:)Multide şarkı ve Demir var. :) Bu bölüm diger bölüme göre daha uzun arkadaslar, iyi okumalarrr :))
Kapının açılma sesini duyup, refleksle gözlerimi açtım. Fazlaca koruma bize doğru yaklaşıyorlar dı. İlk Beril kapının eşiğinde olduğu için, iki koruma kolundan kavrayıp ayağa kaldırmışlardı. Yağız ile Emir sakince kalkmışlar dı. Sanırım şimdiden alışmışlar dı.
Sonunda iki koruma kollarımdan kavrayıp beni kaldıracakları sırada, yeliz de kucağımda korumalar eşliğinde homurdanarak kalkmıştı.
''Bırak beni, sana diyorum bırak!'' Kollarını ısrarla çekiştiriyordu. ''Nereye götürüyorsunuz bizi? Ya-bıraksana.''''Kes sesini.'' Diyerek tısladı koruma.
Sonunda yeliz bağırışlarının bir faydasını göremediğinden ,susmuştu.
Güç bela dar koridora geldik- korumalar o kadar hızlı yürüyorlardı ki tökezleyerek yürümek zorunda kalıyorduk.
Burası fazla beyazdı, Ve koridorlar labirent gibiydi.
Onca kavisli yolu bitirdikten sonra siyah bir kapıda durduk. Kapıya yakın olan koruma ,kapıyı tıklattıkdan sonra kapıyı açtı.
İçeriye girdiğimizde Serter ile karşılaşmıştık. Bakışım refleksle bilgisayarlara kaymıştı.
Her bilgisayar ekranında bize ait bir fotoğrafımız vardı.Kendi fotoğrafıma baktım. Özgürlük işareti yapmış, kameraya gülümsemiştim. Ne zaman çektiğimi bile hatırlamıyorum. Çok uzun zaman oldu böyle gülümsemediğim.
Yanındaki bilgisayara baktığımda Berilin fotoğrafı vardı. Bir gözünü kapatmış, Rock N Roll hareketini yapmıştı
Yanında da Yeliz vardi. Otuz iki dişini açmış gülümsüyordu.
Bu sefer karşıdaki bilgisayara baktığımda Yağız'ın fotoğrafıyla karşılaştım. Bir eli ensesinde, ifadesiz ve soğuk bir halde keskin gözleriyle kameraya bakmıştı.
Yanında da Emir vardi. Sevimli bir şekilde ellerini saçlarına daldırmış gülümsüyordu.
Açıkçası resimler kişiliğimizi anlatıyor gibiydi.
Arkamda işittiğim inleme sesi ile kafamı arkaya çevirdim. Yeliz yüz üstü yatmış ağlıyordu.Eli ile yerden destek alıp kafasını kaldırınca, Serter ayak topuğu ile Yeliz'in kafasını hızla yere vurmuştu. Ve tekrar inleyerek kafasını kaldıracağı sırada ,Serter tam kafasının üstünde ayağını kaldırdı. Kafasına yaklaştığında,
''Dur!'' Deyip bağırdım.
Ayağı, Yeliz'in kafasına çarpmasına tam milimlik vardı.Serter, kafasını sakin bir şekilde kaldırdı.
Sinirle soludum.
''S-sen ne yapıyorsun? Her canın sıkıldığında bize suçsuz yere işkencemi edeceksin?''
''Suçsuz olmadığını nereden biliyorsun?'' Dedi sakin bir tavırla.
''Biliyorum, Sana ne yapmış olabilir ki? Geldiğimizden beri o odadan çıkmadık!'' Diyerek bağırdım.
Kafasını iki yana salladı. Ve tekrar sertçe topuğu ile yeliz'in kafasını yere vurdu. Bu sefer Yeliz hareketsizdi.
Ağlamaya başladım.
''Y-yeliz beni duyuyor musun? Yeliz!'' Korumaların sertçe tuttuğu kollarımı çekiştiriyordum. Serter'e tiksinti bir şekilde baktım. '' Sen nasıl insansın ha, Nasıl! ''
Tekrar ayağını, yeliz'in kafasına sabitledi. Kafasını bana çevirdi. Yalvarırcasına 'yapma' diye mırıldandım.
Ama ne yazık ki tekrar vurmuştu. Acımasız. Merhametsiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEDEKTİF #WATTYTR2016
Gizem / Gerilim26.11.2015 #29 in Gizem-Gerilim. O Aşk'ın simgesi... O Dostluğun simgesi... O Kardeşliğin simgesi... O Cesaretliğin simgesi... O Adalet'in simgesi... O ACIMASIZLIĞIN Simgesi... Onlar acımasız bir polis pençesinde... Karanlık gölgeler onların peşind...