Bölüm-3

17 2 0
                                    

ÖNCELİKLE SİZDEN ÖZÜR DİLEMEK İSTİYORUZ. BÖLÜM 2 GÜN GECİKTİ. AMA LİSE BİRLER BİLİR. ŞUAN OKULA ALIŞMA SÜRECİNDEYİZ. AYRIYETTEN BENİM HAFTADA 43 SAAT DERSİM VAR. NEYSE LAFI FAZLA UZATMIYORUM VE İYİ OKUMALAR DİYORUM. HA BİR DE YORUM ATARAK BEĞENİP BEĞENMEDİNİZİ BELİRTİRSENİZ SEVİNİRİM.. :)

Hatırlatma:

Annem ağlamaya başladığında bende gözlerim dolu bir şekilde merdivenlere çöktüm.

''Selim ben'' diyerek derin bir nefes aldı.

Annem onu dediğinde onlara görünmeden merdivenlerden kalktım.

''Işıl'ın yaşamasını-''...

3. Bölüm

'Selim ben'' diyerek derin bir nefes aldı.

Annem onu dediğinde onlara görünmeden merdivenlerden kalktım.

''Işıl'ın yaşamasını-'' dediğinde evin arka kapısından çıkmıştım. Biliyordum devamını ''İstemiyorum.'' Ne diyebilirdi ki başka? O da benim bu acıları çekmeme katlanamıyordu. Zaten hangi anne kızının bu kadar acı çekmesini isterdi ki? O da benim gibiydi. Ben o üzülmesin diye nasıl gülüyorsam, o da benim üzülmemem için gülüyordu. Yapmacıktı gülümsemesi, aynı benimki gibi.

Fakat gözleri saklayamıyordu. Artık bana eskisi kadar canlı bakmıyordu. Biliyordum, öleceğimi kendine alıştırmaya çalışıyordu. Ama pekte başarılı değildi. Ne zaman sabah kusmalarım olsa, korkuyla bakıyordu bana...

Haklıydı da bende korkuyordum. Ama korkum öleceğim için değildi. Ailemin perişan olacağı onları kaybedeceğim içindi.

Ben bunları düşünmeye dalmışken garajın önüne nasıl geldiğimi farketmemiştim bile. Garajı açtığımda göz bebeğim olan arabamı görmek gülümsememe neden oldu. Arabamın modeli 'Lexus LFA 2014' idi. İlk arabam olduğu için ayıcığımdan sonra en değerli eşyamdı. Hatta adı bile vardı. Arabamın yanına yaklaşarak onun burnunu okşadım ve konuşmaya başladım. Şimdi siz diyeceksiniz insan hiç arabayla konuşur mu? Ama ölmeye 1 senesi kalmış deli bir kız her şeyi yapabilir. Mesela dün ''Gölge'' ile uyuduğum gibi...

(YN: Gölge Işıl'ın arabasına verdiği ad.)

''Gölge! Benim ilk göz bebeğim bu gece seninle uzun bir yola çıkacağız.''

Gölgeye bunu dedikten sonra sanki bir daha göremeyecekmişim gibi baktım. Birkaç dakikanın ardından, elimde olan resim çantamı ve eşyalarımın olduğu çantayı da arabanının arka koltuğuna koydum. Koyduktan sonra öne oturarak, Arabayı çalıştırdım. Garajdan çıktıktan sonra arabayı durdurarak garaj düğmesine basarak garajı kapattım. Torpido gözünde Cdlerimden en sevdiğim Cdyi teype taktım. Arabayı çalıştırdım ve gaza yüklendim. Birkaç saniye sonra David Guetta'nın sesi kulaklarımı doldurdu. Tebessüm ederek yola koyuldum. 15 dakika sonra kampüse gelmiştim. Arabayı her zamanki yerine park ederek, arka koltuktaki eşyalarımı alarak arabayı kilitledim. Yürürken, karşıdan gelen bir adet böğüren Defne'yle birlikte yavru kedi misali durduğum an bana ahtapot misali yapışması bir oldu. Tabi o sırada elimde tutmakta olduğum resim çantam yeri boyladı. Yolda yürüyen birkaç kişi bize garip bakışlar da atıyordu tabi.

