3.Bölüm

36 12 0
                                    

Esmeray kulaklarının onu yanıltıp yanıltmadığını anlamak istiyordu. Doğru muydu bu duydukları ? Karşısındaki doktora anlamsız bakışlarla bakıyordu. İki senedir konuşamayarak ,kör topal ,ot gibi geçirdiği hayatını arkada bırakabilecek miydi ? İyileşebileceği ihtimaline hangi insan olanak verecekti ? Onu yanıltan, o sahipsiz duygularımı olacaktı yoksa duyduklarımı ? Yavaşça yutkundu. Ve ardından gelecek olan sesleri merak etti.

"Esmeray iyi misin ? Bak beni iyi dinle. Denize düştüğün zaman o kazadan sonra ilk defa korkularınla yüzleşmiş oldun. O anda ne düşündüğünü nasıl davrandığını tabi ki bilemem. Ama anlaşılan o ki umudunu hiç bırakmamışsın. Ve o ani korku senin için bir tranva gibi bir şey olmuş. " Esmeray hala şoktaydı. Dokyorun cümlesini bitirmesini sabırsızlıkla bekliyordu.

"Biliyorsun ki o kaza sonrası yani annenin babanın ölümü gözlerinin önünde olduktan sonra sen korkuyla ..." doktor cümlesini bştirmemişti ki Esmeray elini kaldırdı ve dur işareti yaptı . Davam etmesini istemiyordu. Ona canice ve vicdansızca gelen bu cümlenin aska ama asla bitirilmesini , korku pencerelerinin şu anda tekrardan açılmasını istemiyordu. Doktor cümlesini baştan aldı.

"Tamam. Söyleyeceğim o ki iki gün önce konuşma ihtimalin hiç yokken şu anda o ihtimal giderek artıyor. Yani şimdi sen bana o ihtimal ne kadar diye sorarsan evet cevap veremeyeceğim . Ama şunu bil ki bu senin azmin ve sabrınla doğru orantılı. Seni bu yüzden arkadaşım Uzman Psikolog Murat'a yönlendireceğim. Peki şimdi söyleyecek bir şeyin var mı ?"

Esmeray doktorun o cümlelerini tek tek beynine demir telle kazıyordu. Doktorun sorusu onu ilgilendirmiyordu bile. Kanat takıp gökyüzünün en derinliklerinde dolaşmak istiyordu. Konuşamadığı süre içerisinde hep kendini küçük bir kafese koyulmuş zavallı bir kuş gibi hissediyordu. Evet kendine zavallı kelimesini yakıştırabiliyordu ama asıl ona bu lafı yakıştıran insanlardı. Onların Esmeray'ın konuşamadığını öğrendikten sonra her bir bakışları bile içini acıtıyordu. Esmeray için gerçekler insanların söyledikleri değil de bakışlarıydı aslında. Dışarıdan bakan insanlar bunu anlayamazlardı ama Esmeray bunu kalbinin en derin noktalarında yaşıyordu.

Ama artık o günlerinin mazide kalmasını diledi. Çantasını da aldı ve kapıya doğru yöneldi.

"Bu arada Esmeray seni dışarıda bir taksi bekliyor. Tuğra yani seni kurtaran çocuk çağırdı. Ona bin o seni yurduna bırakacak. " Esmeray bir başkasının taksi çağırmasına ihtiyacı olmadığını düşündü ama hemen bu fikirden vazgeçti. Çünkü Tuğra'nın ona iyilik yapmaya çalıştığının ve kötü bir niyeti olmadığının farkındaydı.

Kapıyı kapattığı gibi kendi etrafında sırıta sırıta zıplamaya başladı. Kendi içinden sesleniyordu " Heyy ,acımasız dünya artık beni kendi dumanlarınla karalayamacaksın. Rüzgarınla yere atıp savuramayacaksın . Köle gibi kullanıp bir kenara atamayacaksın. Size sesleniyorum dünyada tüm yaşayan insanlar beni susturamayacaksınız , susturamayacak."kendi kendine deliler gibi eyleniyordu.

***

Hastanenin önünde bekleyen taksiye binip yurdun önüne gelmişti Esmeray . Üstüne ağır bir yorgunluk çökmüştü. Bir gün boyunca yaşadıkları bir aya bedeldi sanki. Bir sürü hayal kırıklığı ve onun için dünyalara değer bir mutluluk. Kendisini belki de hiç olmadığı kadar heyecanlı hissediyordu. Kötülüklerin ve mutsuzlukların onu pençesi altına almasına izin vermeyecekti.

Yurdun demirden kapısını açmayı zorladı. Neden açılmıyordu ki şu lanet kapı. Niye işini daha da zorlaştırıyordu. Çok uykusu gelmişti. Gözleri istemsiz bir şekilde yavaş yavaş kapanmaya başlıyordu. Daha fazla zorlamayacaktı bu kapıyı. Kapının kenarındaki tümseğe yavaşça oturdu. Başını demirliklere yasladı. Yavaşça esnedi ve gözlerini kapattı. Üstü başı hala nemli ve ıslaktı. Kendisini çok halsiz hissediyordu. Bedenini karanlığa ve gecenin ıssızlığına bıraktı.

Rüzgarıma FısıldaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin