BUZDAN HAYALLER-9

60 3 2
                                    

Sabahın ilk ışıkları odama doluyordu. Tüm vücudum bir taş altında ezilmiş kadar hantallaşmıştı. Elimdeki pençe yaraları sızlıyordu. Kolumda ciddi bir şekilde morarmıştı. Sanırım bu dün akşamdan kalmıştı. Biraz doğrulup gözlerimi odada gezdirdim. Az önce odamı dolduran ışıklı hava yerini kasvete bırakmıştı.
İhtiyarın yaralarıma sürdüğü bu tuhaf karışım hala midemi bulandırmaya yetiyordu. Ciğerlerime kadar giren yorgandan kurtulup ayağı kalktım. Içeride ses soluk yoktu. Lean.. Acaba hala bana kızgın mıydı? Kapıyı aralayıp içeriye doğru ilerledim. Ihtiyar tezgahın başında bir yığın kitapla yorgun ve uykusuz görünüyordu. Leansa kafasını avuçlarının içine almış, sis çökmüş bir deniz kadar sessiz ve hüzünlüydü.

-Lean.Ben...
-Önemli değil. Senin suçun değildi.
-Ben.. Gerçekten senin odan olduğunu bilmiyordum.
-Söyledim! Önemli değil Allen!
-Özür dilerim(mahsun bir sesle)
-Canın çok yandı mı? Ben.. Kendimde değildim.
-Hayır.
Ihtiyar: Allen.. Elini tekrardan pansuman etmeliyiz.
Ama önce oturup birşeyler ye.
Soğukkanlı seni güçsüz düşürmüş olmalı.

Evet bir de şu lanet vampir müsvettesi vardı. Hatırladıkça avucumun içi yanıyordu. Korkuyordum. Göğüs kafesim içimdeki canavara dar geliyordu. Bir şeyler yedikten sonra ihtiyarın yanına gittim. Lean ile aralıksız tartışıp, fikir alışverişinde bulunuyorlardı.

Ihtiyar: Lean, Alfred'in yerini bir tek Bland ustadan başkası bilemez.
Lean: Mutlaka arkasında bir iz bırakmış olmalı ama nerede?
Ihtiyar: Hazar denizi ve çevresinden başka bir yer gelmiyor aklıma.
Lean: Peki ya neyi bekliyoruz. Bland usta bizi bekliyor olabilir.
Ihtiyar: Dün dolunayı atlattık. Şafak sökmeden yola çıkmalıyız.
Lean: Parşomenleri hazırlamalıyız. Defteri almalıyız. Fakat Allen bu yolculuğa hazır olabilecek mi usta?
Allen: Siz neden söz ediyorsunuz?
Ihtiyar:Gel. Pansumanını yaparken anlatabiliriz. Lean yardımcı ol.
Lean: Kaly otunu kaynatıyorum.
Ihtiyar: Suyu da kaynat ve sargıları ısıt.
Lean: Hemen hazırlıyorum.
Ihtiyar: Otur kızım. Alfred baban. Cadıyı öldürdükten sonra bir daha geri dönmedi. Beni neden bıraktı diye öfke duyacağını biliyorum ama dönemezdi. Çünkü Hazar yerinizi anında bulup seni öldürürdü. O yalnızca seni korudu kızım. Babanın yerini bir tek Bland biliyor olabilir. Harita bilgini. Babanında çok sevdiği bir ustası. Hazar denizi çevresinde bir yerlerde bir ormanda yaşıyor olmalı. Bu gün şafak sökmeden oraya gideceğiz. Orta Asya'nın batısına. Hazır olmalısın. Babanı bulmalıyız ve bunları yaparken seni Hazar'dan korumalıyız.
Allen: Demek babamın adı Alfred. Hazar da cadının oğlu olmalı.
Ihtiyar: Evet.
Lean: Malzemeler hazır. Hazar'ı hiç görmüş olabilir misin?
Allen: Bilmiyorum.
Lean: Yüzünün sağ tarafında bir yanık izi var. Gözleri deniz kadar mavi. Saçlarıysa sonbahardan kalma bir yaprak kadar sarı ve uzun.
Allen: Gördüğümü sanmıyorum.
Ihtiyar: Işte elin şimdi daha iyi olacak.
Evet hazırlanalım Lean.

----------------------------------------------------------

* * *
Şafağın sökmesine henüz birkaç saat vardı.
İhtiyar oldukça yorgundu. Bir kaç çanta hazırlanmıştı. Geriye hazar denizini bulacağımız parşomen kalmıştı. Lean uzun uğraşlar sonucunda dükkanın altında bulunan hem bir sığınak hem de depo görevi gören bodrumdan elinde parşomen ile çıktı.
Lean: İşte şimdi hazırız usta.
Ihtiyar: O zaman bir kaç saat dinledikten sonra yola koyulalım. Allen birazdan bizi uzun zorlu bir yolculuk bekliyor. Babanı bulacağız. Sonra tüm ustaları gezmeliyiz. Hazır mısın kızım?
Allen: Hazırım..
Ihtiyar: Şimdi git ve biraz uyu sonrasında yola çıkacağız bu sürede dinlen.

----------------------------------------------------------
***
-Hazar'dan-

Yıllar olmuştu. Annemin katili ortadan toz olmuştu. Tek bildiğim bir kızı olduğuydu. Onu ne pahasına olursa olsun bulacaktım. Annemin intikamını alacaktım. O cadı avcısının en değerli varlığını yok edecektim.
Dediğim gibi yıllar olmuştu. Kendimi ateş ustalarının yardımıyla epey geliştirmiştim. Yaşama amacım buydu. Güçlü olmak.. O kızı öldürmek..
Ama lanet bir büyü ile korunuyordu. Daha çok çalışmalıydım. Ateşi altı yaşımdan beri büküyordum. Onu yakmalı ve cehennemin en derin kuyularına göndermeliydim. Yanlızdım. Uçsuz bucaksız bir boşlukta bu düşünceye tutunarak hayatta kaldım. Elimden ailemi, çocukluğumu, yaşamımı çalan bu adamdan nefret etmiştim. En çaresiz anlarımda aynanın karşısına geçip yüzümün sağ tarafına bakmak, yara izinde kaybolmak beni güçlü kılıyor ve intikam hırsımı canlı tutuyordu. Ben Hazar'dım. Cadının oğluydum. Güçsüzlük olmamalıydı sınırlarımda. Ben siyahtım ve gökkuşağına düşman. Ben bu hikayenin en koyu kötüsüydüm. Kötü olmaya zorlanmıştım...

-----------------------------------------------------------
(Kapı çalar)
-Efendim.
-Girin.
-Size müjdeli haberler getirdik.
-Konuşun bakalım.
- Efendim, kız.. Kız.. dört gün önce sınırlara girmiş. Sonra bölgeden biri onu tekrar dışarı çıkarmış.
-Siz neler söylüyorsunuz!!!
Kim onu kaçıran!
Kız? Onu gören olmuş mu? Gözünüzü dört açın demiştim beceriksizler! Nasıl kaçırdınız? Derhal onu kaçıran kişinin ismini ve tüm geçmişini bulun!
-Emredersiniz efendim.
-Kızın adını buldunuz mu?!!
-Allen, efendim.
-Demek adı "Allen".
Şimdi çıkın ve dediklerimi yapın!

-----------------------------------------------------------

***
Lean'dan

Epeydir yazılı kaynakları toplamaya çalışıyordum. Zor bir araştırmaydı. Ama burada bu işi yapmaktan memnundum. Kendimi bildim bileli ustanın yanındaydım. Her zaman bana karşı iyi kalpli ve nazik davranırdı. Ses tonunun yükseldiğini bu güne kadar hiç duymadım. Benim aksime olaylara oldukça sakin yaklaşırdı. Bendeki bu öfkeyle Alis'den anı kalmıştı. Sevdiğim kadın gözlerimin önünde bir vampir tarafından vahşiyce öldürülürken tek yaptığım sesimle sessizliği yırtmaktı. O anılar beyimde sileceğim diye kazıdığım anılarım. Kalbime batan bu oklar hala aynı yarayı kanatıyor. Allen .. Alis'in intikamını almak için tek umudum o. Her zaman tetikte oluşum, bu öfkem.. Küçük bir çocukken tanımıştım Alis'i. Gözleri rengini baldan çalıyordu. Kısa küt saçları olabildiğince dağınıktı ve simsiyah. O sevdiğim ve seveceğim sonsuz kadındı geleceğimizle birlikte ölen kadın...
Hazar.. Ondan ve annesi olacak sürtükten nefret ediyordum. Elimden annemi, babamı, tüm geleceğimi almışlardı. Kanıma saplanan nefretten güç buluyordum. Beni yaşama bağlayan tek güçtü intikam duygusu. Allen'in geleceği günü sabırsızlıkla beklemiştim.
***
Ihtiyar: Oğlum, Allen'i uyandır vakit geldi. Geçiti açmalıyız.
Lean: Peki usta.
----------------------------------------------------------

Yazardan.

Allen'in odasına giren Lean bomboş duvar ve yatakla göz gözeydi. Camdan içeri giren soğuk da neyin nesiydi? Gördüğü manzara ona kötü düşünceler içine sürüklemişti. Hızlı hızlı soluk alıp verirken boş odayı terk edip ihtiyarın yanına gitti. "Usta, Allen odada yok!" Usta irkildi ve hızla Lean'ın geldiği yolu tuttu. Gidip boş odayı kendi gözleriyle görüp ikna olmayı, Lean'ın bir an için yanlış görmüş olduğuna inanmak istedi. Ama sonuç Lean'ın gördüklerini kanıtlıyordu. Ihtiyarın ağzından dökülen sözler olayı açıklığa kavuşturdu.
-Onu kaçırdılar.

Arkadaşlar, bu bölümü okuyanlardan rica ediyorum eksilerimi görmeme lütfen yardım edin ve takipte kalın. Birdaha ki bölümde bir kaç düğüm çözülecek.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 04, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Buzdan HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin