Herm'den
O hayvanın ellerini vücudumda hissettiğimde öleceğimi düşündüm. Benim için bu sondu. Ailemin yanına gidecektim. Onlarla ayrı kalmamız buraya kadarmış demek ki. Ben hayattan soyutlanırken çok uzaklardan gelen sesi duydum.
"Kızı rahat bırak" melekler mi fısıldıyordu? Bir insanın sesi bu kadar güzel olamazdı
"Bana kendimi tekrar ettirme" ölümcül tona sahip ses tekrar konuştu.
Aramızdaki mesafelere rağmen bana yakınmış gibi geliyordu. Vücuduma uygulanan kuvvetin gevşediğini hissettim. En sonunda kuvvet ortadan kalktığında tamamen boşluktaydım. Size geliyorum anne diye düşündüm. Onlara gidiyordum. Ben boşlukta düşerken bedenime tekrar bir baskı uygulandı. Ama bu az öncekinden çok daha farklıydı. Bu o kadar güzeldi ki.
"Sakin ol geçti" diye fısıldadı aynı ses.
Sesi beni içinde bulunduğum hayal dünyasından çıkarıyordu. Gerçekler bedenime çarptığında titrediğimi hissediyordum. Beni tutan bedene daha sıkı sarıldım.
"Sakin ol geçti" diye yeniden fısıldadı. Bu sefer bu ilahi ses tonunun Riddle'a ait olduğunu anlamıştım.
Beni o hayvandan kurtaran o muydu? Bir katilden kurtulup başka bir katilin kollarına mı düşmüştüm? Peki neden suçlu hissetmiyordum? Neden şu an ondan korkmuyordum?
Son derece tanıdık ama aynı zamanda yabancı kokusunu içime çektim. O kadar sakinleştiriciydi ki. Bu kokuyu nereden tanıdığımı hatırlayamıyordum. Bana doladığı kolları hiç vermemesi gerekirken bana huzur veriyordu. Sanki yeniden beni koruyan birisi varmış gibi hissetmeme sebep oluyordu.
"Yaran kanıyor. Hadi seni hastane kanadına götürelim" dedi uzun süren sessizliğin ardından
"Hayır" dedim ellerimi daha da sıklaştırarak
"Tamam gitmeyelim. Ama izin ver ben bakayım o zaman"
Hafifçe başımı göğsünden kaldırıp gözlerine baktım. Gözleri daha önce hiç görmediğim bir yumuşaklıktaydı. İnsanın içine işleyen gözlerine bakıp yavaşça onayladım. Bir kolunu geri çekip diğeriyle hala bana destek olurken yürümeye başladı. Sınıflardan birine girdiğimizde kapıyı kapattı
"Geç otur bakalım şuraya" deyip beni bir masanın üzerine oturttu.
Daha önce fark etmediğim gömleğimde ki kanlara baktım. Görünen o ki yaram açılmıştı ve fazlaca kan kaybetmiştim.
"Bunu ona ödeteceğim" Riddle gömleğimin düğmelerini açarken konuşmuştu
"O kadar mı kötü?" Dedim yüzündeki ifadeye bakarak. Yarayı inceliyordu ve gözlerindeki yumuşak yeşil kaybolmuş yerini cinayet kırmızısı almıştı.
"Neden hastane kanadına gitmediğini anlamıyorum"
"Çünkü gidersem açıklama yapmak zorunda kalırım"
"Yap o zaman"
"Ne diyeyim? Syltherinli bir manyak beni taciz etmeye çalışırken bu hale geldim mi?" Cümlemi tamamlarken yüzünün ifadesini görüp pişman oldum. Şimdi siniri daha çok artmıştı.
"Her neyse yaptığım büyü yarayı kapattı. Ama zorlamaman lazım"
Kafamı sallayıp gömleğimin düğmelerini tekrar kapattım. Canım acıyordu ama az önceki kadar değil. İçimi kemiren soruyu ona sormak istiyordum
"Bana neden yardım ettin?" Sonunda kendimi tutamayıp sormuştum. Gözlerinden geçen düşünceli ifade beni daha da meraklandırıyordu
"Bilmiyorum" sesindeki dürüstlük içime işlemişti
"Hadi seni ortak salonuna bırakayım"
"Ben tek gitsem daha iyi olacak sanırım"
Bana ısrar etmesini umarak ona baktım. Ama o sadece başıyla beni onayladı. Ona karşı herhangi bir umut beslediğim için kendimden nefret ediyordum. O ailemin katiliydi. Bense burada ona sarılıyordum. O sınıftan çıkarken kendime olan nefretimi bastırmaya çalıştım.
Tom'dan
Granger'ı karşımda o halde görünce sinirlerime engel olamadım. Ona neden yardım ettim yada şuan neden bu kadar sinirliydim bilmiyorum. Ama ortak salona doğru yürürken büyümün saldırganca yükseldiğini hissedebiliyordum.
Ortak salona girdiğimde koltuklarda oturan Dolohov'u ve diğerlerini gördüm. Öfkem gittikçe yükseliyordu"İhtiyaç odasına" diye tısladım yanlarına gittiğimde. Beni takip edip etmediklerine bakmadan salondan çıktım. Çünkü peşimden geleceklerini biliyordum.
Sinirli adımlarla yedinci kata çıktım. Boş görünen duvarın önünden üç kere geçtim ve karşımdaki büyük tahta kapıya baktım. Kapıyı öfkeyle ittirip açtığımda her zamanki toplantı yerinin aksine küçük siyah bir odaya adım attım. Duvardaki şömine dışında odayı aydınlatan hiçbir şey yoktu. Ben boş odanın ortasında dururken şövalyelerin çevremde halka oluşturduğunu gördüm
"Evet Dolohov az önce olan saçmalığı anlatmak ister misin?" Sesimi sakin tutmaya çalışıyordum ama büyümün karşımdaki bedeni deşmesine izin veriyordum.
"Ben sadece o kıza yerini bildirmek istemiştim" korkarak konuşuyordu. Ama bu beni sakinleştirmeye yetmedi.
"Ve bunu yapabileceğini düşündün öyle mi?" Sesim sakinliğini korurken büyüm bana serbest kalmak için yalvarıyordu
"O kız sana karşı çıktı"
"Sende kendi küçük aklınla beni korumaya çalıştın öyle mi?"
"Ben sadece.."
Crusio daha fazla konuşmasına gerek duymadan laneti ona gönderdim. Acıyla yere kapaklanıp çığlık atmaya başladı. Çığlıkları küçük odada yankılanırken zevkle gülümsedim.
"Sen sadece senin üstüne vazife olmayan şeyler yaptın" laneti kaldırdığımda konuşmuştum. Acı içinde soluk alıp vermesi yeterli değildi
Crusio büyü yeniden onu bulduğunda bu sefer acıdan ağlıyordu. Ama hala benim için yeterli değildi. Gözümün önüne Granger'ın titreyen hali geldiğinde içimde yeni bir öfke uyandı."Benim düşmanlarıma benden başka kimse dokunamaz"
Crusio nefes almasına izin vermeden büyüyü tekrar gönderdim. Büyünün vücudumdan akıp gidişini hissediyordum. Sonunda biraz rahatlayabilmiştim. Yarattığım kaos ortamını görmek için gözlerimi odada gezdirdim. Hiçbiri bana bakmaya cesaret edemiyordu.
"Herkes anladı mı? Granger'dan uzak duracaksınız"
Onlara bakmadan odadan çıktım. Onu öldürmeliydim. Bu sayede hortkulukları denemiş olurdum. Ama lanet okul beni engelliyordu. Gözümün önüne gelen korkmuş Granger'ı uzaklaştırmaya çalıştım. Neden o anı düşünüyordum? Gözlerimi kapatıp başımı salladığımda bu sefer bana sarılışını hatırladım. Ne kadar sıkı sarıldığını ve gülümsememe engel olamadım. Anlaşılan bu gece düşünecek çok şeyim olacaktı.
Tuhaf bir bölüm olduğunu biliyorum ve kısa. Ama şimdi yazmasaydım cumaya kadar yazamıcaktım ve ben sizi o kadar bekletmek istemedim. Yorum bırakırsanız sevinirim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
değişim~tomione
FanfictionDraco'yla birlikte Tom Riddle'ın zamanına giden Hermione genç Riddle'ı gördüğünde hissetmemesi gereken şeyler hissetmeye başladı. Bir Tomione hikayesi