Prolog

1.6K 111 27
                                    

Opia: Göz Temasının Muğlak Çarpıcılığı

Akşamın en güzel saatlerinde ay, bulutlardan yapılma tahtında gururla oturuyor.

Yağmurdan sonra ılık bir Nisan akşamında, otoyolun kenarlarında baharın elçiliğini yapan bin bir türden çiçeklerin kokusunu duyabilirsiniz. Farların ışıkları altında yağmur damlalarının ıslattığı koyu asfalt yol, gökyüzündeki yıldızlara özenircesine üzerindeki cam kırıklarıyla parıl parıl parlıyor.

Cam kırıklarını takip ederseniz, hız tabelasının bükülmüş olduğunu göreceksiniz hemen. Tabelaya yanıp sönen farların yansıması düşerken etrafa bakınıp ışığın kaynağını arayacaksınız. Hemen solunuza bakarsanız görebilirsiniz, ters dönmüş arabayı. Tekerleklerinin hâlâ dönmekte olduğunu fark edebilirsiniz. Tedirgin bir iki adımla yaklaştıktan sonra biçimsiz arabadan yükselen melodiyi duyabilirsiniz.

Belki tanıdık gelir.

Erik Satie... Bir bahar akşamına yakışacak en naif melodi...

"Gnossienne No.1"

Omzunuza çarpan birisi arabaya doğru hızla yaklaşırken "Aman Tanrım!" diye bağıracak. Öyle şokta ki, telefonunu çıkarıp ambulansı aramak istese de parmaklarının titreyişinden üç numarayı tuşlamayı zor becerecek. Hava yastıklarının ardında baygın bir şekilde duran adamın boynuna götürecek titreyen ellerini. Nabzı alınca derin bir nefes verecek, aynı sırada acil çağrısını yanıtlayan soğukkanlı bir sese durumu anlatmaya başlayacak kesik cümlelerle.

Görmeyecek beni... Sağ tarafı neredeyse tamamen ezilen arabadan birkaç metre uzakta, cam kırıklarıyla süslenmiş bedenimi siz görebiliyor musunuz?

Belki üzerimdeki beyaz elbiseden tanırsınız. Kanla ve yolun pisliğiyle iki saat önceki kadar beyaz olmasa da duvağımdan ayırabilirsiniz beni. Çiçek buketim metrelerce uzakta, yolun hiç ayak basılmamış bir kısmına fırlamış olmalı... İlk tanışmamızın böyle olmasını istemezdim; fakat bizim hikâyemiz böyle başlıyor.

Mucizevi bitmeye yaklaştığında, muhtemelen 2016'nın sonlarında Opia'nın bölümleri yüklenmeye başlayacak.

OPIAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin