Yüzüme çarpan su ile gözlerimi aralayıp, öksürerek , güçlü bir şekilde nefes alıp verdim. Sonunda kendime gelip kısık olan gözlerimi kocaman açıp, karşımdaki manzaraya şaşkınlıklar içinde baktım. Kollarım sandalye de bağlıydı. Çekiştirmeye çalıştım ama nafile. Etrafta bir sürü siyah giyinmiş kalıplı adamlar vardı.
Karşımda resmi şekilde, tıpkı mafya baba tarzı gibi giyinmiş, dimdik durmuş, ellerini arkasında bağlamış, 40 yaşlarında bir adam yüz hatları belli edilecek şekilde tüm sertlikle bana bakıyordu. Yanında ise 30'lu yaşlarında, hafif kalıplı kumral saçlı, buğday tenli ve çimen yeşili gözleriyle tüm karizmatikliği ile dikkat çeken adam vardı. Çarpık gülümsemeyle sağ eli arkada ,sol eli ile çene altını kaşıyordu.
Bakışmayı kestim. sinirle ''Suyu yüzüme dikmekte neyin nesiymiş!'' adam çene altını kaşımayı bırakıp'' Bizi mecbur bıraktın.'' Dedi.
Adamı takmayıp kafamı sağa çevirdim. Yanımda; benim yaşlarımda ,uzun saçları yüzündeki benleriyle oldukça tatlı ve çekici olan çocuğa baktım. O da tebessüm karşılığında kafasını bana çevirdi.
Yanında da tüm yakışıklığı ve soğukkanlılığını yansıtan çocuk, yerdeki zemine dalmış bir şekilde bakıyordu. Sanki yüzünde bir umutsuzluk...barındırıyordu.
Kafamı bu sefer sola çevirdim. Turuncu saçları ile oldukça tatlı görünen kızla karşılaştım. Mahçup bir şekilde gülümseyip, dudak burkup, yere odaklandı.
Onun yanındaki kız ise yeşil gözlü, siyah saçlı zayıf ve güzel bir kızdı. Tipi metalikleri anımdırıyordu. Göz altı çökmüş, halsiz ve bıkmış bir halde zemine odaklanmıştı.
Hiç bir şey olmamış gibi davranıyorlardı. Ya da bana öyle geliyordu. Neden hiçbiri isyan etmiyor. Neden ailem merak eder edasıyla korkup ,ağlayıp sızlanmıyorlar. Düşüncelerimden sıyrılıp, çatmış olan kaşımı biraz daha çattım. 30 lu yaşta olan adama bakıp
'" Bizim burada ne işimiz var? Ne istiyorsunuz bizden? Niye getirildik biz buraya? Siz kimsiniz!?'' diye bağırdım. Tam bu sırada 40 lı yaşlarında olan adamın telefonu çaldı. Telefonunu cebinden seri bir şekilde çıkarıp, telefonla bakıştıktan sonra ani bir hızla arkasına dönüp odadan çıktı. Bakışımı kapıdan çekip karşımdaki adama acınası bir şekilde bakıp
'"Bak benim bir ailem var, evde hastalıklı bir şekilde yatan annem ve küçük bir kardeşim var. Bana ihtiyaçları var anlıyor musun?'' adam kahkaha atarak arkasını dönüp masanın üstünden bir dosya ile karşıma geçti. Dosyayı havada sallayarak
''Burada ne var biliyor musun?'' Göz devirdim.
''Ne bileyim ben.'''gözlerini kırpıştırdı.
''Bu dosyada , seni 7/24 takip ettiğimiz ve senin hayatını anlatan belgeler var.'' dedi. Ve dosyayı yanındaki korumaya uzattı. Yüzümün kızardığını gelen sıcaklıktan anlayabiliyordum. Şimdiden yalancı damgası vuruldu. Alt dudağımı dişleyip kafamı yavaşça eğdim. Kafamı kaldırıp tam ağzımı açacaktım ki yanımdaki turuncu saçlı kızın omuz dürtmesi ile dona kaldım. Kaşlarını kaldırıp
''Konuştukça batacak gibisin.'' diye kısık sesle konuştu. Açıkta kalan ağzımı kapatıp adama baktım. Kapının açılma sesinini duyunca bakışım oraya kaydı. 40 yaşlarında olan adam, tekrar eski pozisyonuna dönerek bize bakmaya başladı. Bu da geldiğine göre konuşma vakti gelmiştir diye düşünerek
''Bizim burada ne işimiz var!'' diye bağırdım. Bu sefer o beni takmadı. 30' lu yaslarında olan adam dikleşerek
''Ben Demir. Mesleğim polislik- yani öyle idi.'' demek ismi demir tıpkı ismi gibi kendisi de öyleydi gerçekten. İç çekerek beşimize birden kısa bir bakış atarak konuşmaya devam etti. ''Sizler bizim 5 zeki dedektiflerimiz siniz'' diyerek gülümsedi.
Dedektif? Bu ne saçmalık. Sağımdaki çocuğun kıkırdamasıyla bakışımı ona çevirdim.
''Arkadaşlarım çoğunlukla bana beyin özürlü derler.'' öz güvenli. Yanımdaki turuncu saçlı kız, göz kıstı.
''Ondan şüphemiz yok zaten.''
''Biliyor musun ben senin buraya hatalı geldiğin konusunda şüpheliyim.'' deyip muzip bir şekilde güldü.
''Ha, ha aman ne komik.'' dedi. Yanımdaki turuncu saçlı kız.Sanırım bunlar daha önceden tanışıyorlardı. Onların bu haline hafif tebessüm ettim. Ta ki karşımdaki psikopat adamlara bakana kadar. Ağzımı tam açacağım sırada demirin yanındaki adam
''Yeter! kesin artık zevzekliği.''
İyi de ben zevzeklik yapmayacaktım ki neden burada olduğumuza dair konuşacaktım. Adam çimen yeşili gözleri ile gözümün içine baktıktan sonra, diğerlerine bakmaya başladı. Kaşlarını hafif çatıp''Hiçbiriniz, birinize zeka konusunda yorum yapmayacak. Olduğunuz ortamda bulunmasam bile. Sizler benim tarafından seçildiniz, aksi taktirde benim görüş açımdan olacak ki bana ihanet etmiş olursunuz. Bunun bedelini de ödetirim. Anlaşıldık mı?''
Benim haricimde herkes kafa salladı. Adam bana gözünü diktikten sonra bakışımı zemine odakladım. Soğuk kanlı çocuğun olduğu taraftan uçtan uca dik adımlarla yürümeye başladı. Ayağından çıkan küçük ayakkabı topuğu etrafa küçük tok bir ses yaratıyordu. Ellerini arkasına alıp konuşmaya başladı ''Ben Serter. Polislik yapmış, elindekileri ile yetinemeyen, ardından farklı yollarla amacına ulaşan sonra-'' bir an önümde, olduğu yerde zemine bakarak dona kalıp
''Büyük ihanete uğramış.'' bunu söylerken o kadar kısık konuşmuştu ki son heceleri zor algılayabildim. Gözlerinde kin ve nefret vardı. Ve bakışını zeminden çekip konuşmasına devam etti.''Artık bundan sonra bizimle siniz. Geçmişi bırakıp önünüzdekiler 'e odaklanın. Şimdiden alışsanız benim için daha iyi. Sizleri dedektiflik konusunda eğiteceğiz. Bu konuda yandaşım demir size yardımcı olacaktır. Benim sizde istemediğim tek şey. Yalancılık. Her zaman dürüst olacaksınız.'' deyip göz ucu ile bana baktı. yutkundum. Ve yürüyüp konuşmasına devam etti. "İhanetlerin bir tanesi de bu.''
Yürümeyi bırakıp tam önümde durup ifadesizce bize kısa bakış kaldırarak ''Bu dediklerim anlaşıldı mı?'' Tekrar ben dışında herkes kafa salladı. Bu kadar çabuk kabullenmek niye? hayır kendimi ezdirmem.
Olduğum yerden dikleştim. Serter denen adam ise aramızda mesafe kalacak şekilde bir dizini kırdı. Diğer dizi ise zeminde idi. Yüzümü inceleyip
"Neden? Neden üvey annenin sana olan kin nefretinden, ahmak bir üvey kardeşinden, babasının ölümünden sonra bir daha eve adımını atmayan ağabeyi ile saçma ve ızdıraplı hayatını. Geçmişini bir kenara atıp kabullenmiyor sun?''
Ne yani şuan herkesin yanında benim hayatımı mı anlatmıştı.
Gerçekten de saçma olan bir hayatım...
Çatık olan kaşımı daha da çatıp dişlerimi sıktım. Sağ sol gri gözlerine hızlıca bakarak yüzüne tükürdüm. Herkesin bize şaşkınlıkla baktığını hissedebiliyordum. Gözlerini kapatmış, sinirden alt dudağını dişleyip, yüzünü temizledi. Ani bir hızla elinin tersiyle tokadı yapıştırmasıyla kafamın sandalyenin ucuna çarpması bir oldu. Gerisi karanlık...
Okuduktan sonra yorum ve vote yaparsanız çook sevinirim. yorumlarınız benim için çok önemli ^^ . öptüm.
![](https://img.wattpad.com/cover/50945264-288-k210633.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEDEKTİF #WATTYTR2016
Mystery / Thriller26.11.2015 #29 in Gizem-Gerilim. O Aşk'ın simgesi... O Dostluğun simgesi... O Kardeşliğin simgesi... O Cesaretliğin simgesi... O Adalet'in simgesi... O ACIMASIZLIĞIN Simgesi... Onlar acımasız bir polis pençesinde... Karanlık gölgeler onların peşind...