Merhaba Oh Sehun

2.1K 155 6
                                    

Mini hikaye olacak gibi böyle giderse.

JONGİN ||

Terasımda şehrin yeni bir güne doğuşunu izledim. Ilık bir hava esintisi, üşütmeyeninden. Sırtımı duvara vermiş, dalgın dalgın güneşin doğuşuna bakıyordum. Sigara küllerini yatağa dökmemeye özen gösteren bir adamlaydım. Bugün ne yapabileceğimi, yemeğe ne pişireceğimi ve hatta paramı hüpleten lanet banka hesabımı ne zaman kapamam gerektiğini düşündüm.

Belki on sekiz değil ama yirmi bir veya yirmi iki yaşlarınızda hayata dair bir şeyler öğrenmek ve buna belli bedeller ödemeniz gerektiğini farkediyorsunuz. Her gün size, "İnanılmaz birisin!" diye övgüler yağdıran insanlardan bıkıyorsunuz ama aslında o övgülere her daim ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda büyümek istemediğinizi, insanların on dokuz yirmi yaşlarında kalması gerektiğini düşünüyorsunuz.

İşte bunları düşünürken, o külleri yatağa dökmemeye gayret gösteren adam başını omzunuza koyuyor. En azından koyduğunu düşünüyorsunuz. Bu kısa filmin sahnesine otursun diye ağzınıza hayatta sürmeyeceğiniz sigarayı içiyorsunuz. Doğru... Sanki eskiye oranla değişmişiz.

"Neden?"

" Ne neden?"

"Çok fazla içmediğin halde gözlerinden sarhoş olduğunu anlayabiliyorum..."

"Hayır hayır, şarkılar çok güzeller. Ondan."

"Biliyor musun, sen çok iyi bir adamsın."

" Ha... Yok ben iyi biri değilim ya. Yani bugüne kadar iyiliğin bir iyiliğini görmedim. Ne kadar iyi olduysam o zaman kaybettim. E yine de gülümsedim. Tekellerden içki alırken suratımı gizledim. Siyah poşetlerde şişeler birbirine tıngır tıngır vururken evime esneyerek gittim. Terasa çıktığım anlar dışında bir kez bile perdeyi açmadım. Oynadığım oyunlar bile zevk vermiyor. Ne içtiğim nargileden tat alıyorum ne de içime çektiğim mevzu bana mor bulutlar gösteriyor. Bakma, sabah akşam yine de oyun oynuyorum. Bazen orospu çağırmak istiyorum ama param olmuyor. Yanlış anlama, sana orospu demedim."

" Merak etme o şekil anlamadım."

" En son bir hatuna dirseğimi yalayabildiğimi gösterirken yatağıma sigara külleri dökülüyordu. Sigara küllerini dökme, tamam mı?"

İşte aramızdaki tüm diyaloglar bundan ibaretti. Kısa. Net. Amaçsız ya da her ne derseniz. Bir adamın uyumasına yardım ettiğiniz o son gece, cinsel duygularınızın çok istediği ama dokunmaya kıyamazdığınız o bedene bir anlam katıyorsunuz. Yüzünüzdeki aptal sırıtmaların yanına onun uykulu gözleri sizi görmediğini bildiğiniz halde utangaç bakışlarınızı gizliyorsunuz.

Yeni yaşamınızı keşfederken kendinize sonsuz sorular sorduğunuz ve cevaplarından tekrar başa döndüğünüz anda, kaygıyla o eski, salak ve zorlu ama bir o kadar da özel günlerinize dönmeyi bekliyorsunuz. Sonra hiçbir şey hatırlamıyor oluşunuz geliyor aklınıza. Bir isimden başka bir kırıntı yok hafızanızda. Bu olaya gerçekten felsefe teması altında bir etiket takabiliriz.

Ve aslında farkettiğiniz ise şu oluyor. Yeni bir itici günün ışığında sokaklarda insanlar, sabahın körüne atanmış işleri için gözlerinin altı mosmor bir şekilde otobüse biniyorlar, trafik oluşturuyorlar. Bunun ötesine gitmiyor farkedilen şeyler.

Her şeyin yatışmasını beklerken ve karnınızı doyurmak için tavaya yumurtayı abuk subuk kırarken birine ot kokusunu, trafik ışıklarını, oynadığınız oyunları, hayalinizde düşlediğiniz adamı, müzikleri, koleksiyonlarınızı ve sizi duygulandıran olayları anlatmak istiyorsunuz.

Belki de siz bu istekle yanıp tutuşurken birileri hayvanlar gibi sevişiyor..

~

Odamın kapısını araladığımda sarışın üstsüz bir şekilde sırtını yatak başlığına dayamış sigarasını içiyordu. Küllerini kaktüsümün dibine attığını gördüğümde gülümsedim. Yüzü ifadesizdi. Zaten yüzü hep ifadesizdi. Farkına vardığım tek noktası ise ne zaman bir şeyleri kelimelere döksem ancak o zaman gülümsüyor oluşuydu. Ufak adımlarla ilerledim bana ait olan yatağa. Karşısına oturdum. Sigarasanı bitirişini izlemek bile benim için ayrı bir huzur haline gelmişti. Kafamdaki 'Oh Sehun' ismi bir kenara dursun, bu çocuk gerçekten de büyüleyiciydi.

Sigarasını söndürürken bile birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Sessizliği bozan o oldu. Zaten bunu alışkanlık haline getirmişti.

"Bedenimin gittikçe ısındığını hissediyorum. Aşağıdan yukarıya yükselen, boynumdan kulaklarıma çıkan sıcaklık, biliyorum ki, senin bana hangi anda dokunacağının ya da hangi anda birbirimize değeceğimizin merakıyla körükleniyor. Çok kısa bir an, sabırla, bekliyorum."

SEHUN ||

Bunu istediğini biliyordum. Zamana bıraktım, beni keşfetmesini bekledim. Beni keşfettiği her an kendini de keşfedecekti.

Vücudumu öpüyor, kokluyor ve hissediyordu. Gözlerime bakıyor ve bir şey dememi bekliyordu. Susuyordum. Sabırlı olması gerekiyordu. Eğer bu bir fetiş fantezisi olsaydı, kendisi çoktan kırbacı yemişti.

Nefesin sese dönüştüğü o anda ıslak dudaklarının arasından çıkan o yumuşak orgazm sesi git gide artıyordu. Heyecanını gizleyemiyor, hala biraz korkuyor ama donumun altındaki şeyi öpmek için her şeyi yapabilecek konumdaydı.

Yavaşça yüzünü penisime yaklaştırdı, gözleriyle süzdü. Elleriyle ovalamaya başladı ince dokunuşlarla. Gözlerimi kısmam kaçınılmazdı, dokunuşları harikaydı.

Nefesini penisimde hissedebiliyordum. Dudaklarını yaklaştırdı. Diliyle kavradı alttan, yukarı doğru bir öpücük kondurdu sonrasında. Saçından tuttum. Yavaşça ıslak dudaklarının arasından ağzına aldı.

Güzeldi, memnundum. İstekle ağzına alıyordu, bu isteği yaladığı şekilden ve gözlerindeki kelimelerden anlayabiliyordum. Aynı zamanda ellerini vücudumda gezdiriyordu. Aldığı zevkle birlikte karnımı tırmalıyordu ben de saçını daha çok çekmeye başlıyordum.

Ağzından çıkarırken başta yaptığı gibi tekrar yukarıya bir öpücük kondurdu bana bakarak. İşaret parmağımla yanağını okşadım.

Gülümsedi.

Ağzında birikmiş bana ait menileri ufak bir dil darbesi ile temizlediğinde beklemediğim bir şey oldu.

Beni hatırladı.

Oh Sehun'u..

"Merhaba Oh Sehun..."



I feel you || kaihunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin