Multimedyada SOYKARLAR
~ Maya ~
- 10 yıl önce -
" Şuradaki yıldızı görüyor musun?" dedim parmağımın ucuyla gecenin en parlak yıldızını göstererek, " İşte o benim annem" yanında ona nazaran daha büyük ama soluk olanı işaret ederek " Şu da babam" dedim.Anıl yanımda gülümsüyordu. Biliyorum bu söylediklerim ona saçma geliyordu. Onların annemiz, babamız olmadıklarını sadece birer yıldız olduklarını söyleyip duruyordu. Ama ben buna inanmak istemiyordum. Çünkü en azından gece olunca geleceklerini bilmek ve onları görebilme fikri hoşuma gidiyordu.
Anıl gözlerini gökyüzünden ayırarak bana doğru döndü " Maya bak onlar ne annemiz ne de babamız, onlar sadece birer yıldız..." Sesinden hem bana üzüldüğünü hem de sinirlendiğini anlayabiliyordum. " Bak" dedi sesini biraz daha yumuşatarak " Burası kimsesizler yurdu, bizde kimsesiz çocuklarız."
İçimden cümlesinin tamamlamaması için Allah'a yalvarıyordum. Çünkü devamında ne geleceğini biliyordum. Ve bunlar duymak istemediğim şeylerdi. Ama korkum gerçekleşiyordu. Dudakları minik kalbimi bir kez daha paramparça etmek için aralanıyordu. "Haayııırrr. Seni duymak istemiyorum." Hıçkırıklarımın içime gömen çıkmakta zorlanan sesimle, ellerimi kulaklarıma götürerek. " Dinlemeyeceğim işte. Na nana nana"
Anıl'ın, bu halime gözleri dolmuştu. Belki şu an burada olmasam ağlardı. Ama yanında olduğum için tutuyordu kendini. Çünkü ona göre erkekler ağlamazdı. Yanıma yavaşça yaklaşarak kulaklarıma siper ettiğim minik ellerimi kendine doğru çekti. Ellerimi sıkı sıkı tutuyordu. Sanki bırakırsa gidecekmişim gibi.
" Maya bak üzülmeni istemiyorum. Ama artık bunları kabullenmen lazım. Gerçekler bunlar. Bizim ne annemiz ne de babamız var. Onlar yoklar, onlar bizi terk edip gittiler. Ve bir daha da gelmeyecekler" dedi. İşte korktuğum olmuştu. Bir kere daha rüyamdan uyandırılmıştım. Artık tutamadığım gözyaşlarım gözlerime akın etmişti. Yıldızlarım bulanıktı artık. Parlamıyorlardı.
Anıl yaklaşarak kollarını sarmaya yeltendiğinde minik ellerimle onu ittirerek "Niye bana bunu yapıyorsun?" diyebildim ancak hıçkırıklarımın arasından sıyrılmakta zorlanan sesimle.
Bana niye bunu yapıyordu? Kırıldığımı göre göre niye bana bu acıyı defalarca yaşatıyordu. Kabullenmeyi beceremediğimi benden daha iyi bildiği halde her seferinde bana niye bunu yapıyordu.
Tüm direnmeme rağmen Anıl çoktan sarmıştı kollarını minik bedenime. Vücudunun sıcaklığı hıçkırıklarımı dindiriyordu adeta. Orda güvende olduğumu biliyordum çünkü. O benim bu hayattaki tek gerçeğimdi.
Anıl elini çeneme doğru götürerek başımı kaldırdı. " Bak" dedi gözlerini gözlerimden ayırmıyordu. " Güçlü olmak zorundasın Maya. Kimsenin sana zarar vermemesi için güçlü olmak zorundasın" Bunu kendinden emin bir şekilde söylemişti. Ama kafam karışmıştı. O yanımdayken zaten bana kimse zarar veremezdi. Bu düşüncelerimi dile dökerek " Sen zaten yanımdasın ya kimse bana zarar veremez ki!" Şaşkın gözlerimle kahramanına bakan küçük bir kız çocuğu edasıyla bakıyordum ona.
Gülümseyerek " Ben yanındayken zaten kimse sana zarar veremez. Ama ilerde bir gün yanında olamazsam söz ver kimsenin seni incitmesine izin vermeyeceğine" dedi endişeyle cevap bekleyen gözlerine kafamı sallayarak " Söz" dedim. Rahatlamıştı. Ama sanırım verdiğim sözün büyüklüğünün farkına varmadan küçük yaşımda büyük bir söz vermiştim Anıl'a...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNAH TOHUMLARI🍀 #Wattys2018
Teen FictionHışımla kafamı ondan tarafa döndürdüm." Ben böyle doğmadım Aden hiç bir çocuk günahkar olarak doğmaz. Günahkar olur, ama günahkar doğmaz." dedim sinirle. Çünkü böyle olmak benim seçimim değildi. Kafasını yavaşça benden tarafa çevirdi. Ölümün yansım...