Saat sabahın altısıydı. Yatağında doğruldu Selda. Sınav sonuçları onu heyecanlandırıyordu ve sırf bu yüzden güneşin etrafı doğru dürüst aydınlatmasını bile bekleyememişti uyanmak için. Güneş tüm şehvetiyle yükselmeye devam ediyordu. Her sabah olduğu gibi tutkuyla, aşkla, yeniden doğmuşcasına. Pencereye doğru yürüdü Selda, perdesini araladı. Bahçede babasını baygın vaziyette gördü. Korktu, başına bir iş alıp mı gelmişti eve? Hasta mıydı? Yoksa? Yoksa, cansız mıydı bedeni?
Koşarak bahçeye çıktı.
''Baba!''
Ses gelmedi babasından. Ama leş gibi kokuyordu, oldukça fazla içmişti besbelli. Belki de ölebilecek kadar fazla. Telaşlıydı Selda.
''Baba uyan!''
Gözlerini araladı babası. Selda'ya baktı, gözleri sanki kan çanağıydı Ahmet Bey'in.
''Selda, o karı beni bırakıp defoldu gitti.''
Sarışın dekolteli kadın mı? Nasıl olur, hani çok seviyordu, her fırsatta söylüyordu ya babası.
''Babacığım içeri geçmen gerek, kalk hadi.''
''Beni duyuyor musun Selda, bıraktı beni orospu. 'Çocuğum için gidiyorum' dedi defoldu gitti.''
Orospu dediği kadın bile çocuğu için bir şeylerden vaz geçebiliyordu demek ki. Kötü kadınlar bile annelik taşıyabiliyordu içlerinde.
''Hayallerimiz vardı lan, gidecektik buralardan, daha güzel bir hayat kuracaktık. Çocuğunu da alacaktık, baba olacaktım ben ona, mangallar yakacaktım, büyüdüğünde rakılar açacaktım.''
Boğazı düğümlendi Selda'nın. Babasının kolunu yavaşça bıraktı, arkasını döndü eve doğru yürüdü, gözlerinden iki damla yaş aktı Selda'nın. Sadece iki damla. Babasının bir başka evlada babalık yapmak istemesine mi üzülsün, hiç tadamadığı ve tadamayacak olduğu ilgiye mi üzülsün, yoksa babasının kendini harap edişine mi üzülsün bilmiyordu.
Tek bildiği şey, bu adamın kendi evlatları için yapacak hiç bir şeyinin kalmamış olması ve buna üzülmeyecek kadar da pişkin olmasıydı.
***
Öğlen olmuştu, sıcak çökmüştü iyice. Beste'nin gelmesini bekliyordu Selda. Sınav sonuçlarına birlikte bakacaklardı çünkü. Babasının söylediklerinden sonra odasına dönmüştü Selda, daha sonra annesi uyanıp kaldırmıştı babasını olduğu yerden. Sadece seslerini duymuştu bağırışmaların.
''Git kadınına Ahmet sende git peşinden.'' diye bağırıyordu annesi hep.
Babası yine her zaman ki gibi döverek susturdu annesini. Sonra kapıyı çarptı ve çıktı.
''Eğer buradan gidecek olursam gerçekten geri dönmeyeceğim, hayatıma çok fazla şey katıp uzaklaşacağım, kaçacağım bas bayağı. Benim çocuklarım bizim gibi huzursuz yaşamayacak, kavga gürültü, aldatma olmayacak hayatımızda. Para pul istemiyorum, sadece beni sevebilecek bir adam çıksın karşıma. Bu halimle bile. Eksikken bile beni sevebilecek.'' diyordu Selda içinden ve hayaller kuruyordu. Okulun ilk gününü, son gününü, işe başladığı ilk günü düşünüyordu. Heyecanlandırıyordu düşündükleri, hayalleri bile. Sonra bir sesle bölündü belki de asla gerçek olamayacak hayaller.
''Selda sonuçlar açıklandı!!!''
Beste'nin sesiydi bu, bahçeye girer girmez bağırmaya başlamıştı. Koşarak kapıyı açtı Selda, çarçabuk sarıldılar ve bilgisayarı açtılar.
''Selda çok heyecanlıyım ben, çok umutluyum senden. Hadi gözlerini kapa ben vereceğim sana güzel haberi.''
''Umarım Beste, bende net bir şey söyleyemiyorum ki.''
Yaklaşık üç-dört dakika sisteme girebilmek için uğraştılar. Selda gözlerini kapattı. Hayatını değiştirebilecek olayın sonucunu merak ediyordu. Yaşadıkları gibi hüsranla sonuçlanmasına katlanamazdı. Dayanamazdı buna, bir sene daha burada kalmaya, Edis'i görmeye, annesine bakmaya bir sene daha dayanamazdı.
''Seldaaa!''
Selda kalbinin çarpmasından nefes alamıyordu, gözlerini açmamak için zor tutuyordu kendini. Ateş basmıştı, korku, heyecan bir biriyle kardeş olmuştu Selda'nın içinde. Kötü şeyler duymak istemiyordu.
Birden haykırdı Beste.
''Selda, öğretmen olacaksın!''
Selda birden gözlerini açtı, doğru görüyordu, Edebiyat öğretmenliğini kazanmıştı, üstelik kalite sıralamasında iyi olan ilk on üniversiteden birinde ki Edebiyat öğretmenliğini.
Heyecandan ölüyordu, olmuştu, başarmıştı, gidecekti, hayatını kurtaracaktı.
Sıkıca sarıldı Beste'ye, onu alıp kalbinin içine sokmak istiyordu. Sevincini gizleyemiyordu, gurur duyuyordu kendisiyle. Hayatı anlam kazanıyordu.
Ve ağladı.
Bu defa ilk kez mutluluktan ağladı kadın.
Mutluluktan...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADIN
RomanceBir kadın, düşman da edebilirdi bir adamı kendine, dostta.. Bir kadın, dünyalarını da yakabilirdi, yeniden yapardı da.. Bir kadın aşıkta olabilirdi mesela, Fakat bir çok adam izin vermedi aşk'a...