Bu bölüme 18.12.2017 tarihinde güncelleme yapılmıştır. Bu tarihten önce okuyanların yeniden okumalarını tavsiye ederim.
E.
---
Öykü çığlık sesleriyle sıçrayarak uyandı.
Çığlıkların Elif ile Ezgi'nin kampından geldiğini anlamak çok zor değildi. Bağırarak bir şeyler söyleyen Elif'in söylediklerini anlayamasa da, sesini tanımıştı. Baltalı adam... Baltalı adam onları bulmuştu.
Çığlık ve bağırışlar devam ederken, nefes almaya bile cesaret edemeden olduğu yerde donakaldı Öykü. Gözleri fal taşı gibi açılmış, korkudan yaprak gibi titriyordu. Hayatında hiç bu kadar korktuğunu hatırlamıyordu. Mide bulandırıcı, ıslak bir darbe sesi duyuldu ve Elif'in çığlıkları kesildi. Öykü ses çıkarmamak için iki eliyle birden ağzını kapattı.
Öldürdü! Onu öldürdü!
Kesilen çığlıkları takip eden sessizlikte, Öykü hızla yaklaşan ayak sesleri duydu. Birileri ona doğru koşuyordu. Başını barınağının girişine doğru yaklaştırıp dışarı baktı. Karanlıkta hiçbir şey göremiyordu, fakat koşan kişinin yere düştüğünü duydu ve ayağa kalkmak için debelenen ufak tefek silueti seçebildi.
"Ezgi!" diye fısıldadı cesaret edebildiği kadar yüksek sesle. Kafasının içinde bir ses, ne yapıyorsun, diye haykırıyordu. Yerini belli edeceksin, ne yapıyorsun! Fakat genç kız orada, tam birkaç metre karşısındaydı. "Ezgi," diye yüksek sesle fısıldadı Öykü yeniden. "Buradayım."
İrkilen genç kız, korkuyla etrafına bakındı. Ardından, zapt edemediği hıçkırıklarıyla, Öykü'nün sesinin geldiği tarafa doğru körlemesine sürünmeye başladı.
"Bu tarafa," diye yönlendirdi Öykü kızı. "Çabuk!" Ezgi'nin kuru yapraklar arasında sürünmesi, hıçkırıkları ve gürültülü nefes sesleri, gecenin sessizliğinde Öykü'ye davul sesleri gibi geldi. Yerimizi belli edecek. Kesin yerimizi belli edecek. Ona sessiz olmasını söylemek için ağzını açtı, fakat daha ilk hecesini bile çıkaramadan, Ezgi dehşet dolu bir çığlık koyuverdi.
"Hayır! Hayır! Lütfen!"
Öykü onun birisi tarafından sürüklenerek uzaklaştırıldığını duydu. Ses çıkarmamak için yeniden ağzını kapattı. Ezgi'nin katiliyle boğuşmasını dinlerken, korkudan ağlamak üzereydi. Mücadele ona saatler sürmüş gibi geldi ve sonunda daha önce duyduğu o ıslak darbe sesleriyle kesildi. Öykü şiddetle fışkıran, kuru yaprakların üzerine saçılan kanın sesini dinledi.
"Hişt," dedi birkaç metre ötesindeki karanlıktan gelen kalın bir ses. "Bir tane daha var, patron."
Öykü'nün midesi takla attı. Nefesini tutmuş, kımıldamamak, herhangi bir ses çıkarmamak için bütün bedenini kasmıştı, fakat kalbi o kadar gürültülü atıyordu ki, adamın onu duyacağından emindi. Daireler çizerek Öykü'nün saklandığı yeri arayan adamın botları kuru yaprakları eziyordu. Yaprakların çıtırtısı bir uzaklaşıyor, bir yaklaşıyor, uzaklaşıyor, sonra öncekinden daha çok yaklaşıyordu. Beni göremez, diye düşündü Öykü, umutsuzca. Karanlıkta, bu kadar iyi saklanmışken beni göremez. Ardından, sanki düşüncelerini duymuş gibi, duraklayıp bir şeyler arandı adam. Bir klik sesi ve Öykü'nün barınağının hemen önüne, daire şeklinde, beyaz bir ışık döküldü. El fenerinin ışığı, önce sağ, sonra sol tarafına kayarak karanlığı aramaya başladı. Öykü'nün barınağının üzerinden geçti, durakladı, geri dönüp barınağın üzerinde sabitlendi. Öykü, çalının sık dallarının arasından sızmayı başaran ışığın, üzerine döküldüğünü hissedebiliyordu. Aklından tuhaf bir düşünce geçti: Karanlık onu saklarken, ışık ölümü olacaktı.
![](https://img.wattpad.com/cover/52842838-288-k739175.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kusursuz Deneyim (Kitap Oluyor)
Teen FictionKatillerle dolu bir ormanda hayatta kalmanın tek yolu bir katile güvenmek olsa... İngilizce yaz kampının sonundaki sürpriz hazine avına katılırken, G.M. Elektronik'in yirmi iki yaşındaki varisi Öykü Meşe'nin tek endişesi, üniversitenin İngilizce sın...