2.Bölüm

41 13 0
                                    

Nefesiyle , burnunu yakan tuzlu su birbirine karışıyordu. Nefes tutabilme diye ihtişamlı bir yeteneği yoktu. Bu lanet tesadüfler hep üst üste gelirdi zaten. Suyun içinde kendini kurtarma çabalarına girmişti çoktan ama şanssızlık işte yüzmeyi de bilmiyordu. Hayır bu kadar çabuk pes edemezdi. Evet annesini babasını çok özlemişti ama onlar için yaşıyordu ya zaten. Onları temsil etmek adına. Şu anda pes etmesi intihar etmesi demekti , hayır bunu kendisine yapamazdı . Kendisi ne kadar kabul etmese de gözleri yavaş yavaş kapanmaya başlamıştı. O da bu şekilde ölebileceğini tahmin etmezdi. Onun için yavaş yavaş ışıklar sönmeye başlamıştı bile . Sesizlik kendini adeta çığlığa bırakmıştı ama sessiz bir çığlığa...

***

Tuğra gördüklerinin şokuyla sarsıldı. Kimdi bu vicdansız adamlar ? Ve kötülüklerin yenilgisinde kalmış bu kız. Bu olayı hiç görmemiş gibi mi davransaydı acaba ? düşündüğü gibi bu saçma fikri kafasından kışkışladı. Nasıl düşünürdü böyle bir şeyi ? o çaresiz bir kızdı nihayetinde. Adımlarını koşarak uzaklaştığını gördükten sonra koşar adımlarla olay mahaline geldi . İçinden kıza bir şey olmamasını istiyordu. Hırkasını çıkardı ve yere fırlattı. Attığı her adımı yaptığı her işi daha da çabuk yapmaya çalışıyordu. O kızı kurtarmalıydı.

Kendisini denize attı. hırçın bir balık gibi yüzüyordu. Gittikçe suyun basıncı onu daha da çok etkiliyordu. Ama şu anda kulaklarının tıkanmasını çok da önemseyecek durumda değildi. İçinden süper sonic güçlerinin olmasını diledi. Olağanüstü güçleri olsa hayatı bu kadar da zor kılan bir şey olmayacaktı. Saçmalıklarına biraz ara vermek istedi.

Kızı sırtına yasladı. İyi bir yüzücüydü. Elli kiloluk bir kız onun için çok sorun olmazdı. Kulaçlarını hızlandırdıktan sonra bir yandan kızı tutuyor bir yandan da tümseği aşmaya çalışıyordu. Arkasındaki kızın öksürmeye başladığını fark etti. Kızı yere yasladı ve kızın yaşıyor olması sevincini tattı.

"İyi misin ? " Esmeray hala öksürmeye devam ediyordu. ama gözlerini açamamıştı. Tuğra elini Esmeray ' ın burnuna doğru tuttu. rahat nefes alamadığını fark etti. Bir şeyler yapmalıydı. aklına gelen ilk şeyi yaptı ve Esmeray ' ın dudaklarına yapıştı. Nefes vermesi gerekiyordu herhalde. Hızlı hızlı nefes vermeye başladı.Esmeray gözlerini yavaş yavaş açmaya başladı. Tuğra hemen geriye çekildi. Bunu yapmasa mıydı acaba. Esmeray ağzındaki tuzlu suyu birazını Tuğra'ya birazını ise yere olmak üzere boşalttı. Derin derin nefes almaya çalıştı . Sanki ilk defa nefes alıyordu. bütün hava karbondioksit olana kadar havayı içine çekmek istiyordu.

" İyisin değil mi? " Tuğra hala karşısındaki kızın iyi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Dikkatini bir şey çekti. Bu kızı bir yerlerden tanıyor olmalıydı. Ama yakın bir zamanda. Düşünmek fazla zamanını almadı. Bugün hastanede çarpıştığı kızdı bu. Kıza ön yargıyla yaklaşmak istemedi. Ne de olsa şu an kötü bir durumdaydı.

Kız Tuğra'nın sorusuna başını salladı.

" Anlaşıldı hala konuşmuyoruz. " Tuğra bir gariplik olabileceğinden şüphelendi. Kurtardığı bir kız şımarık bile olsa teşekkür ederdi herhalde.

" Hadi hastaneye gidelim. İyi gözükmüyorsun. " Esmeray olmaz demek istiyordu ama yapabildiği tek şey kafasını sallamak oldu.

'Ben bu şekilde seni burada bırakamam. Lütfen sadece bir şeyin var mı yok mu bunu öğreneceğiz. Sonra zaten istediğin yere gidersin . Sessiz kız. " Esmeray 'ın karşı çıkmaya gücü yoktu zaten. Tuğra hemen telefonunu çıkarıp ambulansı aradı. Sonra da Esmeray ' ın yanına geçip tümseğe yaslandı.

" Seni merak edecek birileri varsa arayalım. " Esmeray bu soru karşısında üzülme duygularına yenik düştü. Ailesi konusunda hep yenik düşerdi zaten. Gözünden bir yaş teninden süzüle süzüle aktı. Başını iki yana salladı. Lanet olsun ki zaten tek yapabildiği şey buydu.

" Anladım . Senin de ailen benimkiler gibi umursamaz herhalde. Ama sıkıntı etme sakın hatta bu bazen işine bile yarayabiliyor. " . Aradan birkaç dakika geçtikten sonra ambulans geçti. Esmeray'ı alıp ambulansa bindirdiler. Tuğra da Esmeray ' la beraber ambulansa bindi.

Tuğra bu genç kızı çözmeye çalışıyordu. Neden hiç konuşmuyordu. Neden ağzından tek bir kelime bile çıkmıyordu. Yo bu kadar da utangaç olamazdı.

Esmeray kafasını sağa doğru yasladı. Ambulansın siren sesi onu pek de rahatsız etmemişti. Sessizlik ona yaramıyordu doğrusu. Karanlık içini daha da karanlıklaştırıyordu. Ama buna mahkumdu ve belki de ömür boyu hep mahkum olacaktı.

***

Doktorun odasına girmişlerdi. Tavandaki ışıklar beyinlerine doğru hücumla ilerlerken bu durumdan en çok Esmeray rahatsız oluyordu. Durumu kötü değildi ki neden getirmiştiki onu bu iğrenç hastaneye.

Doktor Esmeray'ı kontrol ederken Tuğra rahatsız olmaması için kapı tarafına doğru uzaklaşmıştı. Doktor ışığı Esmeray ' ın gözüne doğru tutuyordu. Esmeray ' ın kahverengi ve iri gözleri oldukça dikkat çekiciydi. Steteskopla da öksürüğünü kontrol ettikten sonra doktor komple vücudu için film çekilmesini önerdi. Esmeray ayaklandı ve ayakkabılarının bağcıklarını bağlamaya başladı. Tam kapıdan çıkacakken Tuğra'nın sesiyle irkildi.

" Bekle ben de geliyim. Hem yardımcı olurum sana. " Esmeray Tuğra'nın söylediği bu cümle karşısında geri döndü ve doktorun masasındaki kağıda ve kaleme uzandı. Kağıda iki cümle karaladıktan sonra kağıdı çevirip Tuğra'ya gösterdi.

" Beni kurtardığın için çok teşekkür ederim. Ama artık gitmelisin. " Tuğra artık her şeyin farkına varmıştı. Esmeray ' ın konuşama yetisinin olmadığını ,. isteyerek değil de istemeye istemeye içindekileri kimseye dökemediğini. Bugün ona gereğinden fazla haksızlık ettiğini.

" Ben senden özür dilerim. Bugün sana haksızlık ettim. Ama ben de bilemezdim. Tekrardan özür dilerim. "

" Ben alıştım insanların birbirlerini tanımadan yargılamalarına , ya da sessizliğe bir çukur gibi gömülenlerin daha da çok batmalarını sağlamalarına . Kısacası özür dilenecek bir şey yok. "Esmeray yine duygularını o kağıda aktarmıştı.

"Ama sonuçları alsaydık. "

" Gerçekten beni kurtardığın için saol. Ama artık gitsen iyi olur. "

" Peki , tamam. Eğer bir gün karşılaşırsak o zaman sorarım. Bu arada ismin neydi? " diye sordu Tuğra. Esmeray kağıdına yöneldi ve ismini yazıp Tuğra'ya gösterdi. Tuğra kendi ismini de sormasını beklerdi ama Esmeray bunu yapmadı. O zaten hiç bir zaman beklenen şeyi yapmazdı. Doğası gereği değişik bir insandı. Tuğra gülümsedi ve odanın kapısını kapatarak oradan uzaklaştı.

Esmeray için üzülmüştü. Konuşamamak çok kötü bir duygu olmalıydı herhalde. Kendisini onun yerine koymaya çalıştı. Ama çok fazla becerebildiği söylenemezdi. Ne de olsa o konuşabiliyordu. Tuğra her zaman empati yapabilmek için aynı şartlara sahip olmanın gerektiğini düşünürdü . Kendisine göre haklıydı da.

***

Kilidini saksıdan alıp kapıyı açmaya çalıştı . Hafif bir gıcırdamayla açmayı başarmıştı. Evlerinde sessizlik hüküm sürüyordu gecenin bu saatinde. Kapıyı yavaşça kapattı. Salonun ışıklarının yandığını farketti. Şaşırmıştı. Babasının normal şartlara göre çoktan eve geldiği gibi uyuması ve şu anda kırkıncı rüyasını görmesi gerekiyordu. Telefonunu konsolun üstüne bıraktı.

" Neredeydin bu saate kadar? "

"Sen nerede olduğumla ilgileniyor muydun baba? "

" O ne demek şimdi? "

"Ne mi demek komik olma baba. "

" Tuğra doğru düzgün konuş benimle. "

" Eğer sen benimle şu zamana kadar ilgilenseydin bu dediklerin hiç yabancı gelmezdi. Ama şu anda o kadar abest duruyor ki anlatamam. Neyse iyi akşamlar. " Tuğra merdivenlerden yukarı doğru çıkmaya başladı.

"Tuğra!!! "

"İyi akşamlar dedim ya baba. " . Babası bu duruma çok sinirlenmişti. Çocuğunun ona bu şekilde davranması çok ağrına gitmişti. Ama Tuğra hiç önemsemiyordu böyle durumları. Bunca sene eşinin ölümünden çocuğunu suçlayan bir baba şimdi insafa gelmiş olamazdı herhalde. Bu onu sadece güldürürürdü. Odasına geçti. Kapısını kapattı ve çoğu zaman olduğu gibi tabletinden müziği son ses açarak kendini yatağa fırlattı. Bu onu çok rahatlatırdı.

***


Rüzgarıma FısıldaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin