Issız Güverte 33. bölüm

1.1K 34 0
                                    

Bölüm 33:

 

Dışarıda sabah ezanı okunurken, bunun beni ürküttüğünü fark ettim. Bütün tabiat uykudayken ve gökyüzü bile derin bir sessizlik içerisindeyken bu ses tüylerimi diken diken ediyordu. Evet, Müslümandım ama ezan sesini bile nadir duyan, sözde Müslümanlardandım. Bu beni rahatsız ediyordu, bir inanca mensupsam ona dair her şeyi bilmem gerekmez miydi?

“Uyku mu tutmadı?”

Kırmızı, büyük fincana kahve doldururken Adrian’ın sesi ezanın yanında duyulan ikinci ses oldu. Üçüncü ses ise kahve, fincana akarken çıkan sesti. O kadar yorgundum ki beynim sesleri birer işkence olarak algılıyordu.

“Hayır,” dedim gerçekten bıkkın ve üzgün bir sesle. “Hala zaman farkına alışamadım sanırım. Sen niye ayaktasın?”

Bakışlarımı ona yönlendirdiğimde beynim iyice sislendi. Üstünde vücuduna tam oturan, kısa kollu bir tişört vardı. Altındaki eşofman biraz bol geliyordu, saçları ellerimi aralarına davet edercesine dağınıktı. Gözlerinde yorgun ama parıltılı bir ifade vardı. Sarısı daha önce hiç bu kadar belli olmamıştı.

“Ezan sesi…” dedi bakışlarını elimdeki kahve fincanına çevirerek. “Hala alışamadım. Bana da bir kahve verir misin?”

Benim için bile zorken onu düşünemiyordum. April ve Taylan için her şey daha kolaydı sanırım, onlardan ses seda çıkmıyordu. Belki de sevgili teyzeciğim onların beraber uyumasına izin verdiği içindi ya da bu Taylan’ın uydurduğu koca bir yalandı fakat teyzem kesin bir emirle Adrian ve beni ayırmıştı. Ne yazık ki hiçbir zaman anlaşamadığım kuzenimle aynı odada kalıyordum ve ne kadar şanslı olduğuma dair kıskanç cümlelerini o uykuya dalana kadar dinlemiştim.

“Adrian çok yakışıklı.” İşte bu cümle beni delirten şey olmuştu ve onu yastıkla boğmamak için büyük bir çaba harcamam gerekmişti. Sima, özünde güzel bir kızdı. Göz renklerimiz aynıydı ama onun saçları geceyi kıskandıracak kadar siyahtı. Ondan çok da güzel sayılmazdım fakat yan yana geldiğimizde garip bir şekilde kendi özgüvenini kaybediyordu. Bu yüzden onunla takılmayı sevmezdim çünkü bunu gizlemekten çekinmezdi.

“Ben de öyle,” dedim iç çekerek. Dolaplardan birinden bir fincan daha çıkararak Adrian’a kahve doldurdum ve ona uzattım. Teyzemlerin evi büyüktü ama bir binanın son katında olduğu için kendimi garip hissediyordum. Bu yaşıma kadar hep müstakil evlerde yaşamıştım, apartman hayatı bana çok garip geliyordu. Canın istediğinde dışarı çıkamıyordun, dışarı çıkmak için dokuz kat aşağıya iniyordun… Kesinlikle alışılmışın dışındaydı.

Kahvemden bir yudum aldım ve içimi yakarak mideme kadar inmesine memnun bir şekilde tezgâha yaslandım. Gökyüzü karanlık ve aydınlığın arasında sıkışmış kalmış gibiydi ve hala çok fazla uykum vardı. Bir insanın deli gibi uykusu olması ve uykuya dalamaması kadar kötü bir şey yoktu. Bugün geceden kalma gibi gezeceğim gerçeği burnumu kırıştırmama sebep oldu.

“Ne oldu?” diye sordu beni dikkatle inceleyen Adrian. İki elimle kavradığım kahve fincanına baktım ve, “Seninle birlikte uyumak istiyorum,” diye homurdandım. Belki de tüm sorun buydu, uykuya dalmamamın sebebi onun yokluğuydu. İstanbul’da kaldığımız tüm o süre içinde hep onun göğsünde, onun sesi eşliğinde uykuya dalmıştım. Şimdi ninnisiz kalmış bir bebek gibi hissediyordum kendimi.

Adrian fincanı kenara koydu ve kollarını açtı. Yüzünde muzip ve sevgi dolu bir ifade vardı, ben de fincanı mermer tezgâha koyarak kollarının arasına girdim. Yüzümü sert göğsüne yaslarken buranın dünyadaki en güvenli yer olduğundan emindim, burası benim bütün tabiatımdı. “Teyzen sadece aynı yatakta uyuyamayacağımızı söyledi,” dedi hınzır bir sesle. “Beraber uyuyamayacağımızdan bahsetmedi.”

Issız Güverte ( 25. bölüm ve sonrası ) finale kadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin