Bir sonbahar günüydü. Uzaktan görmüştüm ama hemencik de tanımıştım. Simsiyah saçlarını elleriyle yukarı itti. Duruşu bir modeli andırıyordu. Karizmatik yürüyüşüyle bana doğru ilerledikçe kalbim delicesine çarpıyordu.
O muydu gerçekten ? Karşımda mıydı ? Beni görmüş müydü ?
Başından azıcık bir milimle dışarı taşan bıyığıyla sakallarını tamamlamıştı.Birden duraksadı.
Ah ! Evet fark etmişti. İçim içime sığmıyordu. Ne diyecektim ? Hayır konuşamazdım.
"Merhaba tanıdın mı beni ?"
"Ah ! Eeeeveet merrha..."
Hayır kesinlikle konuşamazdım.Tekrar yürümeye başladı.Bir sağına birde soluna baktı. Çapraz yöne yürüyerek karşı kaldırama geçti. Hayır görmemişti. Fark etmemişti bile. Ama mutluydum O'nu görmüştüm.
Geri geri adım atarak yürüyordum.Gidene kadar gidişini izledim. Aynı havayı soluyorduk ama birbirimizden haberimiz yoktu. En azından benim yoktu. Her adım da uzaklaştıkça içimi , canımı yakan bir acı büyüyordu. Ama nasıl olurdu da beni fark etmezdi ?
Başımdaki siyah şalımı geriye attım. Sonra ellerimi kahverengi montumun içine soktum. Isınması gerekiyordu. O'nu gördüğümden beri buz kesilmiştim. Grimsi botlarıma baka baka ilerlerken gözümden akı vermişti GÖZYAŞIM.
Rüzgara karşı ilerlerken işte o şarkı aklıma gelmişti. İçim akan göz yaşlarım yüzümden aşağıya süzülmeye başlamıştı
"ѕєν∂υğιм вєηι αğℓαя , вєη∂є ѕєν∂υğυмι"
"∂αнα кανυşαмα∂αη мєνℓαм αуяυℓιк уαzмιş"