Gülümseme

558 12 2
                                    

Bundan üç yıl önce Ekim'in soğuğunda çarpılmama çok az kaldığını bilmeden hazırlanıyordum. "Bayram'da herkes barışır, insan gelir büyüğünün elini öper:)" gibi daha sonradan çok sıkıntısını çekeceğim egosunun tohumlarını heyecanla beklediğim mesajına serpiştirmişti. Saçlarım belime değecek kadar uzun ve siyahtı, beyaz tenliydim, kırmızı ruj sürmek istedim. Dikaktini çekmek için yapmayacağım şey yoktu o an fakat abartmadım. Her zamanki gibi duş aldım, saçlarımı taradım, rimel ve rujumu sürdüm. En sevdiğim kahverengi kazağımı altına lacivert pantolonumu ve çizmelerimi giyip evden koşar adım çıktım.

Çoktan gelmişti. Binanın kapısından kafamı uzatır uzatmaz her zaman baktığım o köşedeydi. Uzun boylu, geniş omuzlu, esmer, dolgun dudaklarıyla beni görüp gülümsedi. Arabadan inmiş arkadaşlarıyla sohbet ediyordu. Yanındakiler beni görünce daha dikkatli bakmaya başladıkları için yönümü değiştirip diğer sokağa yöneldim ve ona mesaj attım; "Arka sokağa gel" ve sokağın başındaki çöp kutusunun yanında beklemeye başladım. Sokak sessiz ve pisti, oturduğum semt çokta iyi sayılmaz evimizin altındaki parkta iki-üç ayda bir düzenli olarak birileri öldürülürdü. Ve o mahallenin sakinleri olarak bunu çok normal karşılardık, sadece ölenin arkasından "tanımasakta" biraz üzülür ve akşamına yine o parkta çocukların oynamasına izin verirdik. Ne zaman bu semtin sokaklarına çıksam "ne garip yer burası ya.." diye düşüncelere dalardım. Yine bin bir türlü düşüncelerle boğuşuyorken o meşhur neon renkli spor arabısyla önümde durdu;

- Bir an gelmeyeceksin sandım vallahi Ünver, naber?

- Bana attığın mesaj saatine bir bakar mısın Elif'ciğim, sadece iki dakika geçti

dedi ve uzanıp yanaklarımdan beni öptü. Arabanın içi daha sonradan bağımlısı olduğum parfümünün kokusuyla kaplanmıştı. Hayatımın hiçbir döneminde erkekler konusunda şanssız değildim hatta çok fazla şanslıydım ve bu bana dönem dönem zarar vermişti. Erkeklerle oynamayı seviyor, bana aşık olanlarına genel olarak acıyordum. Parfümü bende uyuşturucu etkisi yaratınca bir gariplik olduğunu anlayıp kendime gelebildim, o ana kadar öylece durmuş yüzüne bakıyordum..

- ee nereye gidiyoruz bakalım küçük hanım?

- Bana tatlı sözünün olduğunu unutmamalısın Ünver, unutturmam!

- haha, Yeşilköy'e gidiyoruz o zaman bebeğim, waffle yemeye, ne dersin?

"Bana bebeğim mi dedi ?! Şuan bana bu kelimeyi mi söyledi ?!" diye içimde yine düşüncelerimle boğuşurken nerede ya da kiminle olduğumu unutmuştum. "Elif iyi misin ya?!" tepkisiyle kendime geldim ve "kesinlikle waffle, yeşilköy. Kesinlikle. İyi bir tercih. " diyebildim. Üzerinde vücuduna tam oturan gri gömleği ve altında lacivert pantolonu vardı. Gömleğine iltifat ettim, o da benim kırmızı rujumun güzel ve fazla dikkat çekici olduğunu söyledi. Amacım buydu zaten diye geçirdim içimden.

Yeşilköy'e geldik. Waffle yiyeceğimiz yere oturduk ve birbirimize baktık. Heyecanlanmış gibi, gözlerini benden alamıyormuş gibi davranmaya çalışıyor ve rol yaptığını çok belli ediyordu. Belli etmedim, bende ona katıldım. Tatlılar geldi ve tatlı yiyişini izledim, ne kadar doğal davrandığını ve aslında hep öyle davransa çok daha tatlı olacağını farkettim. Ama içimden bir ses onun tatlı değil yakışıklı ve çekici olmak istediğini söylüyordu. Yine umursamadım ve ona katılmaya devam ettim. Tatlılardan sonra Kahve Dünyası'na geçtik. İki orta Türk kahvesi söyledik ve sigara yaktım. Sigarayı çok uzun süre önce yakmam gerekiyordu. Parfümü, bakışları yeterince içimde ızdırap yaratmıştı ve bundan kurtulmalıydım. O da bir sigara yaktı ve kahveleri beklemeye başladık;

- Nasılsın Elif?

- Bıraktığın gibi Ünver, sen?

- Bıraktığın gibi.

- Yanılıyorsun ben seni bırak..

- Lütfen Elif beni bırakmadığını biliyorum. Bunu söyleme artık. Sadece öyle davranmam gerekiyordu ve seni bırakmış gibi yaptım aslında bu seni kazanmak içindi...

- Bu nasıl bir saçmalık ?! ben sana ne yaptım ki yedi senedir arkadaşız o mahallede herkesle işimin bittiğini yaşadıklarımı biliyorsun ve sadece seninle görüşmek istedim, sadece seninle arkadaş olmak istedim. Bunun için mi bana senden hoşlanıyorum diyip iki gün sonra hakaret dolu beni rahat bırak Elif! mesajını attın ?

- Elif bende senden hoşlandım bu gerçekti. Sadece hayatını biliyorum yaptığın yanlışları biliyorum belki sana doğru geliyor fakat hataların var ve bununla birlikte etrafın fazla kalabalık. Eminim ki sana benim gibi yaklaşan onlarca erkek var. Dikkat çekmem için sana bunu yapmalıydım ve dikkatini çektim. bunu biliyorum. Seni öptüğümde ya da seni öperken söylediklerim seni tavlamak için değildi. Bana boş olmadığını zaten görüyordum seni eve atmam için bana kolaylık sağlamıştın, bunu göstermiştin...

evet, beni öptü.

Bu buluşma olmadan tam bir ay önce aklımda Ünver'e dair hiçbir şey yoktu. Arkadaşımdaydım, sarhoş olmuştuk. Beni eve bırakması için Ünver'i aradım on beş dakika sonra kapıdaydı. Beni gördüğünde kahkahalara boğulmuş ve berbat şekilde vodka koktuğumu söylemişti. Evin yoluna girdiğimizde bir tekelin önünde durup iki bira almış ve boş sayılacak bir sokakta sağa çekmişti. Sohbet ediyorduk, bunu daha önce onlarca kez yapmıştık...

- Geçen gün Facebook'ta fotoğraflarına bakarken uyuya kalmışım, o gece rüyama girmiştin. Ertesi gün uyandığımda çok etkisindeydim. Senden hoşlanıp hoşlanmadığımı sorguladım günlerce ama sana yansıtmak istemedim. Sanırım senden hoşlanıyorum Elif.

Dilim tutulmuştu. Sarhoşluk sözleriyle daha da artmış her yer bulanıklaşmıştı. Ne diyeceğimi bilemedim ve ona da aynen bunu söyledim. Sonra yanağına bir öpücük kondurmak için eğildim ve o sırada tam bana döndü. Dudaklarını ilk kez o zaman tatmıştım. Sıcak, dolgun, ıslak. İstemsizce gözlerimi kapatıp başımın dönmesine izin vermiştim. Kendimi toplayıp geri çekildiğimde eve gitmek istedim ve tek kelime etmeden evin yolunu tutmuştuk.

Tam bir ay sonra karşımda kahve falıma parmaklarıyla "Ü" harfi yapmaya çalışırken oturuyordu. Bu bir ay içerisinde ne hissettiğimi ne yaşadığımı onu ne kadar özlediğimi umursamadığını biliyordum. Bende bunu umursamıyordum, böyle davranması yeteri kadar hoşuma gidiyordu.

O gün ona aşık oldum. Yanıma oturup resmimizi çektiğinde başımı omzuna koyup gülümsedim, resmi çekti ve bu sırada kokusunu bir sonraki görüşmemize kadar yetmesi için çaktırmadan ciğerlerime depolamaya çalıştım. Fotoğrafı sadece benim yüzüm kalacak şekilde kırpmış telefonun ekranına bakıp gülümsüyordu. Bu gülümseme sadece bana ait olmalı diye geçirdim içimden.

Ü.Ç.E.AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin