Hastaneden içeri koşar adımlarla girdiğimde burnuma dolan hastahanenin aşık olduğum kokusu ile gülümsedim. Hastanın nerede olduğunu öğrenip ameliyathaneye doğru yol aldım. Ameliyathaneye girdiğimde ilk iş maskemi ve bonemi takıp, önlüğümü giyip ellerimi dezenfekte ettikten sonra ameliyat masasının yanına geldim. Karşımdaki doktor bana durumu aktarırken benim gözüm, kızın yüzünde takılı kalmıştı. Kızın gözleri kapalıyken bile çok güzel olduğunu, acaba açıkken daha ne kadar güzel olur diye düşündüm. Sonra da kendime çok kızdım. Banane sanki bu kızdan? Ne kadar güzel olursa olsun. Sanane? Diye geçirdim içimden.
★★★
Operasyon sona erdiğinde saatine baktım ve 05.47 olduğunu görünce ameliyatın dört saat sürdüğünü anlamış oldum. Maskemi indirip kapının önüne geldiğimde gördüğüm manzara karşısında gerçekten üzüldüğümü hissettim. Bir yaşlı kadın ellerini iç içe geçirmiş yorgun gözlerle karşı duvara boş boş bakarken, iki genç çocuk ise yere çökmüş, biri ellerini kafasına almış bir diğeri ise ellerini dizlerinden sarkıtmıştı. Kapının açılma sesiyle hepsi ayaklanıp yanıma geldiler. ilk olarak yaşlı kadın söze başladı.
-Nasıl kızım doktor evladım?
Derince bir nefes alarak
-Gayet iyi merak etmeyin sadece.
..
İşte bu gerisini nası getiririm bilmiyordum. Gözlerimi yumdum ve sen doktorsun oğlum sana noluyo? Diyen iç sesimi dinleyerek söze başladım.
-Bir süre uyuyabilir. Bunun olmaması için elimden geleni yapacağım fakat bir işe yarayacağını sanmıyorum. Diyip gidecekken
-Doktor bey! Sesiyle olduğum yerde durdum. Sesin sahibine dönüp
-Buyrun. dedim. Adamın şişmiş ve Torbalı gözleri çok uykusuzum diye bağırırken hareketleri de yorgun gibiydi.
- Baharı görmek istiyorum.
Demek adı Bahardı...
Dudağımı bükük ellerimi iki yana açarak konuştum
-Üzgünüm. Fakat şu an göremezsiniz. Belki yarın.
-Ne demek yarın lan? Şimdi görücem!
Gözlerimi devirmemek için kendimi zor tutarken
- Bakın beyefendi. Şuan sizin Bahar hanımı görmeniz onun için çok riskli. Gerçekten durum iyice kritikleşebilir! Adamın iyice çileden çıktığını hissettim bir an.
- Nişanlısıyım lan ben! Görmem lazım onu!
Bende artık sesimi yükselterek
-Bakın beyefendi! Değil nişanlısı annesi olsanız da göremezsiniz! Arkamı dönüp hızlı adımlarla odama doğru yöneldim.
★★★
Arabamdan inip eve doğru yöneldim. Anahtarla kapıyı açıp içeri geçtim. Ilk önce bişeyler yemeliydim. Hemen bir yarım ekmeğe sandviç hazırladım ve makineyede kahve malzemelerini koyup beklemeye başladım. Kahvemi de hazırlayıp televizyon karşısına geçtim. Bir yandan sandviçimi kemirirken bir yandan da spor kanallarını geziyodum. O sırada anahtarları açılan kapının ardından Aslan girdi içeri. Kaşları çatık konuşmaya başladı.
-Lan oğlum niye beklemiyosun da beraber gitmiyoruz?
Umursamazca omzumu silktim.
-Ne fark eder ki?
Bir anda bir sırıtış kapladı yüzünü
-Ee sen onu bunu boşver de. Tekrar çalışacakmısın bakiyim sen?
Bu soru hiç düşünmediğim yerden gelmişti.
-Bilmiyorum abi ya. Biraz düşüneyim de. Bu sırada elimdekilerin bittiğini anlayarak ayağa kalktım ve
- Neyse ben duş alıp yatıcam. Uyandığımda vermiş olurum kararımı.
★★★
Uyandığımda saat daha onbire geliyordu. Tekrar kafamı yastığa koyup gözümü kapadım fakat uyumadan önceki kararımı hatırlayıp geri açtım ve dolabıma yöneldim.
Üstümü de giyindikten sonra arabanın anahtarlarını, Telefonumu, sigaramı ve çakmağımı özenle cebime yerleştirdikten sonra evden çıkıp arabaya bindim. Yaklaşık yirmi Dakika sonra hastanenin önünde olduğumda arabayı park edip hastahanenin dönen kapısından geçtikten sonra hayırlı olsun Mert, tekrar mı başladın gibi sözleri geçiştirirken odama varmıştım bile. Derin bir nefes alıp anahtar ile kapıyı açtım. İçeri şöyle bir göz gezidirdikten sonra hemen özlediğim beyaz önlüğümü üzerime geçirdim ve dışarı çıktım.
★★★
-Mert inanamıyorum! Gerçekten buradasın. Oğlum ne iyi düşünmüşsün gerçekten! Bak kar-
-MERT! bu tanıdık sesi duymamla gözlerimi yumup burun kemerimi sıktım. Aslan ile oturduğunuz masanın sandalyesi çekilince oturan kişinin Seda olduğunu anlamam uzun sürmedi. O certain sesiyle konuşmaya başlayınca histerik olarak dişlerimi sıktığımı fark ettim.
-Mert! Tekrar işe başlamışsın!
Buna sadece kafa sallamakla yetindim.
-E o zaman bu akşam bunu kutlarız!
-Ha-
Aslan bir anda sözümü keserek
-Tabii. Ne güzel olur Mert de çok ister bunu.
Aslana öldürücü bakışlarımı fırlatırken Aslan bana aldırmadı bile. Aslanın bu kızdan hoşlandığını biliyordum ve sırf bu yüzden sesimi çıkaramadım. Daha fazla konuya dahil olmak istemediğimden ayağa kalktım ve
-Neyse akşam görüşürüz o zaman. Ben bir Bahara bakayım.
Aslanın Kaşları çatıldı.
- Bahar kim lan?
Gülümsememi gizlemeden
-Oğlum dün ki iç kanama geçiren kız yokmu?
Aslanın Kaşları hafifçe inerken yerini muzip bir sırıtış yer aldı.
-Oğlum öyle Bahar falan deyince hani yıllardır tanıyomuş gibi...
-Saçma saçma konuşma Aslan. Neyse hadi görüşürüz.
Baharın odasına yavaşça girdim ve yanına oturdum
-Ah Be Güzelim çok gençsin daha...
Aslında hemşireler yapması gereken tansiyon ölçme işini ben yapmak istedim. Neden bilmiyorum ama onunla hep ben ilgilenmek istedim. Başka birisinin hastası olmasın istedim. Sadece ben...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATMAYAN GÜNEŞ
RomanceHayata bir kız uğruna küsmüş adam ve gerçekten Bahar ı olacak bir nişanlı genç kız... Yardım etmek mi istiyorsun? O zaman dinle; yaşama sevinci getir bana çokça olsun çabuk tükenmeyenlerinden. İhtiyacım var bu ara unutmak üzereyim mutluluğu, unutt...