"Seni bulmakdan önce aramak isterim
Seni sevmekten önce anlamak isterim
Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de,
Sana hep, hep yeniden başlamak isterim "der şiirinde Asaf. Ve ben hep kıskandım bu dizeleri. Aynı dili konuşup, aynı kelimeleri kullanıyorken, bunları yan yana getirdiğimizde onun cümleleri nasıl ruha değiyordu. Asaf'ı anlamak zordu. Asaf olmak mükemmel olmalıydı.
Asaf da bu şiirleri bir kadını düşünerek yazıyordu. Hep keşke o kadın ben olsaydım diye geçiririm içimden. Asaf'ın aşkı büyüktü. Peki ya ben Asaf kadar olamasam da aşk duygusunu şiirlerinde okuyucusuna hissettirecek şaire dönüştürebilecek bir aşka sahip olabilecek miydim?
*****
Tivitır da Yiğit'in attığı tivitin peşine bende bir şeyler paylaşmak istedim. Ve en sevdiklerimden biri olan Akıl Gözü şiirini paylaştım. Ee kısasa kısas. Benimde boş durmamam lazım.
Neyse ben tiviti attım. Telefonu kenara koydum. Saat 9u geçmişti. Biraz notlarımı kurcalayayım dedim. Çalışılması gereken çok konu vardı. Ben oturmuş tivit atıyorum. Aferin ya dedim kendi kendime. O sırada bir titreşim oluştu telefonda.
Bildiri çubuğuna baktığımda O DA NE. Yiğit Usta tivitini fovorilerine ekledi. Ben şok. Ben iptal.
Zaten sürekli aklımı kurcalıyorsun çocuk. Yetmedi birde ek heyecan yaşatıyorsun. Sınavlardan düşük alırsam sorumlu seni tutucam derken salak salak gülüyordum. Sanki çok büyük bir olay olmuş gibi. Altı üstü FAVLADI yani. Kızım manyak mısın?
Ara ara bildirilere girip onun adını görmek hoşuma gidiyordu. Çok salakça biliyorum.
Yeter bu kadar artık çalışmalısın dedim kendi kendime. Bırak artık Yiğit'i. Toparla kendini. Bak orada çalışılmayı bekleyen yığınla ders notu var hemde.
Bu sefer kesin kararlıyım başlayacağım çalışmaya. Notları önüme aldım. Birde not kağıdı ile kalem aldım önüme. Bir iki cümle okudum yazdım. Ama sorsalar iki saniye önce yazdığım şeyi hatırlamam. Çünkü ne yazdığımın farkında değilim. Annem gelse o sıra kızım kalk bir şeyler ye dese. Kağıda onu yazıcam o derece dalgın çalışıyorum. Neyse zaten annemde demedi öyle bir şey.
Baktım bir paragraf oldu yazdıklarım. Sanki çok çalışmışım gibi bir bakış attım notlara. Kitabı elime aldım bu sefer okumak için. Denemeler vardı. Çok severim deneme okumayı. Sayfanın yarısına geldim telefonda bir titreme yine.
Tek kaşımı kaldırıp telefona baktım. Neyse şunu bitireyim bakarım dedim de bıraktım kitabı telefonu aldım elime. Bu mu yani :D
Yiğit Bulut sana bir mesaj gönderdi: Merhaba :)
Yutkundum. Ya sen beni ders çalıştırmamaya ant mı içtin zalım insan dedim içimden. Açtım hemen mesajı. Dur hemen cevap verme bekle biraz.
Ne yazsam, ne yazsam diye düşünüyorum. Ne yazıcaksın aptal altı üstü merhaba dedi. İlan-ı aşk etmedi ki ne bu tavrın.
Merhaba iki nokta üst üste kapa parantez.
Yazdım, yolladım, çıktım uygulamadan. Kalp atışlarım hızlanmıştı.
Haydi yaz, yazsana. Neden yazmıyorsun? Neyi bekliyorsun? diye kafayı yemişler gibi kendi kendime söyleniyordum.
Tak mesaj sesi, üstten bildiri.
- Naber :)
+ İyi senden naber :)
- İyi bende rahatsız etmiyorum umarım? (bırak bu klişe sözleri)
+ Ders çalışıyordum ara verdim şuan
- Hmm ben mi böldüm yoksa (ya uzatma işte)
+ Hayır hayır
- Beni takip edebileceğin aklımın ucundan geçmezdi :)
+ (Benimde geçmezdi aslına bakarsan) Yapmamam gereken bir şeyi mi yaptım yoksa :)
- Yok tabi ki hayır iyi ki yapmışsın :)
+ Peki o zaman :)
- Yarın dersin erkense tutmayım ben :)
+ Maalesef öyle, uyumam gerek benim :)
- Son bir şey uyumadann
+ Dinliyorum
- Yarın yanına gelsem bi problem olur mu senin için :)
(sen beni kalp krizi mi geçirttirmek istiyorsun)
+ Tabi olur :) (olur da bana yazık değil mi erkenden kalkmak lazım şimdi)
- Peki o zaman yarın görüşmek üzere iyi geceler asabi Zeynep :)
+ Tam olarak ne dediğini anlamasam da sana da iyi geceler Yiğit :)
- :) :)
Manyak mıydı bu çocuk. Nereden çıktı şimdi bu. Neyse yat şimdi sabah erkenden kalkıp hazırlanman gerek.
****
Normalinden bir saat önce uyandım. Hazırlandım çıktım evden. Okula geçtim derse girdim. Ders bitti ve kızlarla cafeye geçtik. Durumu kızlara anlattım. Neden bu kadar süslendiğin belli oldu şimdi diyip gülüştüler. Ben heyecandan duyamıyordum neredeyse ne söylediklerini. Onlar benden daha heyecanlılardı. Yiğitten ses seda yoktu. Unuttu mu acaba diye düşünüyordum. Cafe nin içinde göz gezdiriyordum. Telefona mesaj geldi.
- Garden'dayım :)
İyice heyecanlanmıştım. Tekrar içeride göz gezdirirken kapıya doğru baktığımda o, insanın içini yakan gülümsemesiyle bana bakıp el sallıyordu. Kızlar pohpohlamaya başladı bende ayağa kalktım. Ona doğru yürümeye başladım. O sıra you mean everything to me çalsa arka planda ortamı tek anlamda mükemmel bir şekilde temsil ederdi. Ve yürümeye devam ettim. Yanına yaklaşarak,
İşte sana geldim yiğidim :) :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklımda Aşk Var
Roman d'amourİlk ders: Aşk ve Üniversite "Ne dediysem bir bir hepsi çıktılar Üzerimden güldü geçti martılar Bu aşk böyle yürümez sandım İçime kapandım Soğudum soğudum soğudum ısıttı şarkılar"