Arabayı hızlıca sürdükten sonra Koçların Sabancıların imreneceği büyüklükteki bir malikanenin önünde durduk. Sanki Back to the Future'daki arabaya bindik anasını satim iki dakikada evine geldik. Neyse benim için hava hoş. Bok gibi bi liseye gelmiştim neyime okumak. Bu çocuk bana aşık olmuş gibi. Zengin hem. Bu beni yaşatır ya evleniriz iki de çocuk yaparım birine annemizin adlarının birleşimini diğerine babalarımızın adlarının birleşimini veririz. Of ne zor şey şu çocuk adlarını düşünmek yaa. Acaba düğünümüz nerde olur?? Bence o kadar Türküm falan diyo Çırağan Sarayı şov mu olur?? Ya bu adam zengin istersem Empire State binasında yaparım be. Acaba gelinlik nasıl olur? Bence Valentino'dan bi görüşme ayarlarlar bu-
"Sen ne düşünüyorsun öyle?"
Demesiyle birden hayal dünyasından çıkmam bir oldu. Yüzüne bakarak gözlerimi devirdim.
"Siz erkekler hiç anlamıyosunuz kızları..." Diyerek Türk kızı tribimü göstererek arabadan çıktım. Madem Türklük var bunun kafasında ben de ona göre davranayım. O da dediğimden bişi anlamayarak arabadan indi. Benim de amacım bu işte. Anlaşılmaz olup çıldırtmak istiyorum çünkü ben öyle bi insanım.
"Vay vay eve bak yaa.. Bizim bütün kasaba yaşar burda maşallah baban aşiretten iyi kazanıyo heralde??"
Bu sorum onu üzmüş olacak ki o kehribar rengi gözleriyle uzaklara daldı. Berdan mardini klibi mi çekiyon Edward, napıyon.
"Aşiretteki ailem hain bir saldırıda öldüler maalesef. Benim de uzaylı olduğum anlaşılmaya başlanıyodu. Çünkü fena yakışıklı biriyim gördüğün gübi, benim gibi biri yoktur dünyada çok belli oluyodu her şey. O yüzden ben de kaçtım. Amerika'ya yerleştim. Hem zenginim hem yakışıklı. Bir sürü sevgilim oldu. Bir tanesi öyle manyaktı ki beni öldürmeye çalıştı. Sonra üvey babam Çarliston beni buldu." Bi süre duraksayıp bana baktı. Sanki tıkanmış kabız olmuş gibiydi.
"Vampir olduğunu söylemekle söylememek arasındaysan yani boşuna düşünme vampir olduğun belli yani Edward allaasen. Sanki bebek pudrası sürmüş gibi dolaşıyosun. Dudakların da Mac'in Ruby Woo'su gibi kıpkırmızı. Aramızda kalsın babam senin hobi olarak geyik yediğini falan da söyledi... Yani sen rahat ol ben anladım vampirsin sen dimi??"
Bana sinirle bakıp bir gürgen ağacını koparttı. Yani şimdi buna ne gerek vardı Edward ağacın suçu ne be kardeşim. Çevre bilinci sıfır bu kıroda.
"Bunu bilmemen gerekiyodu!"
"Yani Edward uzaylı olman sorun değil vampir olman mı sorun, Nasa duysa seni öldürür organları mıncır mıncır yapar."
Bana bakıp gülümsedi. Yalan yok taş gibi çocuk valla. Zeka dolu sözlerimle onu kendime bağlamıştım sanırım.
"Her neyse Çarliston baba beni vampir yaptı sonra ben de bu Cullen ailesine katıldım. Onlar da benimle Türk kültürüne çok bağlı oldular sonra. Gel tanışalım. " dedi elimden tutup.
"Ya bi dakika sen beni niye kaçırmıştın o kısımları atladık sanırım?" Aynen bu sorunun cevabı benim için karadelikten geçince ne olacağından bile önemliydi...
"Ne bileyim kızlar öyle şeyleri sevmez mi? Seni gördüm dedim bu kız tam bana göre altın orana da uyuyo vücudun yüzün falan. Flörte yavşamaya gerek yok bence ben böyleyim kızım üzerim seni. "
"Ha tamam okey o zaman gidelim hadi. "
Edward beni çok değiştirmişti... Neyse bunları niye düşüneyim ki? Evlencez sonuçta vampir olması çocuk olamayacağı anlamına gelse de heralde biz de evlat ediniriz...
Evin içi harikaydı. Adeta çalıntı antikalarla kurulmuş bir saraydı. Vampir oldukları için bunları toplamaları kolaydı tabi. Bizim zar zor alıcağımız memur maaşı bunların kürdan parasıdır anasını satim ya.
"Aksaray görse diz çöker tövbe ister valla." Dedim şaşkınlıkla.
"Bak Bella bu annem Esma Sultan." Edward karşımda hükümet gibi bir kadını gösteriyodu. Aha işimiz var. Kaynanaya bak. Hem vampir bu sağı solu belli değil.
"Bu da Gülşah. Üvey kardeşlerimden biri. Yanındaki de Emre, kocası. " Gülşah çakmalıktan yıkılan yapay sarışınlığıyla bir esmerin ne kadar kaşar bir sarışına dönebileceğinin ispatıydı. Dudaklarını da kıpkırmızı yapmış yosma. Tam bir görümce yani. Emre de günün 23 saatini spor salonlarında geçiren, sabahları 90 kilo tavuk, 70 yumurta yiyen. Geceleri gizli gizli protein tozu yiyen iyice tümör gibi şişmiş kaslara sahip olan salon çocuğu tipi vardı. Hem vampirsin sen bu kadar kas niye.
"Bu da Aliye. Diğer üvey kardeşim. Kocası da Cafer." Aliye tam bir deli görümceydi. O saçlar ne, deli deli bakıyodu bi de manyak gibi. Küçücük bişi etrafta sinsi sinsi dolaşır büyü falan koyar yastıklara bu ya. Götü yere yakından korkcan zaten. Yanındaki Cafer de tam Zeytinli Rock Fest'e giden john lennon gözlüklü, sanatsal film hayranı bir hippi tipi vardı.
"Bu da babam Çarliston. Kendisi bir doktordur. " He desene Edward. Paranın kaynağı belli anasını satim. Vampir doktor olmak kimin aklına gelirdi zaten. Şaka gibi aile bunlar cimridir de. Neyse ben bunları bağrıma bascam artık her şey evlenmek için sonuçta...(İrem'e sevgilerle çünkü o öyle bi insan.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM UZAYLI VAMPİR MAFYA SEVGİLİM
Ficción GeneralBen 17 yaşına yeni girmiş ezikler eziği Bella adlı bir kızım. Elimden hiçbi iş gelmez ama böyle hayatıma deli manyak bi insan girsin de önce ondan nefret edeyim, o da şizo şizo sevsin beni sonra da fena aşık olalım diye beklerim. Beklediğim olacak m...