5 | Ruhsuz

436 32 12
                                    

Çeviri için goddessofhunter 'a teşekkürler.

Uyarı:Bazı sahneleri okumak istemeyen atlayabilirler.

Öldüm ama üzerime kimse toprak atmıyor. Emir niye böyle yapıyordu, ben ne yaptım? Hayatımda ilk defa bu kadar yalnız kalmıştım. Ada'yla görüşünce yalnızlığım daha çok gözüme batmaya başlamıştı. Fransa'ya giderek çok büyük bir hata yapmıştım. Ada ve Emir'le kalmalıydım.

"Günaydın." Uyandığımda yanımda Emir vardı.

"Onunla ne zaman ayrılacaksın?"

"Sabah kalktığında hep günaydın derdin sen." Sinirle ona bakıp yorganı birazcık daha üzerime çektim.

"Yarın ayrılmayı düşünüyorum." Birden içeriden çığlık geldi. Emir ve ben hızla içeri koştuk. Adını hala bilmediğim kız bileklerini kesiyordu ve Ada onu izliyordu. Hızla koşup Ada'yı kucağıma aldım.

"Emir ya beni öpersin ya da kendimi öldürürüm."

"Sakin ol." Emir yanına gidip kızı öptü. O öpmek istemiyordu ama kadın zorla onu öptü. Öpüşmeleri bittikten sonra kadın içeri geçti. Bende olanların yarattığı şokla Emir'e baktım.

"Özür dilerim bebeğim." Yanıma gelip tam öpücekti ki onu durdurdum.

"O kadının öptüğü dudakları bir daha öpmem." Ada kucağımda onun odasına geçtik. Harika bir odası vardı. Her taraf pembeydi. Oyuncaklarının sayısı aşırı fazlaydı. Onunla oynarken birden telefonum çaldı.

"Alo."

"Alo, nerdesin Melisa?"

"Ne var Marcus?"

"Türkiye'deysen bana uğra. Konuşmamız gerek."

"Senden daha önemli işlerim var." Telefonu yüzüne kapatıp Ada'nın yanına oturmuştum. Marcus benim arkadaşımdı ama babasının İngiliz olmasından adı türkçe değildi. Ada yerdeki oyuncaklarıyla oynarken masanın üzerindeki fotoğraf albümü gözüme çarptı. Elime alıp bir süre içini karıştırdım. Hep o kadınla çekilen fotoğraflar vardı. Son sayfada ise Cengizhan'ın fotoğrafı vardı. Fotoğrafı albümün içinden çıkarıp elime aldım. Fotoğrafın çekildiği yer benim evimdi ve oraya uzun süredir gitmiyordum. Fotoğrafı alıp odadan çıkınca Emir'i gördüm. Kitap okuyordu. Kare gözlüklerini takmıştı ve bu onu daha yakışıklı yapıyordu. Bir süre ona bakıp üzerimi değiştirmek için dün gece kaldığım odaya geçtim. Valizimdeki kıyafetleri çıkarıp bir bir baktım. Sonunda beyaz bir kazak ve kahverengi bir etek giymeye karar verdim. Şansıma ayakkabı da almıştım yanıma. Onları giyip Emir'in yanına geçtim.

"Ben gidiyorum."

"Nereye?" Gözlüğü bana bakarken kaydığından biraz ileri itti. Yüz hatları, saçları ve gözlükleri çok çekiciydi.

"Arkadaşıma." Birden ayağa kalkıp yanıma geldi.

"Cengizhan'ın mezarına gitmeyeceksin değil mi?"

"Hayır tabiki. Nereden çıkardın?" Aklımı okumuş gibiydi. Hızla çantamı elimden alıp içinden Cengizhan'ın fotoğrafını çıkardı.

"Bundan dolayı böyle söyledim." Kalakalmıştım. Nerden görmüştü ki?

"Sen o kadınla birlikteysen bende bu fotoğrafı çantamda saklarım." Birden şaşkınca bana baktı. Cengizhan'ın fotoğrafını bana uzatıp kitap okuduğu yere geçti. Elindeki fotoğrafı alıp çantama geri koydum. Dışarı çıkınca yağmurun yağdığını fark ettim ve kendime binlerce küfür ettim. Şemsiyem yoktu, almaya niyetimde. Böyle güzeldi, ıslanmak. Tanrı'nın bir cezasıydı bana karşı.

PregnantHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin