Yılın ikinci ayının gelmesiyle planların ikinci bölümüne geçmenin de sırası gelmişti. İlk bölüm tam da Zeynep'in istediği gibi hatta daha da kolayca hallolup bitmişti. Ay sonunda da bunun şerefine minik bir kutlama yapmışlardı. Ocak ayının artan günlerinde bilgisayarındaki yarım kalan projeleri ilerletmeye adamıştı kendisini. Birkaçında oldukça ilerleme kaydetmiş bu yazabilme hali moralini oldukça yerine getirmişti. Daha şimdiden bu ay sonunda yapacağı kutlamanın heyecanı basmıştı içini. Şubat ayı da büyük bir değişime şahit olacaktı.
Planlar programlar kağıt üzerinde hazırdı da nasıl, nereden başlayacağını bilemiyordu Zeynep. Özel günler ve davetler dışında kuaföre uğramaz, oje desen iki-üç ayda bir aklına eserse sürer çıkartmak içinse hiç aseton kullanmazdı. Pasaklıydı evet, o da bu yüzden mi gitmişti ki? Ama hep böyle olmuştu, onu öyle tanımış öyle sevmişti. Bu olamazdı nedeni. Neden hiçbir şey söylemeden çekip gitmişti?
Evin içinde arpacı kumrusu gibi düşüne düşüne dolaşıyordu. Bu işten kim anlar derken bütün kadın arkadaşlarını geçirdi aklından ve fakat aklına birden Cem geldi. Koşarak cep telefonuna gitti ve Cem'in güzel mi güzel, süslü mü süslü kardeşi Ceren'i aradı. Bu işte yardım etse etse bir tek Ceren yardım edebilirdi ona. Bu konuda gözü kapalı kendisini teslim edebileceği tek kişiydi. Saç bakımı, cilt bakımı, tırnak bakımı, hangi üründe ne var, hangisi kullanılmamalı, hangisini kullanmazsan olmaz hep anlatır dururdu zaten. Gel gör ki Zeynep'in bir kulağından girip diğerinden çıkardı her seferinde. İşte şimdi Ceren'in, Zeynep'in hayatında yükseleceği an gelmişti.
"Zeynep abla! Nasılsın? Telefonda adını görünce çok şaşırdım ama inan çok da sevindim. Hmm bu arada evde olanlardan haberim yok sanma. Partiye çağırılmadığıma, olanları senin ağzından duyamadığıma öyle üzgünüm ki tahmin bile edemezsin. Demişsin ki her ay bir şey yapacağım ama bilmiyor Cem. Söylemedi bana. Hadi önce bana söyle de ilk ben bileyim. Bana söylemediğini öğrendiğinde hep dalga geçti benimle. Hadi Zeynep abla! Nolur ilk bana söyle!"
"Ceren öyle formundasın ki bana fırsat kalmadı. Parti değildi minik bir kutlamaydı sadece. Cem abartmış yine. Haklısın seni de çağırabilirdim ama durum biraz farklı. İlk ay onlar benimleydi ondan geldiler. Bu ay sen de uygunsan seninleyim dolayısıyla ay sonundaki kutlamada sen de olacaksın."
"İşte bu yaa! Bu ay sonu da parti var ve ilk benim haberim oldu. Hahaayyyt sen görürsün Cem efendi! Pekii bu ay ne yapacaksın da ben seninle olacağım çok merak ettim doğrusu. Ayy bi de bu ay sonu da parti varsa bütün yıl boyunca olacak mı partiler? Hepsine ben de gelebilir miyim Zeynep abla? Nolur nolur geleyim."
"Cerencim uzun zamandır konuşamamıştık biliyorum ama canım bu soru sorma potansiyeli nedir böyle? Yetişemiyorum hızına. Şimdi şöyle, ilk ayda evi hallettim malum orası beni bir depresyondan diğerine sokup duruyordu bu aysa sıra bende. Bu kez kendimi halletmeliyim. Yani bana farklı bir ben lazım."
"...."
"Ceren? Orada mısın? Ceren?"
"Allaaaaahhhhh!!! Gelsin bakımlar, gitsin bakımlar. İş ve uyku dışındaki tüm vaktim senindir abla. Bana az önce cenneti bahşettin. Senin bakım koçun olucam. Bak neler çıkartacağız ortaya!"
"Ayyyh güldürme beni Ceren. Mal ortada, en fazla ne çıkabilir ki benden?"
"Hahayyytt sen orasını bana bırak. Bak neler yapıyorum sana. Hadi hadi sen vazgeçmeden hemencik karar verelim buluşacağımız zamana."
"Bir saat sonra şu senin sevdiğin çay bahçesinde buluşalım mı? Ama hava da soğuk, üşür müyüz?"
"Orayı kış bahçesi gibi yaptılar, gidince görürsün çok güzel oldu üşümeyiz. Haydi ben yola çıkıyorum birazdan haberin ola."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
12 Sihirli Kağıt Parçası
RomanceBir kadın, en sevdiği tarafından yapayalnız bırakılırsa ne olur? Hüzün, ağlama krizleri, depresyon, ... Peki ya ondan sonrası? Bir kadın ayağa kalkmaya karar verirse ne olur? "12 Sihirli Kağıt Parçası"