Bu sarılmayı Defne'yi üzerimden itme çabalarıyla sonlandırdım. Yok mu bana bir alkış?..

Defne'yi iter itmez yere düşen suçsuz resim çantamı kaldırdım ve ardından Defne'ye dönerek;

''Defne sanki beni 40 yıl görmemiş gibi üzerime atlayıp sarılmandaki amaç neydi söyler misin?''

''Hiç, sadece çok özledim. Alla alla özlemekte mi suç hıh.''

''Daha dün beraberdik. Ayrıca neyin tribini atıyorsun sen?''

'' Ay aman boşver şimdi bunları hadi sınıfa gidelim.''

'' Tamam hadi.''

Koluma girdiğinde yürümeye başladık. Bizim bugün aynı olan 4 dersimiz vardı. İlki de matematikti. Matematik sınıfına doğru ilerlemeye başladığımız sırada arkadan anıran (evet benim arkadaşlarım ya anırıyor ya da böğürüyor...) bir adet Aleyna ile beraber grup tas tamamdı. Aleyna yanımıza geldiğinde üçümüz arasında bir bakışma geçti ve hemen ardından aynı anda 'Grup Sarılması' diye bağırarak sarıldık.

Ayrıldığımızda hepimizden küçük küçük kahkahalar çıkıyordu. Etrafımıza baktığımızda bizi izleyenleri görünce Defne dayanamayarak;

''Ne bakıyorsunuz ya ayı mı oynatıyoruz burada''

Dediğinde 2. Sınıflardan bir çocuk adı Samet'ti sanırsam lafa daldı.

''Yok canım ne oynatması bildiğin ayı sarılması bu.'' Dediğinde Defne çocuğa kötü bakışlar atarken Aleyna'yla beraber Defne'yi çekerek dersliğe doğru yürümeye başladık.

Biz Aleyna ile aynı bölümde olduğumuz için sanat dersi ile ilgili konuşmaya başlamıştık. Bu sırada Defne de telefonuyla uğraşmaktaydı. Beş dakika sonra dersliğin önüne geldiğimizde üçümüz beraber girmeye çalıştık ama başaramadık sonra bir daha denedik ve bu sefer de Aleyna geriye doğru tökezlediğinde farkında olmadan arkadan gelen birine çarparak şaşkın bir şekilde kendine yerde buldum. Yerden kalktıktan sonra üstünü silkerken aynı zamanda da düşmesine sebep olan çocuğa dönüp;

''Ya azıcık dikkat etsene be. Hadi benim arkam dönük görmüyorum peki sen na--'' Lafını tamamlayamadan kafasını kaldırdığında susması ve kızarması bir olmuştu. Şimdi siz neden kızardığını merak ediyorsunuz dimi? Ben size söylüyeyim çarptığı kişi 'sevdiği çocuk' olduğundan dolayı kızardı.

Aleyna utanç içinde Berk'e bakarken, Berk ona yamuk bir sırıtışla;

(YB: Berk Aleyna'nın sevdiği çocuk ^^)

''Ah çok özür dilerim domates surat o kadar ufaksın ki seni görmemişim bile.''

Berk lafını der demez Aleyna'nın yanında geçerek sınıfa girdi. Aleyna d şaşkın bir şekilde bize dönerek;

''Bana ufak mı dedi o.'' Diye sorduğunda Defne'yle birbirimize kararsızca bakarak kafamızı salladık. Aleyna bu sefer sinirden kızardığında hızla yanımızdan geçecekken kolundan tutarak gitmesini önledik. Eğer sınıfa bu sinirle girse ağzına geleni söylerdi.

O sırada dersin başlamasına yarım saat vardı. Defne sanki bir şey unutmuş gibi anlık bir heyecanla bize dönerek;

''Siz sınıfa girin ben şeyi alıp geleceğim'' diyerek koşa koşa bizden uzaklaştı. Bizde dersliğe girerek ortalarda bir yere oturduk. Aleyna ile konuşmaya dalmıştık ki yanımda birinin varlığını hissederek sağa doğru döndüm ve Defne 'nin elindeki keman kutusunu görmemizle Aleyna ile beraber ''NE! '' diye bağırmamız bir oldu.





Çaresiz ÇırpınışlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin