tutup"madem korkmadın bu sefer tek başına atla"deyince tabi ben bir afalladım. Beynimi kontrol edemiyordum. Pat diye çıkıyordu ağzımdan kelimeler istemsizce. "Peki o zaman hadi gel de atla"dediği ben iptal ben error. Ne yapacağımı bilmeden güvertenin ucuna doğru yürüdüm. Atlarım demiştim atlamalıydım. Yavaşça gözlerimi kapattım ve kendime Fatiha suresini okudum. Belli olmaz belki de geri çıkamazdım. Derin bir nefes alıp, yanaklarımı kocaman şişirdim. İçimden 3'e kadar sandıktan sonra bütün bedenimi boşluğa bıraktım. Suyun serinliğini hissettim bedenimde. Soğuk ve ıslak. Gözlerimi yarım açıp bakındım. Güneş ışınları ne de güzel vuruyordu açık maviliğe. Elimi derin açarak kulaç atmaya başladım. Ayaklarımı hızla çırparak ilerlediğimi hissttim ya da sadece bana öyle geliyordu. Yatın merdivenlerini bulup hızla merdivenlerden çıktığımda beni ayakta beklediğini gördüm. Bana doğru yaklaşıp kollarını kocaman açıp beni sardı. Ne kadar da sıcaktı. Ayni zamanda da kuru. Islak bedenimle onun kuru bedenini hafifçe ıslatmıştım. Sarılırken aynı zamanda saçlarımı opuyordu.
Hafifçe irkildiğimi hissedince bana bakarak "koş üstünü giyin, hasta olacaksın"dedi. Ben bir mutlu oldum ki anlatamam. "Sen de giyin ama "deyince, uzun uzun bana bakıp gülümseyerek "Tamam miniğim. " Kollarını hafifçe üzerimden çekip aldı. Koşa koşa aşağıya inip kıyafetlerimi giydim. Yukarı çıktığımda giyinmiş beni bekliyordu. Yanına oturup yanağına koca bir öpücük kondurdum. Bana dönerek ciddi ciddi bakmaya başladı. Ardından "bak minik düzgün dur yoksa seni yerim"deyip beni gıdıklamaya başladı. Ardından yavaş yavaş yaklaşıp, eğildi. Nefesi kulağımdaydı yine. "Miniğim seni çok seviyorum"deyip geri çekildi. "Ee böyle oturacak mıyız gün boyu? Hadi git giyinde dışarı çıkalım "deyince ben bir çocuğun sevindiğinde yüzünde oluşan ifadeyi yüzümde taşıyordum. Hemen aşağı inip Kardelen'in dolabından ilk gözüme çarpan uzun pembe eteği üzerine de mavi dar bluzu giydim. Şeftali rengindeki ruju yarı araladığım dudağımın üzerinde gezdirdim. Bulduğum ilk eyelinerı ince bir şekilde gözlerimin üzerine incecik bir şekilde çektim. Allığıda sürünce utanmış gibi kızardı yanaklarım. Bulduğum kolye ve eklem yüzüğünüde taktım. Saçlarımı açık bırakmayı sevdiğimden dolayı toplamadım. Komidinin üzerinde gördüğüm, kokusunu da çok sevdiğim mesmerize adlı parfümü defalarca sıktım. Son bir kere aynaya baktıktan sonra yavaşça yukarı çıktım. Sevdiğim adam sarı pantolonunu giymiş, mavi gömleğini de giymeye çalışıyordu. Bana baktığını hissettiğim anda yerimde kıpırdanmaya başladım. Gömleğinin düğmelerini en az iki seferde kapatabiliyordu. Düğmelerini kapatmasına yardım ettim.Etraf odunsu parfüm kokuyordu. Bir kez daha o mis kokuyu içime çektim. Hâlâ bakıyordu. Bakışları üzerimdeydi. Yavaşça yaklaşık "çok güzel olmuşsun miniğim"deyince yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum. Kulağımdaki nefesi yanaklarıma doğru yol aldı. Gözlerimle gözlerimin buluştuğu anda dudaklarımda bir ağırlık hissettim. Şeftali rengindeki rujum yok olmuştu. Acıtmadan bir ısırık aldım dudaklarından. Geri çekildiğimizde artık hayata başka açıyla bakıyordum. Yepyeni bir hayata başlar gibiyim. Berke benim miladım olmuştu. Rönesansım. Arabaya bindik ama nereye gittiğimizi bilmiyorum. On dakikalık yolun ardından bir yerde durduk. Kocaman bir AVM'ye gelmiştik. Alışverişe bayılırım ama şu an buarada ne yapacağımızı bilmiyordum. Ben şaşkın şaşkın etrafıma bakınırken sevgilim elimden tutup bir çocuk gibi yürümem için çekiştirdi. "Neden geldik buraya"sordum. Sana kıyafet bakacağız." "Neden, zaten bugün eve gitmeyecek miyiz? "Diye sordum. "Şöyle güzel bir tatil yapalım istedim. " tabi ben şok oldum. Benim devreler yandı falan kendime geldiğimde "sen ciddi misin? "Sordum. "Ciddiyim"deyince ben iyice manyağa bağladım. İşin içine heyecanda girince ben afalladım. Herhangi bir mağazaya girdik. Berke görevliye pijama sordu. Ayrıca bana. Seçenekleri önüme yığdılar. Turuncu bir pijama seçtim rastgele. Ordan çıktıktan sonra abiye mağazasına girdik. Yaklaşık 2 saatimiz orada geçti. 3 tane elbise aldık. Mavi,pembe ve kırmızı. Alışveriş yaparken çok acıkmışız. Bir lokantaya gittik. Yemeğimizi yedikten sonra alışverişe devam ettik. Erkekler normalde alışverişi sevmezler. Berke öyle değildi. O diger erkeklerden farklıydı. Modaya önem verirdi. Alışverişimizi bitirdikten sonra aldığımız eşyaları arabaya koymak için gittiğimizde arabanın üzerinde kocaman bir ayıcık, ayıcığın elinde ise koca bir gül demeti vardı. Gördüğüm manzara karşısında gözlerim yerinden fırlayacak gibiydiler. Döndüm baktım kıkırdıyor "ya aşkım ya ne gerek vardı "Sordum. "Teşekkür ederim "dedim. Kocaman öptüm çukurcuğunun tam üzerinden. Eşyaları arabaya koyduktan sonra bizde arabaya bindik. Yata geri döndük. Sonunda yata varmıştık. Ikimizde çok yorulmuştuk. Içeri girdiğimiz gibi kendimizi koltuğa attık. "Yarın nereye gideceğiz? "sordum. Cevabını alınca iyice meraklanmıştım. "Gidince görürsün ". Hemen sonra kıkırdamaya başladı. Ciddi bir bakış attıktan sonra ben de ona katıldım. Tam o arada telefonu çaldı. Telefonun yeşil butonunu kaydırarak ahizeyi kulağına götürdü. Konuşmaya başlarken "canım "sözünü eksik etmemişti. Kimdi bu arayan? Içime milyonlarca kurt düşmüştü. "Buyrun gelin, müsaitiz "deyince anladığım tek şey misafirin geleceğiydi. Telefonu kapattıktan sonra Kardelen'in aradığını ve geleceklerini söyledi. Hemen kalkıp ortalığı topladık.
***
Yaklaşık 15 dakika geçtikten sonra yatın kapısı çaldı. Kapıyı açmak üzere kapıya vardığımda Berke'de koşar adımlarla yanıma gelmişti. Kapıyı birlikte açtık. Karşımda kumral kısa saçlı tatlı bir kız vardı. Yanında da yakışıklı bir çocuk. Elleri elleriyle buluşmuş vaziyetteydi. Içeri buyurduk. Konuşup, tanıştık. Kardelen'de abisi gibi şeker bir insandı. Misafirlerimizi uğurladıktan sonra bir hayli yorulmuştuk. Pijamalarımızı bile giymeden koltuğa uzandık. Heyecanla ertesi günün gelmesini beklerken yorgunluktan öylece uyuyakalmıştık.