Merabalar ! Çook özür dilerim uzun ve sıkı süren iki hafta geçirdim. Bu yüzden sizlerle pek ilgilenemedim. Birde hala kurguda sıkıntı çekiyorum. Ve birde bana oylarıyla ve yorumlarıyda destek olan okurlar var. İyi ki varsınız. :*
Sevdik ve Kenan bey arabaya bindikden sonra bende hızlıca kalkıp ilk gördüğüm kızı çevirip "Kenan ben ile Sevda hanım arasında bir şey mi var ? " dedim Arrow'daki Oliver'ın ok atma hızıyla.
"Değil mi? Bana da öyle geliyor. Halbuki bir Yiğite yürüyor bir Kenan beye. Bence o da henüz karar veremedi. " dediğinde ise ben şok , ben migros yani !
Yuh ! Bu benden beter çıktı. Dur şöyle bir tipine bakiyim bunun ! Kısa , kumral saçlı kahverengi gözlü hokka burunlu bir kızcağız(!)
Neysem ... Sizce bu kız ile arkadaş olmalımıyım ? Yani burada Nilay ve Yiğit aşkımdan başka hiç arkadaşım yoktu ve iş yoğun oluyor diye bizim kızları da göremiyordum !
Evet mi ?
Bence de evet !
Ve o an şunu fark ettim ! Bu kız Kenan bey 'e bey didi ama Yiğitime dimidi ! Sizce neden dimi di ?
Tek kaşımı kaldırıp kıza bakmaya devam ettim.
"Analizin bittiyse eğer , adımı söyleyeyim ben Aysima."
Al işte ! Yine adımı söylemek zorunda kalacaktım. Hayır anne , madem adını Ay'lı bir şey koyacaktın ; Aysima koy , Aybüke koy ya da ne biliyim Miray koy çok çok Aynur koy!
Ayfer ne Allah rıza için ya ?
"Bende Ayfer tanıştığıma memnun oldum. Daha yeni başladım. "
"Anladım zaten onu. Ne iş için buradasın ?"
"Gelen ekonomi hakkında makaleleri okuyor , düzenliyor ve yorum katmadan (!) bilgisayara geçiriyorum. " dedim özellikle yorum yapmadan kısmına vurgu yaparak.
"Peki ya sen ? "
"Bende , gazetenin sayfa düzeninden sorumluyum. Bir nevi grafik tasarımı. "
"Anladım. Benden tam buraların sıkıcı olduğunu düşünüyordum. İyiki sana damdan düşer gibi soru sormuşum yoksa burada sıkıntıdan masamda tek başıma çürüyecektim. Bu ne ya ! Nasıl sıkıcı bir iş yeri burası . " Dedim.
Çok mu hızlı konuştum ? Yok ya ne alakası var ?!
"Neden sıkılıyosun ki ? Yiğit bey seninke bayağı iyi ilgileniyor bence. " dedi sırıdarak.
O öyle söyleyince hani istemsiz olarak sırıttım tabii ki ! Tabii ki Yiğit aşkım benimle ilgileniyordu. Aşkım benim ya ! Yerim onu yerim ben ya !
Sus Ayfer.
Peki.
"Neyse saat kaç bu arada ?" Diye sorunca cebimden telefonumu çıkarıp "16.59 " dedim.
"Kolunda saat var neden bir daha telefona bakıyorsun ki ?"
"Saat telefondan bakılır , kol saati benim için bilekliktir. " diye kendimce mantıklı bir açıklama yaptım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEDİKODUCU
HumorKendini dedikodu yapmakdan alıkoyamayan bir kızın hikayesi ! En başta her şey normaldi sedece ufak çapda eğleniyordu kendi hayal -daha doğrusu dedikodu - dünyasında. İnsanlara lakap takıyor , duyduğu en ufak şeyleri kocaman büyütüp , oturduğu tüm a...