Otobüs tıngır tıngır gidiyordu ve çok ses çıkartıyordu. Otobüsün içi aksesuarcı dükkanı gibi ne bulduysa asılmış veya yapıştırılmıştı. Konulara kafamı yoramıyor, odaklanamıyordum.
Otobüsten inme vakti gelince "Oh sonunda ineceğiz" dedim içimden. Bu otobüs gerçekten beni aşırı bunaltmıştı.
Otobüsten indiğimizde ablama "Otobüsün içi neydi ya öyle, aksesuarcı dükkanı gibi." Dedim. Ablam ise "Hee, öyle" deyip geçiştiriyordu.
Anlamıştım ki ablamın kafası yarışmaya gitmiş, allak bullak olmuştu. Belki de içinde 'Yapamayacağım, soruları ve zeka gerektiren hiç bir şeyi yapamayacağım' korkusu vardı, hissediyordum.
Yarışmanın olacağı kocaman saray görünümlü salonun önündeydik. Salonun girişinde bulunan kolonlar, saray tarzında yapılmış, asılmış büyük kokulu mumlarla farklı bir hava katmıştı.
Bayağı kalabalıktı salonun önü. Sanki bedava altın dağıtıyorlarmışcasına kalabalıktı.
Yarışma yüzünden salonun sağındaki caddede trafik durmuş, koca koca körüklü otobüsler tıklım tıklım dolmuş, taksiler müşterilerine yetişemiyordu.
Anlaşılan bizim kazanma şansımız yüzde sıfır sıfır sıfır sıfır beş.
Etrafımıza bakınıyorduk ki karşımızda bi anda Serdar'ı gördük.
Serdar uzun boylu, saçları kahverengi ve yukarıya doğru dikilmiş, kendine bakan ve doğuştan bir bacağı olmayan birisi. Eğer ben kazanırsam onun protezini ben karşılayacağım, o kazanırsa o karşılayacak.
Serdar da yarışmaya katılmıştı.
Artık benim değil onun kazanmasını istiyordum çünkü hemen sağlığa kavuşmasını herkesten çok ben istiyordum. Protez için parayı ailecek biriktiriyorlardı fakat bir aksilik çıkınca veya paraya ihtiyaç duyulduğunda mecbur protez parasını kullanıyorlardı. Bir türlü istenilen para biriktirilemiyordu. Doğal olarak protez taktırılamıyordu.
Serdar bana gece gündüz bu yarışmaya kafa yorduğunu, ve kazanmak için hiç uyumadığını söyledi.
Bir yandan ben de kazanmak istiyordum ama o kazanırsa daha çok sevinecek, uykumu rahat rahat uyuyabilecektim. Elimi Serdar'ın omzuna attım ve "Ben kazanırsam eğer protez paranı karşılayacağım. Sen kazanırsan zaten protezini sen karşılayacaksın. Inşallah sen kazanırsın. Sen kazanırsan kendim kazanmış kadar sevineceğim." dedim. O da bana "Inşallah sen kazanırsın. Sende emek verdin, ben de. Inşallah emeğimizin hakkını alır ve mutlu olarak evlerimize döneriz." dedi. Ben de "Inşallah." diyerek karşılık verdim. Serdarın işi çıkınca o gitti. Ablamla ben kalmıştım.
Sıranın bize gelmesi için bir gün boyunca bekleyebilirdik belki de. Çünkü sıra bayağı fazlaydı. Ben biraz biraz ümidimi kesmiştim.
***
O gün artık akşam olmuş, bayan görevliler dedikodu yapa yapa salondan çıkıyorlardı. Anons yapılmaya başlandı: "Dikkat dikkat. Bugünlük yarışma bitmiştir. Yarışmaya giremeyenler sonraki gün illa ki gireceklerdir. Iyi akşamlar, beklemede kalın"
Çoğu kişi bi aaa çekti ve eve dönüş çilesi başladı. Millet eve hızlıca gidebilmek için taksilere ve dolmuşlara koşuşturuyorlardı. Biz hemen ablamla otobüs durağına gidip otobüsü beklemeye başladık. Şanslıymışız ki otobüs hemen geldi, hemen binip akbilimi okuttum ve boş bir yere oturdum. Ablam yanıma oturdu. Salona gelirken bindiğim otobüs değildi bu. Yoksa yine çok bunalırdım.
Otobüs ilerlerken yolun kenarlarındaki dükkanlara, evlere, parkedilmiş arabalara ve otopark görevlilerinin yaşadığı çileleri izliyor, vakit öldürmeye çalışıyordum.
Sonunda gelmiştik. Hemen otobüsten inip uyumak istiyordum. Çok yorgundum. Ayaklarım ağrıyor, bacaklarım sızlıyordu. Iyi bir dinlenmeyi haketmiştim.
Siteye adımımızı attığımızda bir oh çektik ama apartman daha arka taraflardaydı.
Yorgun yorgun, zombi gibi yürüyordum. Hava sıcaktı ve yorgunluk bu sıcakta hiç çekilmiyordu. Apartmanın önüne geldiğimizde "Çok şükür geldik be" dedim.
Apartmanın içinde asansöre baktığımda "Kullanım Dışı" yazıyordu. Sanki bana inatmış gibicesine puff çektim.
Evde beşinci kattaydı. Maalesef merdivenlerden çıkmaktan başka çare yoktu.
Oflaya puflaya çıkmaya başlamıştım. Nefes nefese kalmıştım. Ama baktığımda sadece bir kat çıkmıştım. Çıkmaya devam ettim.
Sonunda çıkmıştım beşinci kata. Çıktığımda asansör çalışıyordu, gerçekten bana inat olsun diye mi yapmışlar anlamadım.
Diğer Kitabımız olan Parkur Oyunları için: https://www.wattpad.com/myworks/53678401-parkur-oyunları
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunları
Ciencia FicciónBilgin varsa buyur gel, bir çayımızı iç. Bakalım zeka ve çabukluk gerektiren bu oyunda sen ne yapacaksın?