Bölüm-6

19 3 2
                                    

Merhabalar hikayeyi artık düzenli olarak yayınlayamayacağım çünkü derslerim ağırlaştı. He neyse diyecek fazla bir şey yok umarımım beğenirsiniz. Yorum ve vote bekliyorum. Ha bu arada bu bölümü arkadaşım Derya malına ithaf ediyorum. ( Bir ısrar etti ki sormayın gsjfdgs) İyi okumalar. :)


Ege'nin ağızından:

Bugün 14 Kasım'dı. Hayatımı mahveden o gün bu gündü. Eve dönüyordum, kafam dalgındı. Kafamı dağıtmak istiyordum. Radyoyu açtım fakat açtığıma pişman olmuştum. Bizim şarkımız çalıyordu. Anılarımız gözümde canlanmış, gözlerim akmaya direnen yaşlardan dolayı buğulanmıştı. Arabayı nasıl sürdüğümü hatta sürüp sürmediğimi bile bilmiyordum. Şarkı bittiğinde kafamı kaldırarak yola bakmaya çalıştım. Gözlerim dolduğu için bulanık görüyordum. Gözümü elimle sildiğimde, her şey aniden gelişmişti.

Önüme çıkan kızı gördüğümde direk basmıştım firene fakat kaçınılmaz sondu. Kıza çarpmıştım. Kız yere yığıldığında hızlıca arabadan çıktım. Kızın yanına gittiğimde yerde hareketsizce yatıyordu. Saçları yüzünü kaplamıştı ve diğer tarafa dönüktü. Yavaş hareketlerle kendime döndürdüğümde nabzını kontrol ettim. Fazla yavaştı. Dikkatlice kucağıma alarak, kızı arabanın arka koltuğuna yerleştirdim. Ardından geri dönerek, yerdeki çantasını da alarak hızlıca arabaya bindim. Hastane fazlasıyla uzaktı onu yetiştirene kadar kalbi durabilirdi. Evimde gerekli malzemeler vardı buraya daha yakın olduğundan dolayı arabayı evime sürdüm.

Ara sıra arkama bakarak nefes alıp almadığını kontrol ediyordum. Buruşturduğu yüzünden ve inlemesinden acı çektiği anlaşıyordu. Direksiyondaki elimi kırmak istercesine sıkıyordum. Eğer bu kız ölürse kendimi asla affetmezdim. Bu sefer ki inlemesi ile fazlasıyla canının yandığını belli ediyordu. O inlemeye devam ederken, elimi direksiyona vurarak bir kaç kere 'Kahretsin' diyerek elimle saçlarımı hafif çekelemiştim. 

Normalde gerildiğimde veya sinirlendiğimde yaptığım bir hareketti. Ve şuan fazlasıyla gergindim. Yarım saat sonra evime gelebilmiştik. Arabadan hızla çıkarak kızı kucağıma aldım. Kapıyı açmada zorlansam da bir kaç kere denemenin ardından açabilmiştim. Misafir odasında bulunan yatağa yatırdıktan sonra yan odadan gerekli olan ilk yardım malzemelerini alarak odaya döndüm. Ayağında ufak sıyrıklar vardı. Kolunda derin bir kesik vardı. Büyük ihtimal cam gibi bir şey girmişti içine...

Elleri pürüzsüz ve bakımlıydı. Kolunu sabit bir pozisyonda ayarlayarak ilk yardım malzemelerini çıkardım. Kolunda bulunan kesikteki cam parçalarını büyük bir titizlikle temizledikten sonra kolunu uyuşturarak 4 dikiş attım. Ardından kolunu sararak kaşındaki yaraya baktım. Fazla bir şeyi yoktu. Temizleyip bir yara bandı yapıştırdım.

En son olarak serum taktım. Bir kaç dakika kızı izledim. Yeni fark etmiştim. Kız çok masum görünüyordu, aynı zamanda da güçlü duruyordu.


Bir süre kızı inceledikten sonra kalkıp odadan çıktım. Salona geldiğimde koltuğa kendimi bıraktım. Nerden gelmişti bu kız?


Işıl'ın ağızından:

Gözlerimi açtığımda kırmızı ve gri tonlarının baskın olduğu bir odadaydım. İlk baş ne olduğunu hatırlamasam da yataktan kalkmaya çalıştığımda ağrıyan başım ve koluma takılı serumla kendime yatağa bıraktım. Elimdeki sargıya baktığımda olaylar kesik kesik gözümde canlanmıştı. Biri bana çarpmıştı. Peki neredeydim ben ? Etrafımı incelerken odanın kapısı açıldı. Gözlerimi oraya çevirdiğimde elinde yemek tepsisiyle içeri giren bir adet erkek vardı. Yanıma gelerek tepsiyi sehpaya bıraktı. Meraklı gözlerle ona baktığımı fark ettiğinde ise yatağın kenarına oturarak konuşmaya başladı:

''Sana çarptım bunun için ne kadar özür dilesem de oldu bir kere yapacak bir şeyim yok. Bir anda önüme çıktın seni fark edemedim. Yaralandığını görünce de alıp evime getirdim. Evime getirmemin sebebi ise evimin yakın olmasıydı. Gerekli malzemeler evimde vardı.''

 Laflarını bitirdikten sonra derin bir soluk alarak, ona şaşkınca bakmaya başladım. Her şeyi tek solukta söylemesine mi şaşırsam yoksa malzemeleri nerden bulduğuna mı şaşırsam bilemedim. Tam ağzımı açmış bir şey söyleyecekken lafa atlamasıyla ağızımı geri kapadım.

''Bu arada Ege ben.''

Dediğinde bir süre bekleyerek konuştum:

''Bir bardak su alabilir miyim?'' Diye sorduğumda bir kaç saniye tepki vermedi. Ardından yanında bulunan sürahiden bir bardak su doldurarak yanıma gelerek, beni hafif oturur pozisyona getirip suyu elime verdim. Suyu içtikten sonra elimden alarak sehpaya geri bıraktı.

''Eşyalarım?'' diye sorarak kaşlarımı yukarı kaldırdım. Fakat kaşımdaki yara yüzünden hemen ardından yüzümü buruşturdum ve elim otomatikman yaraya gitti. Kapıdan çıkmadan önce arkasını dönerek bana bakışlarını sabitledi:

'' Ha bu arada sürekli çalan telefonuna bakmak zorunda kaldım. Arayan annendi sanırım. En azından öyle yazıyordu. Her neyse onlara adresi verdim buraya geliyorlar.''

Dediğinde kalp atışlarım hızlanmıştı. Hemen kaçmam gerekiyordu buradan hemen gitmeliydim. Odadan çıkar çıkmaz hızlı hareketlerle serumu çıkardım. Canımın acımasını önemsemiyordum. Annemler beni bulmamalıydı. Koltukta duran montu üzerime geçirerek odadan çıktım. Dikkatlice kapıyı buldum ve tam çıkarken duyduğum sesle koca bir küfür savurdum.




Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çaresiz ÇırpınışlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin