Kalemi elime almış dalmış vaziyette kağıda bir şeyler çizmek üzere iken üvey annemin sesiyle doğruldum. ''Ezel?! neredesin çabuk gel buraya!''
Bu kadından oldum olası nefret ediyordum. Annemin yerini tutacağını sanan ahmağın teki.
Babamın vasiyeti üzerine söz vermiştim. Üvey Anneme karşı iyi ve vurdumduymaz olacaktım.
Babamın üzerine henüz çözülmemiş, kötü bir ölümcül hastalık vardı. Ameliyata yetecek paramız ve giderimiz olmadığından babamı o pis ölümcül hastalıkla maruz bırakmıştık. O gitmişti. Ve bir daha gelmeyecekti...
...Babam öldüğünde henüz 12 yaşındaydım.
Üvey Annem iki çocuklu dul bir kadındı. Babam ile tanışmadan önce ikinci çocuğuna hamileydi.
Benim saf yürekli babam, o pislik kadına sırf acıdı diye onunla evlenmişti.
Babamla evlendiğinde henüz 9 yaşındaydım. Annemin yokluğuna yeni yeni alışmıştım. Annemin ölümü ise henüz bilinmiyordu. Sadece bildiğim; annemin kalbine kurşun yediğiydi...
Babamdan bildiğim kadarıyla sokakta, üvey annemi karnı burnunda ağlarken görünce ona acıdığını söylemişti. Kim bilir, melek yüzlü şeytan kendisini nasıl acındırmıştı.
Leyla; Üvey annemin prensesidir. Bir dediğini iki etmez. Onu tanımasam zengin Aile çocuğu derim.
Leyla hiçbir zaman beni sevmezdi. Sürekli bana karşı içinde biriktirdiği kin, nefret vardı.
Leyla genelde eve pek uğramaz, sadece para derdi olunca biricik annesinden isteyip tekrar evden uzaklaşır. O böyleydi. Üvey annem ise onun mutluluğundan başka bir şey istemez bu dünyada.
Ağabeyim; Levent , şuan burada olsaydı 20 yaşındaydı. Ağabeyim içine kapanık , soğuk hali ve tavırlarıyla sürekli dikkat çekerdi. Gizemli olması da dahil. Babamın ölümünden sonra eve adımını bile atmamıştı. Sürekli onu bekledim. Belki bir umut. Gelmedi. Öldü mü ,uzaklara kaçıp beni kaderimle baş başa mı bıraktı.. Bilmiyordum.
15 yaşıma bastığımda polise gideceğimi üvey anneme söylediğim zaman üvey annem, o kadar kötü şeyler söyledi ki tüm ümidimi kaybetmiştim. Zaten üvey annemin dedikleri yalan bile olsa Ağabeyimin beni kaderimle baş başa bırakması ümidimin keseceğim anlamına gelirdi.
***
Doğrulduğum yerden kalkıp yanına bıkkınlıkla gittim. '' Ne oldu? '' deyince ,
'' Evde domates kalmamış ,sana zahmet gidip alıver prenses hazretleri.'' Bunu söylerken yüzünü buruşturarak söylemişti. Onun dediklerine ve bana olan tavırlarına görmezden gelecektim.
''Tamam alırım''' deyip paraları aldıktan ,spor ayakkabılarımı giydikten sonra dışarı çıktım. Havada hafiften kararıyordu. Manavın önüne gelip , güler yüzlü Hasan amcadan 1 kg domates isteyip, aldıktan sonra ' İyi akşamlar' dileyip oradan uzaklaştım.
Rüzgarın saçlarımı öne savurmasıyla ,saçlarımı kulağımın arkasına tıkıştırdım. Manav ile eve olan mesafe üç sokak aralıktaydı. Havada oldukça kararmıştı. Üç sokak çıkacağıma da şimdiden üşendim derken kestirme yoluna girdim. Bu kestirme yolundan oldum olası korkuyordum. Etrafta; İçki şişeleri, sigara izmaritleri , küçük çöp kutusu, duvarı da yazılmış sözler en önemlisi de yan sokağın lambasından hafif çarpmasıyla oluşan küçük ışık.
Şimdiden buraya girdiğime iç lanetler okurken derin bir iç çektim. Arkamda hissettiğim hafif hava ile irkilme yaşadım. Ardından tekrar iç çektim ve adımlarımı hızlandırmaya başladım ki bu havada adımlarım gibi hızlanmaya başladı. Kafamı hafif yana çevirdiğimde birinin beni takip ettiğini anladım ve elimdeki domatesler istemsizce elimden düşünce büyük bir çığlık kopardım. Çığlığı attıktan saniyeler sonra bir bezin burnuma yapıştığını fark ettim.
Evet nefes almayacaktım. Dayanmalısın.
Adama bacak arasından tekme atacaktım ki istemsizce nefes aldım. Gözlerim karanlığa büründü. Ve işte şimdi bitmiştim. Başıma geleceklere..
↪Yb bildirimleri almak istiyorsan,Kütüphanene eklemeyi unutma ;) ↩
(Okuduktan sonra lütfen yorum yapın. Yorumlarınız benim için çok önemli :)))Emeğimin karşılığını verin lütfen arkadaşlar.✅
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEDEKTİF #WATTYTR2016
Mystery / Thriller26.11.2015 #29 in Gizem-Gerilim. O Aşk'ın simgesi... O Dostluğun simgesi... O Kardeşliğin simgesi... O Cesaretliğin simgesi... O Adalet'in simgesi... O ACIMASIZLIĞIN Simgesi... Onlar acımasız bir polis pençesinde... Karanlık gölgeler onların peşind...