Yine ama yine saat 5 ve ben uyandım! Yatağımdan kalkıp mutfağa yönelirken halının üzerini kaplayacak şekilde olan cam kırıklarını fark ettim. Babamlar çok sıkıntıları olduğu zaman veya çok mutlu oldukları zaman içerlerdi. Ama ben annem ve babamı uyurken görmüştüm, kalkacak halleri yoktu.
Sabah sabah bunları düşünmeyi bırakıp, yerlerdeki camları temizledim. Kitaplardan okuduğum kadarıyla insanlar alkol kullandıkları sabah başları ağrırdı. Sıkıntıdan ortalığı derleyip topladıktan sonra mutfağa geçip kahvaltı hazırlamaya başladım. Bu aralar fazla duygusal olduğumdan durup dururken ağlıyor, gülüyor, sinirleniyor ve heyecanlanıyordum. Özellikle okula gittiğimde bu duygular çok daha etkin oluyordu. Neden olduğunu anlayamadığım duygu değişikliklerim yüzünden hem kendimi hemde çevremdekileri üzüyordum. Geçen gün psikolog sayesinde bunun benim bilinç altımda yaptığım birşey olduğunu ve kafama herşeyi takmamam gerektiğini öğrendim.
Kahvaltılıkları masaya koyduktan sonra peçeteleri Eylül sayesinde öğrendiğim taktik ile katlayıp teker teker koydum. Her ergen gibi yaptığım sofranın fotoğrafını çekip İnstagram'da paylaştım. Fazla takipçim olmamasına rağmen yinede çok beğeni gelir diye umuyordum her zamanki gibi.
Saate baktığımda saat 7 idi. Ne ara iki saat geçti? Annem ve babamın uyanmasına daha dakikalar olduğu için tekrar yatağıma döndüm. Bir kitap açıp okumaya başladım. Kitap çok sevdiğim bir kitaptı. Edebiyat ile birleşen bu hikaye tam sevdiğim bir kitaptı. Ne zaman canım sıkılsa herhangi bir sayfasını açar okurdum. Tam sayfayı çeviriyordum ki kapının tıklatıldığını duydum. Sakince kitabın kapağını kapattım.
"Günaydın" annemin gözünü gördüğüm anda ağzım bolu tüneli kadar açıldı.
"Ne oldu gözüne? " Babam yapmış olamazdı. O kadına şiddete dayanamayan birisiydi. O halde kim yapmıştı ki? Kim annemin gözünü morartacak kadar vurmuş olabilirdi?
"Önemli değil kızım antremanda top geldi o kadar." Annem voleybol antrenörü olduğu için bu yalanı öne sürmüştü. Keşke daha geçerli bi yalan bulsaydın anneciğim...
Kim vurduysa elinin izi bile çıkmış. Annemin üstüne gitmemeyi tercih ederek yataktan kalktım. Söylemek istese söylerdi zaten. Annemin gözüne dikkatlice baktım. Kapatıcı sürmesine rağmen mosmor belli oluyordu." Peki. Geçmiş olsun. İçeriye sofra hazırlamıştım yiyelim istersen beraber ama ben bir formamı giyeyim." Dedim annem emin olmayan bir sesle;
"Ellerine sağlık kızım. O zaman ben babanı uyandırmaya gidiyorum.""Bende geleceğim! " Kafamdaki sinsi planları anlamış olacaktı ki; " Hayır Küçük Hanım" dedi tehditkar bir sesle. Ki ben dinler miyim? Koskoca Derin Taş dinler mi? Odamdan koşarak babamın yanına gittim. Yatağa atlayıp zıplamaya başlayıp aynı anda şarkı söylemeye başladığımda annem daha yeni içeriye giriyordu.
'Bugün bayram, erken kalkın babalar
Giyinin cici biciniziii' ben kendi bestemi babama söylerken pardon bağıra bağıra söylerken bi ses işittim." kaç kere söyledim beni böyle uyandırma diye yine gıdıklanmak mı istiyorsun? " babam gıdıklanmak kelimesini söyler söylemez odama koşup kapımı kilitledim.
Dışarıda annemin kahkahalarını duyabiliyordum. Geçen sene yine babamı böyle uyandırdığımda işinden izin almış beni 1 saat boyunca gıdıklamıştı. Dolabımın karşısına geçip formalarımı aradım. Eteğimi ve beyaz lakosumu çıkarıp üstünede turkuaz kazağımı giydim ve saçlarımı salaş bir şekilde örüp turkuaz kurdele şeklinde olan tokamla bağlayıp örgüyü yana aldım. Fazla makyaj sevmediğim icin eyeliner çekip işimi bitirdim.
Odamdan çıktığımda aynı anda babamda çıkmıştı. Göz göze geldiğimiz için babamın suratında bir sırıtış belirdi. Salak bi gülümsemeyle babama bakıp hafiften el salladım. Babam kaçacağımı anlamış olmalı ki hemen bağlamaya çalıştığı kravatı bırakıp bana doğru koşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVEN
Teen FictionKoşuyordum, nereye gittiğimi bilmeden koşuyordum. Son zamanlarda arkadaşlarımın ve ailemin bana karşı kullandığı kötü tavırları yüzünden berbat hissediyorum. Bir hafta önce yıllardır beni yatağımdan kazıyarak çıkaran annemin beni kaldırmadığını fark...