Issız Güverte 37. bölüm

880 32 1
                                    

Bölüm 37:

İtiraf etmek gerekirse daha önce küçük kardeşim Ataberk’in oyuncak silahı dışında elime gerçek silah almamıştım. Ağır metal elimde garip bir açıyla dururken nasıl ateş açtığım merak konusuydu, o anın adrenali ve korkusuyla pek üstünde duramamıştım ama geri tepen silah etimi ısırmıştı adeta. Şuan kontrol benim elimdeydi, adrenalin yok olsa da korku yerinde sayıyordu ama yine de artık acıyı hissedebiliyordum. Gözlerimi kırpmadan adama bakarken, adamın elleri direksiyonun üstünde kaskatı kesildi.

“Bana telefonunu ver,” dedim aklımda bağıran düşüncelerime aldırmadan. Adam hemen telefonunu çıkarıp bana uzatırken dişlerimi birbirine bastırdım, içimden adamın bir şey yapmaması için dua ediyordum yoksa onu öldürmek zorunda kalacaktım. İtiraf etmek gerekirse bu istediğim son şeydi, birini daha öldürmek istemiyordum. Yaptıklarımdan dolayı midem kaynıyordu, boş olduğunu için şükrederek telefonu aldım ve hızla Kevin’ın numarasını çevirdim. Bunu yaparken bile gözlerimi adamın üstünden ayırmamıştım.

Telefonu kulağıma götürdüğüm elim titrerken silah tuttuğum elim kararlı bir şekilde kaskatı duruyordu. Adam hala arabayı sürüyordu, nereye gittiği konusunda bir fikrim yoktu ama bunu Kevin’la konuştuktan sonra halledecektim. Telefon birkaç kez çalarken gerginlikle yutkundum.

“Efendim?” Kevin’ın sesini duyunca içimi bir rahatlama sardı fakat hala huzursuzdum.

“Kevin?” dedim sesimin titremesine engel olamayarak. Bir kez daha yutkundum ama bu sefer kurumuş boğazımdan başka bir şeyle karşılaşmadım, adamın dikiz aynasından bana dikkatle baktığını görünce namluyu biraz daha kafasına bastırdım.

“Açelya?” dedi Kevin korkuyla. “Sen iyi misin?”

“Birini öldürdüm.” Aslında amacım bunu söylemek değildi ama kelimeler isteğim dışında, acı dolu bir tonlamayla dudaklarımdan kaçmıştı. Telefon bir an sessizliğe bürünürken gözlerim dolmaya başlamıştı, öfkeyle namluyu daha fazla bastırırken, “Eğer sorun çıkarırsa onu da öldürmek zorunda kalacağım,” dedim çatallaşan sesimle.

“Açelya sakin ol,” dedi Kevin soğukkanlı bir sesle ama hala sesindeki korkuyu sezebiliyordum.

“Ölmek istemiyorum,” diye fısıldadım. Bunu gerçekten istemiyordum. Adrian ve Merve’yi kurtarırken pek umursamamıştım çünkü tek çarem oydu ama şimdi kurtulma ihtimalim varken ölüm kelimesi boğazıma kadar korkunun içine batırıyordu beni. Hayatını bana bağlamış bir kardeşim vardı benim, hepsinden daha önemlisi oydu. Şuan güvendeydi ama benim ölümüm onu korkunç bir bataklığa itecekti. Tüm bu gerçekler şuan aklıma yerleşiyordu ve tüm bu düşünceleri misafir ettikten sonra pes etmeyi kendime emredemezdim. Şuan bile bütün hücrelerim isyan içindeydi, gerekirse o tetiğe basmak için hazırda bekliyorlardı.

“Ölmeyeceksin,” dedi Kevin kesin bir sesle. “Şimdi sakin ol ve neler olduğunu anlat.”

“Adrian güvende,” dedim bu gerçeğin yanında getirdiği rahatlığa tutunmaya çalışarak. “Bir oyun oynamak zorunda kaldım, adamlardan birin öldürdüm ve sakladım. Şuan onu aradıkları için beni bir adamla yalnız bıraktılar.” Adam direksiyonu sola doğru kırdı. “Kevin sana verdiklerin adrese sakın gitme. Bir klinik var, orada Adrian baygın bir halde yatıyor, her tarafı kanlar içinde ama telaş yapma kan ona ait değil.”

Aslında bu çok ironiydi, insan çaresiz kalınca neler yapıyordu. Normalde kan tüplerine bile bakamayan biriydim ama yaptıklarımı düşündükçe imkânsız diye bir şey olmadığını daha iyi kavrayabiliyordum.

Issız Güverte ( 25. bölüm ve sonrası ) finale kadarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin