Bölüm 6

862 61 8
                                    

Bu bölüme 18.12.2017 tarihinde güncelleme yapılmıştır. Bu tarihten önce okuyanların yeniden okumalarını tavsiye ederim.

E.

---

Uyurken bazen düşüyormuş gibi bir hisle uyandığı olurdu. Kolları ve bacakları bir şeylere tutunmaya çalışırmışçasına kasılır, nefesi kesilir, fakat gözlerini açınca kendini güven içinde yatağında bulurdu. Ne var ki bu kez gözlerini açtığında, kendini beş metre yüksekten yere bakarken buldu. Kolları ve bacakları gerilip, üzerinde oturduğu dala ve ağacın gövdesine dolanmış, onu uyurken düşmekten son anda kurtarmıştı. Önceki gece yaşadığı her şeye rağmen, üstelik yerden bu kadar yüksekteyken, uyuklayabildiğine hayret etti. Kollarını ve bacaklarını uyandığına ve dengesini sağlayabileceğine ikna edip gevşetmek için derin derin nefes aldı.

Saat sabahın altısıydı. Uyurken sabah ayazı üzerine çiy düşürmüş, giysilerini ıslatmıştı. Titreyerek kollarını vücuduna sarıp ısınmaya çalıştı. Güneş gökyüzünde tırmanıyordu ve hava çok geçmeden ısınırdı. Islak giysileri ve bütün gece rahatsız bir pozisyonda oturmuş olmak, bütün kaslarının tutulmasına sebep olmuştu. Yere inip bacaklarını esnetmek için sabırsızlanıyordu.

Yere inme düşüncesi onu tam anlamıyla uyandırdı. Önceki gecenin anıları hızla zihnine üşüştü, nefesini kesti. Saldırgan bir panik zihnini kapladı. Ne yapacağım? Nereye gideceğim? Ne yapacağım? Oturduğu ağacın dallarının arasından etrafa bakındı. Katillere dair hiçbir iz göremiyordu. Kuşların ve böceklerin seslerinden başka hiçbir şey duyamıyordu da. Yaklaşan sonbahar, ağacın yapraklarını soymaya başlamıştı ve onu gizleyecek gecenin gölgeleri olmayınca Öykü kendini fazlasıyla ifşa olmuş hissediyordu. Saklanmalıydı. Kendine güvenli bir barınak inşa etmeli ve saklanmalıydı. Ya sonra? Sonrasını bilmiyordu, bildiği tek şey, burada otururken kendini çıplak gibi hissettiğiydi. Buradan inmesi gerekiyordu. Fakat önce...

Gece uyumadan önce, sırt çantasını çıkarıp yukarısındaki bir dala sıkıca bağlamıştı. Uzanıp dikkatle çözdüğü çantayı kucağına aldı, iple büzülmüş ağzını açtı ve sigara paketini buldu. Bütün gece bir sigara yakıp sinirlerini yatıştırmak için tutuşmuş, karanlıkta yanan sigaranın yerini belli edeceği endişesiyle kendini tutmuştu. Sigarayı elleriyle etrafını kapatarak yaktı ve derin bir nefes çekti. Nikotinin hemen gergin sinirlerini yatıştırdığını hissedebiliyordu. İçinde son beş dal sigarası kalan paketini çantasına geri atarken, gözüne önceki gün bulduğu zarf çarptı. Zarfın içindeki kartı çıkarıp yeniden arkasını okuduğunda bulduğu anlam, onu ağlamak istiyormuş gibi hissettirdi. İyi eğlenceler. Şimdi anlıyordu. Bilmeceyi çözmüştü. Birilerinin eğlencesinin kurbanıydı.

Zarfı çantasına geri atıp, kamptan verdikleri eşyaları inceledi. Vahşi doğada, yalnız başlarına en az bir gece geçirecekleri söylenmişti. Hayatta kalmak için ihtiyaç duyacakları her şey verilmişti. Birkaç gün yetecek kadar erzak, yedek giysiler, ince bir battaniye, ilk yardım seti, ip, tel, el feneri, çakmak... Vahşi doğaya karşı hayatta kalmak için ihtiyaç duyabileceği her şey vardı. Ne var ki onlara ormanda gezen katillerden söz etmeyi unutmuşlardı.

Sigarası bitince ıslak tişörtünü yedeğiyle değiştirdi. Yemek yemeyi aklından bile geçirmedi, midesinin kaldırabileceğinden şüpheliydi, fakat biraz su içti. Ardından, dala tutunup iyice eğilerek çantasını yere bıraktı ve inişe başladı. Tırmanmak ona her zaman için inmekten daha kolay gelmişti. Ağacın en alt dalına ulaştığında göğsünün üzerine yatıp, kendini yavaşça yere sarkıttı. Bileğini burkmamayı dileyerek – katillerle dolu bir ormanda, burkulmuş bir bilekle dolaşma düşüncesi kanını donduruyordu- derin bir nefes aldı ve kendini yere bıraktı. Düşüşünü hafifletmek için dizlerini kırmış, kendini yere yuvarlamıştı. Homurdanarak ayağa kalktı, hiçbir yerini incitmediğinden emin oldu, üzerine yapışan kuru yaprakları silkelerken çantasını almak için döndü ve donakaldı. Pilot gözlüklü katille burun burunaydı.

Kusursuz Deneyim (Kitap Oluyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin