1

192 5 3
                                    

ayy başıım!! cok ağrıyordu ve arkası biraz şişmişti, sanırım. ne olmuştu acaba? neyse.

vurdum kafamı yastığa tekrar uyudum..

uyandığımda sevilay üstümde kalkmam için debeleniyodu

"kalksana lan artık ammada uyudun ayııı. huu huuuu kış uykusuna falanmı yattın naptın lan kalk hadi"

"ya sevilay ya birakta uyuyayım"

"ya hayır ya kalk yoksa gıdıklarım bak...

bana bak bayan kış uykusuna yatmış ayı hemen kalkmasan enes geldiğinde seni savaştan çıkmış bi şekilde görmesini istemezsin.. çok işimiz var ya hadiiğğ"

"ne!! enes?? ayy evet!?!? off tamam kalktım"

gereğinden fazla hızlı olmaya çalışarak banyoya girdim ve çıktım hemen eşoftmanlarımı giyinip saçlarımıda kurutup mutfağa geçtim.

sevilay..

"oo eymen hanım bakıyorumda enes'i duyunca yeni bir rekora imza attınız..

"ozaman bende sana 'lotus aradı bikaç dakikaya ordayız dedi' diyimde sende yeni bi rekor kır"

dedim dememle sevilayın elindeki salatalık ve bıçağı bırakıp odasına koşması bir oldu...

evet sevilay benim en yakın arkadaşım ve kardeşim onunla aynı evde kalıyoruz o genelde yemekleri yapmakla bide lotus ile birbirlerini sinir etmek için uğraşır-uğraşırlar mağlum sevgililer ama biz sevgili değiliz muhabbeti var şahsen en yakın arkadaşım hala anlamıyorum şunun şu işlerini daha doğrusu yetişemiyorum..

lotus desen o da ayrı bi mal sağ olsun oda aynı şeyleri yapıyo ve kas yığını enes te (dipnot: ikiside birbirinden kas yığını ve ekstra ekstra kas yığını olmaya çalışıyorlar) onu anlayabilmiş değilim evet onlarda çok iyi arkadaş kardeşler ve yine evet onlarda aynı evde kalıyolar...

birazdan gelirler... benim canımın içi bu iki dangalaği kahvaltıya çağırmışta.. dün akşam nasıl ayrıdığımızı bilmiyorum sabahta çağırmış işte neyse...

sevilayın bıraktığı salatalıkları doğramayı bitirdim ama sadece salatalıkları yaptm çünki mutfak sevilayınnn!!!

sevilay geldiğinde üstünde gayet hoş duran bi tayt ve taytın üstüne de bol bi şeyler giyinmişti saçlarını toplamamış sadece küçük kıstırmalı toka ile perçemlerini toplamıştı sonra bana

"çekil ordan pis beceriksiz ne biçim doğramışsın salatalıkları... ya sen bunları ıssırıp mı attın içine ne yaptn eymen?!?! "

" sevilay abartma alt tarafı seninkinden biraz kalın doğramışım o kadar "

tam ağızını açıp bana kesin küfür edecektili zil çaldi

küfür yerine "ayyyğğ kapı çaldı" dedi

"aa vallamı" dedim ve suratıma bön bön bakıp salataya yöneldi bende güldüm sonra kapıyı açtım.

"HOŞGELDİNİİİZZ" dedim ve sırıttım hemen arkasından "sizi daha erken bekliyoduk geciktiniz ama " dedim ve kafamı sağa sola salladım.

lotus sırıtış taklidimi yapmaya çakışarak

- yav he he eymen he diyerek mutfaga sevilayın yanına geçti sevilay günaydın demeden önce "ağğağa git ellerini sabunla öyle gel dişardan geldin kış.. yaaa ! of lotus çek o pis ellerini salatadan" demesiyle onları öyle görüp gülümsemem bir oldu..

lotus bana dönerek.

-he eymen bu arada enes seni aşağıda bekliyo sabah koşunuzumu ne yapçakmışsıznız şu ilerdeki spor aletlerinin oraya doğru hemde hıhıhı.. mal mal gülmeye çalıştı uyuz güya biz burda oturucaz sizde koşucaksıznız dicek kibar yollu söylemeye çalışıyo bana nispet yapıyo resmen...

oookkk dedim spor ayakkabılarımı giyinip sevilaya seslendim.

-sevilaaayyy dikkat et te bu ayı seni yemesin.. lotus ağızını kapat yerleri daha yeni sildik dedim ve güldüm kapıyı kapatıp enes'i kapının hemen önünde bulmayı umarak dışarı çıktm..

ahah tabikide yanıldım dicektimki tam karşımda elinde telefonu gayet sportif bir kas yığını beni bekliyodu sevinip yanına doğru gelirken

-Günaydınnn dedi

vaay telefonundan başını kaldırmadan beni görmüş ayrıca bide bana günaydın demişti tam gülümsemiştim cevap vericektimki kocaman bir adım atıp belimden kavradı sonra yanağıma küçük bi öpücük kondurup

"saol. :) hadi koşmaya başlayalım mı ? "

dedi şapşik ya hem ağır olup hem romantik olup hemde odun olmayı nasıl başarıyo bu çocuk..

"koşmicakmisin artık yavaş koştuğunu hepimiz biliyoruz zaten oyalanma daha" dedi suratımı ekşittim ya görende yarım saat cevap vermedim sancak..

koşmaya başlayıp "yavaş koşuyomuşum hıh yakalada görelim" dedim ve güldüm

işte bunu sevdim der gibi bakış atıp ardından da bişeyler geveleyip gülüp koşmaya başladı..

spor aletlerinin yanına gelip ellerimi dizlerimin üstüne koydum, nefesimi dengelemeye çalışıyordum.enesdaha gelmemişti diye düşünürken bi anda kendimi beyfendinin kucağında buldum.. aslında hoş bişey ama kendimi bildim bileli birisinin beni kucağına almasından korkuyorum ve bu korku ile ya çok sıkı boynuna sarılıyorum ya da kendimi sıkıp debeleniyorum (oda nasıl oluyosa dengesiz ben işte)

çocuk şansşlıki aniden yaptığı için debelenmedim boynuna çok sıkı sarıldım..

oda gülmeye başladı.

"ha ha çok komik" dedim daha çok sarılıp

"ya ne komikliği çok hoşuma gidiyo"

"indir hadi lütfen"

"hayır yakaladım ve bırakmam ayrıca yakalayamazsınki dedin yakalarsam istediğimi yaparım dedim sende güldün yakaladım ve istediğimi yapıyorum"

dedi yahu gerçekten öyle demişmiydi

cins ya cins...

"hadi yeter bu kadar indir beni"

"yok öyle yağma daha eve gidene kadar kucağımdasın" dedi ve sırıttı suratımı ekşitip uzun bi yaaa çektim umrunda olmadı gülüp eve doğru koşmaya başladı..

eve gereğinden fazla hızlı gelmiştik, bu beni çok şaşırtmıştı bide yoldaenessürekli kıyamayan bi ses tonu ile koktuğumu, neyseki çok hafif olduğumu, çok hoşuna gittiğini söyledi durdu yahu cins olduğunu her defasında belli etmek zorunda değilki hani yani

işin garip tarafı yani asıl şaşırdığım şey kapının önüne gelince bana söylediklerini söylediğimde "eymen ben bunları sesli bi şekilde hiç söylemedim ki... düşündüm evet ama sesli söylemedm" demiş olmasıydı.

eve geldiğimizde zile basıp bizi yarım saat kapıda inadına bekletmeleri ve aç olmam sinir krizi geçirmem için rahat bi sebepti. kapıyı sevilay açtiğinda sinirli bi surat ifadesiyle

"hiç gelmeseydiniz!!?!? bidaha beni bu öküzle yanlız bırakmıyosunuz anlaşıldımı!! yalayıp duruyo ya köpekk.."

"hiç şaşırmadım" dedim ardından kahkaha attım

sevilayın bakışı ile "tamam bişey demedim say özür dilerim" dedim. ellerimi yıkayıp mutfağa geçtim mağlum o bakışları o yakut gibi yeşil ama bi o kadarda renkleri sabit kalmayan gözlerden görmek istemedim..

gırgır şamata, sinirlendirmeli, gıcık ettirmeli bi kahvaltidan sonra

enes'in "hadi hazırlanın"

lotusunda cümlesinin devamını getirmesi = (şöyle) "sizi yeni keşfettiğimiz bi yere götürücez" demesi bir oldu...

...

erkeklerin isimlerini değiştirdim sanirim boyle daha iyi oldu :) iyi okumalarr..


Elektronik ÖküzHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin