Kendini dışarı attıktan sonra nereye gideceğini bilmeden dolaşmıştı sokaklarda. Eve döndüğündeyse yatak odasına girmeden kanepeye kıvrılıvermişti. Hayatta hiçbir şeyden kaçılamayacağı gibi bundan da kaçamayacaktı. Başladığı işi bitirmeli ve listelerini yapmaya devam etmeliydi. Her şey hayatını yoluna sokmak için değil miydi zaten? Kağıdı kalemi aldı ve yatak odasına adımını attı. Hiçbir şey düşünmemeye çalışarak listesini yaptı. Hatta sadece yatak odasıyla kalmadan banyosunu ve kiler olarak kullandığı küçücük odayı da hallediverdi. Her şeyi bitirdiğindeyse karnında ziller çalıyordu.
Kendisine güzel bir kahvaltı hazırlamış bu büyük haberi kime versem diye düşünürken Cem'i bulmuş ve ara tuşuna basmıştı bile.
"Günaydııınn!" dedi şen şakrak bir sesle ve onun bu haline hiç alışık olmayan Cem'den "Zeynep, bir şey mi oldu?" cevabını aldı. Tabii ki bir şey olmamıştı. Sadece her şeyi ama her şeyi değiştirme kararı almıştı. Cem'in şaşkınlık dolu nidalarını duydukça keyiflendi ve yapacağı her şey için daha da heveslendi. Yılbaşı gecesi aldığı kararı ve o sabah uyandıktan sonra yaptıklarını anlattı bir bir. Bugün her şeye devam etmiş ve tüm listelerini hazırlamıştı. Bunları başka birine anlatsa karşılaşacağı binlerce soru olurdu ama Cem onu anlıyor ve soru sormak yerine sadece ona destek veriyordu. İnsanlar gereksiz sorularla neden birbirlerini yorarlardı ki? Neden kimse kendisine anlatılanla yetinmezdi? Zeynep de yetinmemişti. Her soru başka bir soruyu getirmişti ardından. Neredeyse hepsi cevapsız kalan sorular onu çok güçsüz, bitkin hissettirmişti.
Neredeyse bir saat süren telefon konuşmasının ardından fark etti ki yüzünde geçmek bilmeyen bir gülümseme var. Cem'in sonsuz desteğini de arkasına aldıktan sonra yıllardır biriktirdiği dekorasyon dergilerini ve onlardan beğenip kestiği yüzlerce resmi incelemeye başladı. Bunlar sayesinde hayallerindeki evi yaratacak ve artık kapısından içeriye hüzün girmesine izin vermeyecekti.
Sonra birden gözleri, odaları gezerken İhsan Efendi'ye vermek için ayırdığı eşyalara, takıldı. İhsan Efendi oturduğu apartmanın kapıcısıydı. Arasının iyi olduğu nadir insanlardan biriydi. İyi yürekli, hayatı boyunca çalışmaktan yorulsa da bunu kabul etmeyen, sevgi dolu, temiz bir insandı. Bunları gördüğünde sevineceğine adı gibi emindi. Hemen telefon etti aşağıya telefona Balkız teyze çıktı. Birbiriyle böyle güzel anlaşan, bildiği nadir çiftlerdendi onlar da. İkisi de birbirine tatlı tatlı sataşır sorunları güzelce hallediverirlerdi. Hiç mi kavga yoktu? Olmaz mı, elbette olmuştu ama birbirini tanıyabilen ve konuşabilen çiftler yıllar geçtikçe kavgaya ihtiyaç duymaz, konuşmadan da anlaşabilirlerdi. Balkız teyze yukarı çıkana kadar taşınacak her şeyi kapı önüne çıkarıvermişti Zeynep. Sonra da dört bir elden aşağı taşıdılar hepsini. İki çocuklarını da üniversiteye kadar okutmuş bu güzel insanlar eğitim masraflarıydı, giyecekleriydi, içecekleriydi derken kıt kanaat, apartman sakinlerinin destekleriyle gelmişlerdi bu günlere. Ve eşyaları gördüğünde Balkız teyzenin gözlerinde canlanan ışık başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz büyük minnet duygusunun ışığıydı. Zeynep'e bir şeyler ikram etmeden uğurlamadı evinden. Onun gönülden teşekkürü işte tam da bu şekildeydi.
Bütün eşyalar taşınıp sıcacık bir sohbet de edince gitme zamanı gelmişti. Eve gidip çantasını aldı. Üzerini de sıkıca giyinip yeni yılın pırıltılı ilk günlerinin tadını çıkarmak için dışarı çıktı. İnsanlarda halen yeni yıl gecesinin mahmurluğu ve heyecanı vardı. Temelde sadece yeni bir güne başlamak olsa da yelkovanın saatte bir tık ilerlemesiyle tüm insanlık taptaze bir umutla dolardı. Bu umuda eşlik eden bir kış güneşi parlıyordu tepede. Yüzünü ona döndü, gözlerini kapattı ve içinden "Bugün de doğduğun için teşekkürler." dedi. Güneş, kadim uygarlıklardan beri insanlığın var olabilme sebebiydi. Bir hedefi olmadan dolaşmaya başladı sokaklarda. Hiç görmediği yüzler, hiç görmediği dükkanlar ve hiç hissetmediği duygularla ilerledi. Taa ki onu içeriye çağıran bir yer görene dek. Vitrininde muhteşem dekore edilmiş bir yılbaşı ağacı, masalarında kırmızı masa örtüleri, her masada tüm güzelliğiyle salınan yılbaşı çiçekleri ve orada olmaktan çok mutlu olduğu görünen insanlar vardı. Bütün bu duygulara kendini bırakmış gülümserken kendisini bir anda cam kenarındaki o masada buldu. Paltosunu çıkarmış, sandalyeye kurulmuş onu kendine çağıran bu ortamın tadını etrafına gülümseyerek çıkarıyordu ki masasına gelen garsonun sesiyle irkildi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
12 Sihirli Kağıt Parçası
RomanceBir kadın, en sevdiği tarafından yapayalnız bırakılırsa ne olur? Hüzün, ağlama krizleri, depresyon, ... Peki ya ondan sonrası? Bir kadın ayağa kalkmaya karar verirse ne olur? "12 Sihirli Kağıt Parçası"