Yiğit:
Üç senedir eziyet çekiyorum şu okulda. Yaz tatili ne güzeldi, her akşam canlı müzik, gece kulüpleri, dans, eğlence... Ne çabuk bitti anlamadan. Zaman makinesi olsa da iki ay öncesine dönsem. Okula istemeden gidiyorum, ayaklarım geri geri gidiyor. Neyse ki son senem okulda. Bitecek ve okula gitme derdim olmayacak..
Yine o sıkıcı okul günlerinden birinde, evden çıktım ve otobüse bindim. Kasım ayında olmamıza rağmen hava aşırı güneşli. İyiki güneş gözlüklerimi almışım. Kahvaltı yapmamak adetim değildir pek ama bugün okula bıraktım bu işi.
Otobüste orta kapının hemen önünde yaşlı teyzenin yanına oturdum. Otobüs kalkmak üzereyken son anda birini fark etmiş olacaktı ki şoför, otobüsü durdurdu. Bende şöyle bi kafamı kaldırıp binen kişiye baktım. Ortaya doğru ilerledi. Uzun boylu, uzun saçlı, gözlüklerimden gördüğüm kadarıyla da renkli gözlü güzel bi kızdı.
Neyse ben telefonumun tuş kilidini açarak uygulamalara girip tek tek kim neler yazmış, ne paylaşmış ona bakıyordum. Ağır işsizlik ama yapcak bişey yok. Baktım bi zaman sonra aynı paylaşımlara gelmişim, kapattım tuş kilidini. Otobüse binen kızı izlemeye başladım.
Hafif sinirli gibiydi. Elinde ıslak mendille omzunu siliyordu. Nedense aşırı şirin geldi gözüme. Onu izlemek çok eğlenceliydi. Hem kendi kendine konuşuyor, Hemde omzunu siliyordu. Daha sonra arkada yer boşalmış olacaktı ki, arkaya doğru ilerledi.
Okula son bir durak kalmıştı. Kalktım, düğmeye bastım ve kapı açılır açılmaz aşağı indim. Sonra kafamı çevirdiğimde yine onu gördüm. Oda otobüsten inmişti. Demek ki aynı okulda okuyoruz şirin kız.
Nedense ona bakarken bana bakacak olmasından çekindim ve ani bir şekilde kalabalık olan durağa daldım. Normalde böyle bir şey yapmam neden yaptığım konusunda hiç bir fikrim yok.
Durağın içinden onu izliyordum. Benden önce okula girecekti ve bende onu takip edip hangi bölümde olduğunu öğrenecektim. Okul kapısına doğru yürümeye başladı. Ya da koşmaya başladı desem daha doğru olur. Bu ne hız. Arkandan atlı mı kovalıyor az yavaş yürüsene.
Baktım okula girince, Cafe Garden' a doğru ilerledi. Bu benim içinde iyi zaten karnım aç. İki poğaça bi çay aldı ve cam kenarındaki büyük masaya oturdu. Bende aldım ve onun karşısında ki masaya oturdum. Hala sinirli gibiydi. Oturur oturmaz telefonu eline aldı. Ne gereksiz bir hareket öyle. Daha sonra telefonu bıraktı ve defterinden bir şeyler okumaya başladı.
Yaklaşık yarım saattir okuyordu. Az kafanı kaldır zalımın kızı diye bağıraktım artık. Bu ne abi kafasını kaldırmadan ders çalışıyor, boşunamı oturdum ben buraya. Hafif sinirli bir şekilde poğaçamı yerken gözlerimi de ondan ayıramıyordum. Sakin ol Yiğit ne oluyor sana desede iç sesim, umrumda değildi pek.
Bir ara telefonu eline aldı yine. Bu sefer şükredecektim artık. Telefonu elinden bıraktı ve kafasını kaldırdı, sonunda diyecektim ki göz göze geldik o sırada. Buz olsam erirdim. Nasıl bir bakış. Bu bakışa anlam yüklememe izin ver şirin kız. Sana şiirler yazardım ama yazma kabiliyetim yok. Bu konuda çok beceriksizim.
Öylece bi baktı bana, uzun ve anlamlı bir bakış. Sanki oda bana karşı... aman neyse. Ben gözlerimi ayırmadan ona bakıyordum. Farketti mi bilmem, oda bi süre sonra bana baktı. Sonra kız arkadaşları geldi masaya. Arada bi göz ucuyla bakıyordu başlarda, sonra tamamen kesti. Her ne kadar beklesem de dönüp bakmadı.
Masadan kalktım bende. O sıra bi kafasını kaldırdı, kısa bi bakış attıktan sonra arkadaşlarına geri döndü. Hadi Yiğit dedim zorlama daha fazla umursamadı işte. Zorla da olsa kapıya doğru yürüdüm.
O sırada çocukluk arkadaşım Ece'yi gördüm. Demek aynı okuldayız diye konuşurken biri Ece'ye seslendi. Dönüp baktığımızda, ses benim dakikalardır gözümü alamadığım masadan geliyordu.
Saniyeler sonra rengini gökyüzünden almış gözlerinin bize çevirdi. Ece'ye sarılıp seni tanımak ne güzel şey diyecektim neredeyse. Sonra Ece bana dönüp gel seni arkadaşlarımla tanıştırayım deyince mutluluktan pantolonum zil çalıyordu.
Masaya ilerledik ve o güzel gözlerine yakından bakmak.... Ece beni tanıttı arkadaşlarına. Sonra sağdan isimlerini saymaya başladı. Zeynep okulda tanıştığım ilk kişi.
Demek ki Zeynep'ti adı...
Herkese dönerek memnun oldum dedim, ona baktım ve gülümsedim, oda bana..
Kalbim yerinden çıkacaktı sanki.
Ece'ye "sor bakalım gece uyumadan önce, gecesinin iyi geçmesinin dilediği var mıymış hayatında" diyemedim.
"Zeynep bu güzellik var mı soyunda"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklımda Aşk Var
Romansİlk ders: Aşk ve Üniversite "Ne dediysem bir bir hepsi çıktılar Üzerimden güldü geçti martılar Bu aşk böyle yürümez sandım İçime kapandım Soğudum soğudum soğudum ısıttı şarkılar"