D-11?

6.2K 421 16
                                    

İyi okumalar...

ELVAN'DAN...

"Bundan emin misin Can?"

"Hemde çok Elvan'ım, sen rahat ol,"

Can'ın bana tekrar 'Elvan'ım' demesiyle Efe harekete geçmeden önce hemen Can ve Efe'nin arasına geçtim.

"Tamam hadi başlayın,"

Efe sinir dolu gözler ile Can'a bakarken Can çoktan ellerini uzatmıştı. Efe'de ellerini Can'ın avuçlarının içine koyduğunda hâlâ yaptıkları şeye bir türlü anlamıyordum. Tek anladığım şey el kızartmaca oynamalarıydı... El kızartmaca! Bildiğin EL KIZARTMACA...

"Yaptığınızın çok saçma olduğunu kabullenmelisiniz,"

"Konsantre olmaya çalışıyorum Elvan,"

Efe'nin uyarması ile ağzımda fermuar varmışcasına çektim. Açıkcası Efe'nin ısrarla neden bu oyunu istediğini şimdi daha iyi anlıyordum. Reflekslerini doğru bir şekilde kullanarak çoktan Can'ın ellerini kızartmaya başlamıştı bile,

"Ovvvv! Bu acıttı,"

"Devam et,"

Bir süre daha böyle devam ettiklerinde Pars'da yanımıza gelmişti ve yadırgayan bakışlar atmama rağmen onları gülerek izlemişti. Onlar devam ederken bizden az ileride oturan Lara ve Rüzgar'a baktım. Oldukça sohbeti ilerlettikleri her hallerinden belli oluyordu. İlk zamanlar ayrı uçlarda oturanlar şimdi ise birbirlerine daha yakın bir mesafede gülerek sohbet ediyorlardı. Lara için oldukça seviniyordum, orta okulda yaşadığı aldatılma olayı ergen olması haricinde onu baya etkilemişti. Aslında insan bir türlü anlam veremiyordu nasıl böyle bir şeyin olduğuna fakat oluyordu işte.

Kafamı çevirerek Vuslat ve Furkan'ı aradığımda büyük olan bahçemizin köşe kısmındaki salıncaklarda oturarak sohbet ettiklerini gördüm. Şunu belirtmeliyim ki; Furkan'ı her ne kadar sevmiş olsam da oldukça farklı bir şeyler vardı bu çocukta. Kötü çocuk havaları desen değil, bir Efe, Pars veya Rüzgar gibi desen hiç değildi ve anlaşılan o ki bu özelliği Vuslat'ı ona çekiyordu.

"Ahu nerede?"

"En son eve girmişti,"

"Tamam, Pars sen bunlara göz kulak ol birbirlerine girmesinler, birazdan gelip bakacağım hangisinin eli daha çok kızarmış diye,"

"Başüstüne komutanım,"

Pars'ın cevabı ile kafamı onaylamaz anlamda sallarken gülümseyerek Ahu'yu bulmak adına eve doğru ilerlemeye başladım.

Salondan içeri girdiğimde Ahu'yu göremediğimden dolayı hole doğru adımladım. Adım kadar emindim ki o karışıklıkta Ahu mutfağa girmezdi. Bu yüzden aklımda direk odasına yönelmek adına karar verdim.

Hole çıktığımda dış kapı tarafından gelen sesler ile o tarafa döndüğümde "Kuzen!" diye cırlamamda beraberinde gelmişti.

Kollarımı açıp ona doğru koştuğumda beni bekletmeyerek kollarının arasına aldı.

O benim 18 senemdi.

O benim tek kurtarıcımdı.

O bizim tek kurtarıcımızdı.

Annem bizi terk ettiğinde bize sadece o sahip çıkmıştı ve o olmayan abimiz yerine geçmişti. Uzun zamandır seyahatte olduğu için görüşemiyorduk ve şu an gelmiş olması bana verilen en büyük mucizeydi.

"Ne zaman geldin? Ahu neden söylemiyorsun geldiğini ya?"

"Kızma ona şimdi geldim erkek fatmam,"

DÖRDÜZ!(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin