6

8 0 0
                                    

gözlerimi kapatıyor olmak malesef rahatlatamamış ve yanımdaki şey de öyle kalmamı istemiyor onunla ilgilenmemi uğraşmamı istiyor gibi bi hali vardı. yada bu sadece benim kendi kendime eğlencemdi.

kafamı yasladığım koltuktan kaldırdım ve yanıma döndüm.omuzumda bir adet enes kedi gibi hareketler ediyordu.

"kolay gelsin?"

"eymen ne biçim omuzun var be kızım kütük  gibi"

"ne tatlısın sen öyle... bizimkiler ne yaptı?" dedim ve kafamı eğdim. koltukta bile sevilaya yapşmayı başarabilmiş bir tane lotus uykusunda bile rahatsız olduğunu belli eden bir sevilay ile karşılaşmış oldum. hiç şaşırmadım çünkü beklenebilen şeylerdi bunlar (onlar tarafından). kemeri çıkarttım ve yavaşça ayağa kalktım.  enes'e dönüp

"bir şey istiyor musun?" diye sordum.

bilgisayarını kucağına aldı ve kafasını sağa sola salladı "peki deyip tuvalete doğru yürüdüm.

ve yine karşımda aynı erkek hostes çocuğu görmüş oldum. hiçbir şey olmamış gibi yürüdüm ve arkamdan gelmemiş olmasını umarak tuvalete hızlı adımlarla gittim. hızlıca tuvaletin kapısını açıp içeri girdim ve tabiki tam tahmin ettiğim gibi dibimden geliyormuş kapıyı suratına kapatınca anlamıştır uzak durmasını istediğimi belki. 

hayır ne işin var senin benim arkamda gerizekalı enes görse surat bırakmicak adamda tabi haberi yok oda ayrı bi problem. umarım fark etmez bana kızmaz kavga falan etmeyiz kavga demişken biz bir şey olmuyoruz neden bu kadar çok kavga ediyuoruz veya birbirimizi sahipleniyoruz oda ayrı bir mesele ama takmıyor ve akışına bırakıp onu bekliyorum. evet bu çok doğru bir şey oldu. yüzümü yıkayıp ayna ile biraz bakıştıktan sonra korka korka dışarı çıktm. etrafta erkek hostesin olmadığını görünce küçük bi nefes verip gülümsedim. bayan hosteslerin olduğu yere gidip mükemmel kibarlığım ile yiyecek bir şeyler istedim onlarda bana benim kadar olmasada geyet kibar bir şekilde yerinize geçin biz size getireceğiz dediler. sevinir adımlarla yerime geçiyordum ki uçak sallandı ve bende kendimi zor zapt edip büyük bir başarı ile ayakta kalabildim. "yaşasın düşmemek" deyip enes ile göz göze geldim ve güldüm oda bana güldü mal ya insan bi yanıma gelirdi ama yook bu anca kendi hemcinsinden birini yanımda görecek öyle gelecekti hödük.

yerime geçip oturdum. biricik bilgisayarına sarılmış parmakları ile bilgisayarı dövüyordu.

"sakin davransana bilgisayara" deyip elinden aldım.

kod yazıyormuş. bende çok biliyormuş gibi aldım elinden salak gibi kaldım mı ortada. tamam bende çok fena sayılmazdım belki bu kod işinde. ama bu şapşirik biraz daha zeki olup başka bir dil ile yazdığı için benim başka bir dil yazılımını biliyor olmam hiçbir işe yaramıyordu.. Ahh bir de bir yorum yapsa bir şey söylese bi tepki falan verse. ne biliyim kızsa. gören de küsüz falan sanıcak.

"ayıp ama ayrıca üzülüyorsun artık. birkaç dakika önce dibimden ayrılmıyordun..." deyip kollarımı birbirine doladım. ve suratımı asıp dudağımı büzdüm. artık bu harekete tepki vermez ise daha da uğraşmayacak ve tribi ben atacaktım. 

vee gooooolll...

"EYMEEN!!!"

gözlerimi kısıp gülümsedim " oh be sonunda geldin ama kendine"

gözlerini kırpıştırdı yanağımdan makas alıp bilgisayarını kucağımdan aldı.

"umarım yazdığın kodları kaydetmişsindir" deyip bi anda bilgisayarının ekranını indirdim. gözlerinin içine bakıp 

"artık benimle ilgilensen diyorum" dedim ve bir sonraki surat ifademi yaparken hiç büyümeyen şimarık çocuklar gibi hissetsemde devam ettim.

geyet sıkılmış bir şekilde "ne yapmamızı istiyorsun?"

bu çocuğun şu ruh değişimleri beni öldürecekti ya daha demin gönlümü almak için hayatında uğraşmadığı kadar uğraşmıştı şimdi ise 180 derece dönmüş yerine başka birisi gelmişti.

"tamam git çok değerli kodunu yaz" dedim kulaklıklarımı takıp cama döndüm. gerçekten hiç bir şey olmamış gibi bilgisayarını açıp kodu yazmaya devam etmişti.

kesin bir problem vardı. mutlu olmaya gittiğim süre zarfı içinde kocaman bir problemdi hemde. düşüncelerimde boğulurken istediğim sandviç o erkek hostes tarafından getirilmişti. onun şaşkınlığı ile aval aval kalmıştım. aslında bir şey yoktu ortada fakat yanımdaki öküz bunu gayet rahat bir şekilde büyütebilirdi.

erkek hostesin elinden hızlıca alıp sessizce teşekkür ettim. çocuğa bakmamaya dikkat ediyordum ki geç kalmışım gibi bir hava sezdim. yanımdaki öküzcük çocuğa öldürücü bakışlar fırlatıyor fakat çocuğun tıpkı kurbanlık koyun saflığında bir salaklığı olmalıydı ki o bakışları fark etmedi.

aaaa bir dakika kendine geldi demekti bu ay yaşasın be oh.. gülümsedim. ama keşke gülümsemeydim çünkü sinirli bakışlar altında olmak pek hoş olmazdı.

"ne romantiksin enesçim ama sen ya...

ama bak kendine gelmişsin.

tamam da bana ne diyon ben naptım..

sandviç? "

işe yaramadı. yandığımın resmidir... "hatuun seni çok seviyorum sakın unutma."

uçağın şiddettli sarsılıp o biricik türbülansına girmesi beni enesin sinirli halinden kurtarabilirdi fakat hiç bir işe yaramadı. sadece bana zarar verip kafamı cama çarpmamı sağladı. evet büyük rezillik nasıl becerdim öyle bir şeyi bende bilmiyordum.

bi anda sarılması ile şaşırmıştım. gülmesini falan bekledim yada hala sinirli sinirli bakmasını fakat değişik tepki verdi. gerçekten yetişemicektim tepkilerine. sıra bendeydi.

"ayy offf kafaam" deyip suratımı astım. mükemmel ötesi güçlerimi kullanıp kıyamadığını hisseder gibi oldum ve doğruymuş 

"öpeyim geçsin mi?" dedi

oturup ağlayasım geldi

"hep şöyle olsana" deyiverdim ve bu sefer ben sarıldım.



Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 29, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Elektronik ÖküzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin