Her özel hikâyenin bir serimi, düğümü ve çözümü vardır. Bazılarında bu sıra yer değiştirmiş olabilir. Hatta bu sırayı değiştirme çabası, hikâyenin ana fikri olabilir. Benimkisi biraz öyle. O yüzden biraz tuhaf, biraz olağan dışı ama kesinlikle çok ç...
İşte İstanbul'dayım. Daha iki gün önce işsizliğimin dipsiz kuyusunda kendimi kaybetmişken ceket-gömlek-etek muhteşem üçlüsüyle yeni bir iş fırsatı için bu kaotik şehrin hiç tanımadığım bir semtindeyim. Teyzemin İstanbul trafiğine asla güvenmeme önerisini dinleyerek misafir olarak kaldığım evlerinden henüz hava karanlıkken çıktığım için, iş görüşmesine daha iki saat varken bana verilen adrese varmıştım. Neredeyse göz korkutacak derecede bir ihtişamla inşa edilmiş camdan bir gökdelenin önünde, Levent Enişte'nin yeğenini beklemek için uygun bir yeri gözüme kestirmeye çalışıyorum. Önümden geçen bir takım elbiselinin elindeki karton bardaktan yayılan kahve kokusu etrafıma dikkatlice bakmamı sağlıyor ve gökdelenin girişindeki döner kapıya çok da uzak olmayan bir kafeyi fark ettiğim anda adımlarımı oraya yöneltiyorum. Gerginlik ve heyecan, bedenimde uykunun barınmasına asla müsaade etmese de bir bardak sütlü kahvenin iş görüşmesinde ihtiyacım olan dikkati daha da arttıracağına inanıyorum.
Kafenin içerisini dolduran yuvarlak masalardan birisine geçip siparişimi veriyor, yazdan kalan günleri yaşadığımız şu sonbahar ayında saçlarımı omzuma atıp biraz olsun serinlemeye çalışıyorum. Ceketimi kırışmaması için dikkatle oturduğum sandalyeye asarken telefonum çalıyor. Ekrana bakmama bile gerek yok, babamın aradığından eminim.
Çağrıyı yanıtlayıp kulağıma götürüyorum.
"Baba? Günaydın."
"Günaydın, kızım. Bulabildin mi iş yerini?"
"Buldum, babacığım. Aynı Levent Enişte'nin dediği gibi, metro durağına çok yakınmış, gökdelenmiş zaten, bulamamak gibi bir olasılık yokmuş."
Babam gülüyor.
"İyi, iyi, sevindim. Ee nasılsın, kızım, bir sorun yok ya?"
"Yok, yok. Aklım sizde. Meltem'le Mert nasıl?"
"Aynı... Bildiğin gibi. Yine sabah bir kavgaya tutuşup çıktılar evden. "
"Hay Allah'ım!" Bu kez gülen taraf benim. "Merak etme, akşama barışır onlar."
"Bilmez miyim..." Babam, kısa bir sessizlikten sonra daha ciddi bir tonla devam ediyor. "Sen sadece şansını deniyorsun, kızım. Kendini boş yere strese sokma şimdi, tamam mı? Rahat ol ve görüşmeden çıktığında da beni ara."
Kilometrelerce öteden söyledikleriyle tüm gerginliğimi üzerimden atmama yardımcı olmayı başarabiliyor babam.
"Biliyorum, babacığım. Arayacağım seni çıkar çıkmaz, merak etme."
"Bekliyorum bitanem."
Babamın telefonuyla biraz daha rahatlamış bir şekilde otururken kafeden dışarıyı seyrediyorum. Mesai saati yakında başlayacağı için sokaklar artık daha da kalabalık, şık giyimli insanlar ezbere bildikleri yolları takip ediyorlar. Üç saat sonra buradan ayrılırken belki onlardan biri olma fırsatını elde etmiş olacağım, ama şu an kendimi buna hiç de hazır hissetmiyorum.
Derin düşüncelere dalıp karamsarlığa kapılmak için gerekli süreyi, bir kez daha çalan telefonum bana tanımıyor. Levent Enişte'nin yeğeni olan Esra Ablanın ismi ekranda gözüktüğünde biraz daha dik oturuyorum. Bu iş fırsatını ona borçluyum sonuçta, dokuz yıldır bu şirkette çalıştığı için de, özgeçmişimdeki en güçlü referans olarak bana şimdiden çok yardımı dokunmuştu.
"Esra Abla?"
"Günaydın, tatlım. Geldin mi?"
"Geldim, evet. Şimdi yakınlarda bir kafede oturuyordum. İsmi şey..." Masanın üstündeki peçetelere basılmış kafenin ismini okuyorum. "Kahve içiyordum, geldiysen hemen çıkabilirim ama..."
"Tamam, Melis'çiğim. Biliyorum orayı, iki dakikaya yanındayım."
Esra Abla ile teyzemin aracılığıyla çok önceden tanışıklığımız var aslında. Evliliğinden çocuklarının doğumuna kadar her önemli hayat döngüsüne tanık olmuştuk. Bir yabancıyı değil, yakın bir kuzenimi bekliyormuş gibi hissediyorum o yüzden.
Bölüm 2.3 Gelecek hafta içi sizinle.
duyuru:
Efsanevi pek çok internet sitesinde satışa girdi. Kitapçılara dağıtımı da gerçekleşiyor, yakınınızdaki D&R'a gelmediyse şubeden kitabı getirtmelerini isteyebilir ya da direkt şubeden özel sipariş verebilirsiniz. Denedik, getiriyorlar. :D Facebook'tan ve instagram'dan hangi sitelerde olduğunu soranlar oldu. Ben de hepsini toparlayayım, dedim.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Tarafımdan imzalı kitap çekilişine katılmak isterseniz de yapmanız gerekenler gerçekten çok basit:
1. instagram hesabınız varsa, hemen üstteki bu görseli indirin, #efsaneviserisi hashtag'ini ekleyerek ve yaseminunal93 adlı kullanıcı ismimle beni etiketleyerek, bu seriyi neden sevdiğinizi ve neden önerdiğinizi yazarak görseli instagramda paylaşmanız.
2. Facebook adresiniz varsa, tekrar beni etiketleyerek yine aynı şekilde neden sevdiğinizi ve yakınlarınıza okumaları için önerdiğinizi yazarak görseli paylaşmanız.
3. Sosyal medya kullanmıyorsanız buraya yorum olarak aynı sorunun cevabını ayrıntılı bir şekilde bırakmanız ve 3 takipçinizi etiketlemeniz.
4. Ya da Goodreads, kitapyurdu, D&R ve idefix'in satış sitelerine kitabımızın altına kitabı neden önerdiğinize dair detaylı bir yorum bırakmanız. Yorumunuzun altına da wattpad kullanıcı isminizi eklerseniz karışıklık olmadan çekilişe katılabilirsiniz.
Dördünü de yapan kişinin ismini dört kere yazıp şansını arttıracağım. Yurt dışında oturanlar da katılabilir.
23 Temmuz gecesi çekiliş sonuçlarını açıklayacağım. (Önceki goodreads çekilişimizin sonuçları da o zaman açıklanacak.)
