Issız Güverte 29. bölüm

1.1K 16 1
                                    

Bölüm 29:

Aynadaki yansımama bakarken nasıl göründüğümden çok, gözlerime karanlık bir sis gibi çöken ifadesizliğe yoğunlaşmıştım. Gözlerimi kırpıştırarak sisi dağıtmaya çalıştım ama çabam sonuçsuz kaldı. Gözlerimi daha da koyulaştıran bir ifadesizlik, lens takmışım gibi gözbebeklerimin etrafına yerleşmişti.   

“İçine sinmeyen bir şey mi var?” diye sordu April arkama geçip omzumun üstünden aynadaki yansımama bakarken. Onun sesiyle gözlerimin odağını tekrar topladım ve saçlarıma baktım. Düzgün ve kusursuz dalgalar omzumdan aşağıya dökülüyordu, aralarda tel tel bulunan bakır rengi dışarıdan yansıyan güneşten dolayı parlıyordu.

“Makyaj biraz abartı oldu sanki,” dedim kelimeleri ağzımda geveleyerek. Bu sefer antideprasanlardan kaçamıyordum, en son gördüğümü sandığım Alex yüzünden Adrian delirme noktasına gelmişti ve ilaçlarımı kendi eliyle içiriyordu. Şizofren muamelesi görmekten o kadar çok sıkılmıştım ki ilaçları ağzıma tıkayan Adrian’a kırgın gözlerle bakmaktan öteye geçemiyordum.

Bakışlarımdaki kırgınlığa dayanamadığı bir sıra, “Sana ihanet ediyormuşum gibi bakma,” diye rica etmişti ama önünde küçük çocuklar gibi ağlamadığıma şükretmesi gerekiyordu. Garip bir şekilde Alex’i gördüğümden emindim, bunun beni daha da dehşete düşürdüğü bir gerçekti çünkü orada Alex falan yoktu. Şizofren değildim, fakat şizofrenler şizofren olduğunu her daim inkâr ederdi. İşte dehşete düşmem için bir sebep daha önümde serili duruyordu.

“Saçmalama,” dedi April gözlerini kısarak. “Elbisene çok uyacak.”

Kendi doğum günümde giyeceğim elbiseyi görmemiştim, biraz ironiydi fakat umursadığım yoktu. Doğum günlerimden nefret ederdim, bugünden de nefret ediyordum. Partiye gitmek istemiyordum. Her ne kadar Adrian hazırlasa da, doğum günlerimin bende bıraktığı derin yaralar vardı ve doğum günümü kutlamak hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Adrian bunu göremiyordu, ilk defa bana iyi gelemeyecekti.

Tekrar makyajımı gözden geçirdim, gözlerimin etrafı siyahla süslenmişti ve gözkapaklarımın üstü grinin tonlarıyla dumanlandırılmıştı. Kirpiklerim takma kirpik gibi uzundu. Yüzümdeki fondöten her ne kadar itiraz etsem de yeni bir katman olarak derimin üstüne kurulmuştu. Dudaklarımdaki kan kırmızısı ruj, beni en çok rahatsız eden ayrıntıydı. Dudak kalemiyle dudaklarımın kıvrımı daha çok ortaya dökülmüştü.

“Ruj çok ağır,” diye itiraz ettim. April gözlerini devirerek saçlarımı ve makyajımı yapan, eşcinsel kılıklı kuaföre döndü. “Sizce abartı mı?”

Kuaför beni dikkatle inceledi, kendi yaptığı eseri kötüleyecek birine benzemiyordu. Hay Allah’ım benim günahım neydi? Bugün sadece uyumak istiyordum, sadece uyumak ve yarın olana kadar uyanmamak.

“Kesinlikle değil,” dedi eşcinsel kılıklı aptal kuaför. Ona ters ters baktım, aynı ters bakışı April bana attı. Kuaför aklına bir şey gelmiş gibi yayvan halinden sıyrılarak doğruldu ve duvara monte edilmiş, tozpembe çekmecelerden birini açtı.

“Bayan Halper özellikle bir şey rica etti,” dedi kırmızı kadife kaplı bir kutu çıkarırken. “Size hediyesi, elbisenizi tamamlayacak bir takı.”

Şaşırmadan edemedim, Bayan Halper’a göre oğlunu çalan şırfıntı kadındım. Doğum günümde bile bulunmasını beklemiyorken hediye alması çok ince bir davranıştı fakat ben şaşkınlığımı gizlemek gibi zahmette bulunmadım. Giyeceğim elbiseyi de April hediye olarak almıştı.

Issız Güverte ( 25. bölüm ve sonrası ) finale kadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin