Bölüm 62

5.8K 337 4
                                    

                  

"Amelia!... Amelia!" Adını defalarca haykırmış fakat hiçbir cevap alamamıştı. Bu koca ormanın neresinde olabileceğine dair en ufak bir fikri yoktu. "Amelia!" Haydutlara rastlamış olabilir miydi? Bunun düşüncesi bile ürpermesine yetmişti. "Amelia!" Belki de çoktan dönmüştür, boşuna arıyordur. Eğer öyleyse bütün geceyi onu boşu boşuna arayarak geçirebilirdi. "Amelia!" Bir ihtimal ormanda çaresizce yolunu bulmaya çalışıyordu, tıpkı James' in onu bulmaya çalıştığı gibi. "Amelia!" Belki de geri dönüp bir arama ekibiyle yola çıkmalıydı, bu daha etkili olabilirdi. Fakat orman tehlikelerle doluydu ve onu ne kadar çabuk bulursa o kadar iyiydi, geri dönerek zaman kaybedemezdi.

  "James! James, sen misin?"

  Duyduğu bu sesle tüm düşünceleri ortadan ikiye ayrıldı ve sessizleşti. Uzaklardan kulağına gelen bu sesin gerçek mi yoksa tamamen hayal ürünü mü olduğunu anlamak için atını durdurdu ve "Amelia!" diye bir kez daha karşılık alabilme umuduyla seslendi.

  "James, buradayım! Sen neredesin? Seni göremiyorum!"

  Sesi duyar duymaz atını, sesin geldiği yöne doğru sürmeye başladı. Ağaçlar yavaş yavaş seyrekleşiyor ve ses yaklaşıyordu. Karşısında ağaçların bittiğini görünce oradaki açıklıkta olduğunu anladı ve atını hızlandırdı. Etrafındaki ağaçlar bittiğinde, ortalık açıldığında onu gördü, biraz ilerdeydi. Derin bir iç çekti ve yanına gitti. "Şükürler olsun, bir şeyin yok."

  Amelia ona şaşkınlık ve anlayış dolu gözlerle baktı. "Sadece dolaşmaya çıkmıştım. Bu kadar endişeleneceğini tahmin etmemiştim." diye mırıldandı.

  "Kaybolduğunu sanmıştım, bu kadar geç bir vakitte hala dışarıda olduğunu öğrenince korktum. Sahi, bu vakte kadar neden ormandaydın, başına bir şey gelebilirdi." dedi hızlıca, sesindeki sinir Amelia' yı güldürmüştü, ağzını eliyle kapatıp gülüşünü bastırmaya çalıştı. James onun bu halini görünce tek kaşını kaldırıp "Bu komik mi?" diye sordu, biraz alınmıştı.

  Genç kadın kendini toparlayıp sakin bir tonla "Açıkçası senin bu halin bayağı bir komik. Karalıkta ormanda olmama gelirsek, aslında güneş batmadan önce dönmek için yola çıkmıştım ama buraya çıkana kadar kaybolmuştum." diye açıkladı. Parmağıyla ilerideki kaleyi gösterip "Kıyıdan gidersek oraya ulaşabiliriz. Tabi sen daha kısa bir yol biliyorsan başka." dedi ve kısa bir an cevap bekledi. Sonra dönüp kıyı boyunca ilerlemeye başladı, James' in de kendisini takip ettiğini biliyordu bakmasına gerek yoktu.

  Uzun ve sessiz bir dönüş yolculuğunun ardından Amelia Flaps' i bölmesine yerleştirdi ve onu beklemeden kaleye doğru gitti. Hemen odasına gidip uyumak istiyordu, çok yorulmuştu, hem yarın uzun bir gün olacaktı. Fakat öncesinde kızının yanına gidip onun iyi olduğundan emin olmak istiyordu.

  Yavaşça Elizabeth' in yanına geldi, beşiğe doğru eğilip parmaklarını mışıl mışıl uyuyan bebeğin yanağında gezdirdi. Kaleye vardıklarında etraf fazla sessizdi, gerçekten uzun zaman ormanda kalmış olmalıydı.

  Yumuşak adımlarla odasına geçti ve  kısa bir an göz ucuyla James' e baktı, o da uzanmış kendisini izliyordu. Ona aldırmamaya çalışarak giyinme odasına gidip üzerindekilerden kurtuldu, ardından odaya geri dönüp yatağa girdi. Tüm bunları yaparken James' in gözlerini bir an olsun kendisinden ayırmadığının da farkındaydı.

  "Senin için çok endişelendim." Genç adam, bunu bilmesini istiyordu. Sesindeki korku ve çaresizlik Amelia' nın doğrulup dikkatle kendisine bakmasına sebep olmuştu. "Bir an sana bir şey olabileceğini düşündüm. Seni kaybettiğimi sandım."

Sadeliğin AsaletiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin