1 | Düğün

1.6K 56 18
                                    

Çeviri için @lokininkii 'ye teşekkürler.

Tam 3 sene sonra Türkiye'ye gelmiştim. Evim, ailem ve arkadaşlarım. Hepsini çok özlemiştim. Geri dönme sebebim ablamın düğünüydü. Çok heyecanlıydım. Uçaktan iner inmez taksiye atlayıp eve geçtim. Türkçemin kötülüğünden dolayı taksiciyle fransızca konuştum. Şansıma biliyordu, az çok. Eve gelir gelmez kapıya koştum. Kapıyı Halime Teyze açtı. Ona sarılıp içeri geçtim. Annem koltukta sızmış, ablam ise gelinliğiyle evin içinde tur atıyordu. Fakat karnı ondan öndeydi. Hamile miydi yani ?

"Hoşgeldin Melisa."

"Hoşbulduk da bu kim yoksa ailemize yeni bir üye mi geliyor ?" Sarılma töreni bittikten sonra ayrılıp odama çıktım. En yakın arkadaşım olan Elif'i aradım fakat açmadı. Sanırım ameliyatı vardı. Yada 3 sene önce onu bırakıp gittiğim için bana kızgındı. Dolabımdan bir elbise seçip hemen giydim. Bugün çok şık olmalıydım. Kesinlikle Cengizhan'da orada olacaktı. Babamın iş ortağı, Elif'in kuzeni ve benim deli gibi sevdiğim adam. Saçlarımı yaptıktan sonra aşağıya inmiştim. Annem beni karşısında görünce çok şaşırdı.

"Melisa, zayıflamışsın. Çok mu yoğun çalışıyorsun yoksa ?"

"Hayır anne. Bir doktorun nasıl çalışması gerekiyorsa öyle çalışıyorum. Benim birkaç işim var." Evden çıkıp bahçeye indim. Hiçbir şey değişmemişti. Arabama binip Elif'in evine gitmiştim. Kapıyı bir erkek açmıştı.

"Ben Elif'e bakmıştım."

"Ben eşiyim."

"İçeri girebilir miyim ?" Kafasını sallayıp içeri girdim. Evinin dekorasyonunda ufak değişiklikler yapmıştı. Evlenmişti, bebeği olmuştu ve bunları bana söylememişti. Onu bıraktığım içindi bu tavrı.

"Siz Elif'in nesi oluyorsunuz ?"

"Ben en yakın arkadaşıyım. Adım Melisa."

"O meşhur Melisa demek. Herzaman sizi sayıklıyordu."

"Peki kuzeni Cengizhan nasıl ?" Heyecanla koltuğa oturup yüzüne baktım.

"Onunla kavgalılar. Bilmiyorum." Nasıl yani ? Ben yokken neler olmuş böyle.

"Birazdan Elif gelir. Bakıcı evde. Benim nöbetim var. Sana kolay gelsin. Kendi evinmiş gibi davranayım deme." Bu nasıl biriydi böyle ? Sert. Bir süre oturup içeriden bir kadın ve bir bebek geldi. Elif'in kızı olmalıydı.

"Sizde kimsiniz ?"

"Boşver. Sen işine bak." Ben ayaklarımı uzatıp dinlenirken kapı açıldı. Elif eline uzun abiye elbisesini almış salona geldi. Beni gördüğüne şaşkındı.

"Melisa, senin ne işin var ?" Beni gördüğüne şaşırmış olmalıydı. Yanıma gelip bana sıkıca sarıldı.

"Senide mi çağırdılar ?"

"Evet, ben onun kız kardeşiyim." Bana şaşkın şaşkın bakıp yanıma oturdu.

"Seni çok özledim pislik. Gece uzun ama benim hemen giyinmem gerek. Çok güzel olmuşsun."

"Teşekkürler canım benim."

"Hemen manita yaptın mı bari ?"

"Yaptım da Cengizhan'ı unutmuş değilim." O içeri geçince bende mutfağa daldım. Açtım ve bir şeyler yemeliydim.

"Zor değil tabi." Elbisesini giymiş yanıma geldi. Doğum yaptığı hiç belli olmuyordu.

"Çok güzel olmuşsun kız."

"Teşekkürler ama tıkınmayı kes. Saat 6 olmuş bile. Hemen gitmemiz gerek." Beni mutfaktan çıkarıp salona götürdü. Orada saçlarını düzeltirken bende telefonuma baktım. Ali arıyordu fakat açasım yoktu.

"Hadi gidelim." Elif bebeğini öpüp yanıma geldi ve arabama atlayıp düğün salonuna gittik. Aslında beni Elif götürmüştü. Gelin odasına gidince kimse yoktu. Bende annemi aradım.

"Alo anne nerdesiniz ?"

"Kızım ablanın sancısı geldi, hastanedeyiz." Telefonu kapatıp Elif'in yanına gittim."

"Elif çabuk, ablam doğuruyor." Arabayla annemin attığı konuma gittik. Merdivenleri üçer üçer çıkıyordum. Birden karşımda annemi buldum. Bir odadan çıkmıştı. Sanırım doğurmuştu. Kendimi içeri attım ve Cengizhan'ı gördüm. Asya'nın yanına oturmuş onunla komuşuyordu. Nasıl yani, Cengizhan'ın ne işi vardı ?

"Cengizhan, merhaba."

"Merhaba." Kardeşim Asya uykulu uykulu bana bakarken bende bebeğe baktım.

"Belkide burada evlenmeliyiz." Ne evlenmesi ?

"Ne evlenmesi ?"

"Bunu sana uzun süre önce söyleyecektik fakat fırsat olmadı." Ablam ve Cengizhan evleniyor olamazdı. Uyuyan bebeğin yanına yaklaşıp ona sinirle baktım. Onu öldürmek istiyordum fakat o daha çok küçüktü. Ablamın bana böyle bir şey yapması beni çok üzmüştü. Herkesten nefret ediyordum. Annemden, ablamdan, çocuğundan, Asya'dan ve özellikle Cengizhan'dan.

Hızla dışarı çıkıp aşağıya indim. Resepsiyonun oradaki koltuklara oturup ağlamaya başladım. 5-10 dakika sonra yanıma biri oturdu ve bana sarıldı. Gözlerimi kapatan saçlarımı çekip kafamı kaldırdım. Emir'di.

"Senin ne işin var burada ?" Yüzümü avuçlarının içine alıp akan tüm makyajımı sildi.

"Aynı uçaktaydık fakat sen fark etme diye başka bir bölümde seyahet ettim. Hosteslerle, bu zor oldu."

"Ne yani, bu durumdan haberin var mıydı ?" Üzgünce bana baktı. Neden bunu tek ben bilmiyordum.

"Haberim vardı fakat sana söylemek istemedim, üzüleceğini biliyordum." Lanet olası bir kardeşimin olması hayatımı ne b*ka çevirdi böyle ?

"Yukarı çıkalım." O çocuğu asla sevmeyecektim, asla bir teyze gibi davranmayacaktım. Ondan nefret ediyorum. Sırf benim yüzümden sevdiğim adamdan hamile kalan biriyle kardeş olmam, saçma.

Yukarı çıkınca yerde yığılmış annemi gördüm. Bağıra çağıra ağlıyordu. Hızla yanına ilerleyip ona sarıldım.

"Ablan, öldü." Nasıl yani, ailemize biri katıldı fakat biri öldü mü ? Hızla bebeğin kaldığı odaya girdim. Cengizhan ablama sarılmış ağlıyordu. Hızla ayağa kalkıp bebeğe baktı. Ona yiğenim demek bile istemiyordum.

"Hepsi onun suçu, o lanet olası bebeğin suçu." Eğer Cengizhan'da giderse bebek bana kalacaktı. Hayır, ona asla ben bakmayacaktım.

"Sakin ol Cengizhan." Ağlamak içimden gelmiyordu. Belkide ağlamalıydım. Hayır! Ağladığım kişiye değmezdi gözyaşlarım. Dışarı üzgünce çıkınca Emir'i gördüm. Annemi kucağına almış bir koltuğa yatırdı.

"Melisa, annenle ilgilen." Koca hastanede annemle ilgilenecek çok sayıda insan vardı. Belki de gitmeliydim. Keşke hiç geri dönmeseydim, keşke hiç gelmeseydim buraya.

Arabama atlayıp eve geçtim. Duvarlar üzerime doğru geliyordu ve daralmıştım. Kendimi yatağa atıp uzun süre düşündüm. Nasıl böyle bir şey olmuştu ? Bebeği doğurup ölmüştü, belki de bu Tanrının cezasıydı. Artık onsuz bir hayata başlamalıyım. Ya bebeği ? Hayır, ona ben bakmayacaktım. Peki ya Cengizhan giderse ? Gitmez, gitmemeli.

-----

Sabah kalktığımda Emir'in göğsünde buldum kendimi. Bana sarılmış uyuyordu. Kollarından ayrılıp gerildim. Üzerimdeki kıyafetler değişmişti. Ne zaman uyumuştum ki ben ?

Aşağıya inip mutfağa geçtim. Açtım ve yemek yapmaları lazımdı.

"Halime Teyze, bana kahvaltı hazırlar mısın ?"

"Ah şimdi ablan olsaydı, keşke ona da kahvaltı hazırlasaydım. Girti gül gibi kız." En nefret ettiğim şey, biriyle karşılaştırılmaktır. Ve bu olay bizim ailede gereğinden fazla yapılır.

PregnantHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin