Hayal kırıklığı...Bu kelime tam olarak bendim işte.Bir hayal kırıklığı bedenimi esir almıştı o geceden sonra.Her ne kadar aklıma getirmek istemesemde olmuyordu...yapamıyordum.
Babam olacak herifin bana yaptıklarını kabullenemiyordum işte.Kız çocukları babalarına daha çok düşkün olurlarmış.Ben de öyleydim...Küçükken babama aşıktım.Ama sarhoşta olsa yaptığı o iğrenç sahneden sonra babama olan sevgimden zerre bir şey kalmamıştı içimde.Ondan nefret bile etmiyordum.Nefret az kalırdı benim hissettiklerimin yanında...Gözlerim yanmaya başlayınca düşüncelerimden sıyrıldım ve musluğu açıp yüzüme soğuk su çarptım.
Başımı kaldırdığımda yorgun yüzümle karşı karşıya geldim.Çabucak çektim gözlerimi aynadaki yansımamdan...Lavabodan çıktım ve karşımdaki duvar saatine bakıp saatin kaç olduğunu anlamaya çalıştım.5.30...Çıkış saatim gelmişti.Üzerime paltomu aldım ve Can,Yağız ve İrem'e veda edip mekandan ayrıldım.Nil'e de yorgun olduğum için direk eve geçeceğim hakkında kısa bir mesaj attım.
Aslında fazlasıyla yorgun olmama rağmen alışkanlık haline getirdiğim şeyi yaparak yine parka girdim.Oyun bahçesine doğru ilerlerken gözlerimle bankımı arıyordum.Bank görüş alanıma girdiğinde kaşlarım istemsizce çatıldı.Biri oturuyordu.Derin bir of çekip banka doğru ilerledim.Bu banktan başka bir yere oturmaya niyetim yoktu.O yüzden orda oturan çocuğa nazikçe kalkmasını ve başka bir banka geçmesini rica edicektim.
Bankın yanına geldiğimde başımdan çıkmak üzere olan bereyi düzelttim.Yaz mevsiminde olsak bile hava bugün soğuktu.Banktaki çocuk beni farketmemişti.Kitabına gömülmüş hararetli hararetli yazan şeyleri okuyordu.Farketmesi için yapmacıktan boğazımı temizledim.Başını yavaşça okuduğu kitaptan kaldırdı ve gözlerini gözlerimle buluşturdu.Yüzü bana çok tanıdık geliyordu.Bir yerde gördüğüme emindim.Sonra aklıma dank etti.Evet...emindim.Bu...bu o gün alnımı çarptığımda yanıma gelip sinirlerimi bozan çocuk...Poyraz...evet evet Poyraz'dı.
"Şey...başka bir banka oturabilir misin acaba?"dedim tedirgince.
"Hayır."dedi ifadesiz suratıyla.
Açıkçası böyle bir cevap vericeğini zannetmiyordum.Kaşlarımı çatıp"Beni sinir etmek zorunda mısın? Sadece kitap okuyorsun.Bunu başka bir banktada yapabilirsin.Çocukları sadece burdan izleyebiliyorum Poyraz!"dedim ismine vurgu yaparak.
Çarpık bir gülümsemeyle"Demek beni unutmamışsın Rüya."dedi aynı şekilde ismime vurgu yaparak.Sonra kenara kayıp bana yer açtı ve eliyle oturmamı işaret etti.Biraz tedirgin olsamda bir sorun olmayacağını düşünerek gösterdiği yere oturdum.
"Saol."dedim soğuk bir şekilde.Sonra çocukların sevinçle oynamalarını gülümseyerek izlemeye başladım.Poyraz'da kitabına dalmıştı yine.
O arada birazcık önümüzde küçük bir kız çocuğu yere düştü.Tam yardım için ayağa kakıcağım sırada bir adam telaşla gelip kızı yerden kaldırdı.Küçük kızın dizi yırtılmıştı ve kanıyordu.Fazla uzağımda olmadıkları için ne konuştuklarını rahatça duyabiliyordum.Kız dudaklarını büküp"babaa."diyerek ağlamaya başladı ve karşısındaki adamın boynuna kollarını sardı.Babası kızı kucağına alıp nereye oturduğunu umursamadan yere oturdu.Kucağındaki kızının saçlarını eliyle geriye doğru itip alnından öptü."Tamam kızım.Geçti...ağlama.Bak yanındayım...hadi eve gidip dizine bakalım.Sonrada senle çizgi film izleriz ha?"dedi kızına gülümseyerek.Kız ağlamasını durdurup burnunu çekti ve olumlu anlamda başını salladı.Sonra babasının kucağında parktan ayrıldılar...Tek istediğim bunun birazıydı.Babam bana "bak yanındayım"deseydi dünyalar benim olurdu.Bir kere bile benimle parka gelmedi.Çizgi film izlemedi.Sadece...tecavüz etti."Rüya ağlıyorsun."Poyraz'ın sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım ve ne zaman aktığını farketmediğim göz yaşlarımı elimle sildim.
Poyraz derin bir nefes alıp ağzını açtı...sonra kapattı.Bir şey demek istiyor ama tedirgin oluyor gibi bi hali vardı.
"Bana geçmişini anlat."dedi gözlerini karşısindaki parka dikip.Şaşkınlıkla kaşlarımı çatıp yüzüne baktım bir süre ve "Ne?"dedim yanlış anladığımı düşünerek.
Gözlerini parktan ayırdı ve bana dönüp "Geçmişte ne yaşadıysan öğrenmek istiyorum."dedi ifadesizce.Nedenini bilmiyordum ama çok sinirlenmiştim.
"Bu seni ilgilendirmez."dedim sinirle ve banktan hışımla kalktım.Ayağa kalktı ve kolumdan tutarak gitmeme mani oldu.
"Sadece...merak ediyorum.Gözlerinde gördüğüm şey...acı ve hayal kırıklığı Rüya.Lütfen bana güven ve içini dök.Seni...yaklaşık bir haftadır takip ediyorum ve hakkında bir kaç birşey ögrenebildim.Yanlış anlama...sana karşı bir şey hissettiğimden değil sadece... o gün sana haksızlık ettim.Alnının acısından ağlamıyodun geçmişin yüzünden ağlıyordun Rüya...Lütfen bana geçmişini anlat."dedi ilk defa uzun bir konuşma yaparak.Fazlasıyla sinirliydim."Benim hayatım seni ilgilendirmez Poyraz sakın bir daha beni takip etmek gibi aptal bir hareket yapma.Sinirlerimi bozuyorsun."dedim dişlerimi sıkıp tıslayarak.
Sonra kolumu elinden kurtarıp sinirle parktan ayrıldım.Hava kararmıştı.Bu sefer çok uzun kalmıştım parkta.Şu aptal yüzünden...Eminim Nil eve gelip beni göremeyince tedirgin olmuştur ve beni öldürebilir.Sessizdeki telefonumu elime aldığimda 38 cevapsız çağrı ve 24 mesaj beklemiyordum.Kahretsin hepsi Nil'dendi.
Çabucak Nil'e mesaj atıp adımlarımı hızlandırdım.Daha fazla geç kalmamak için ara sokaklardan birine girip eve kısa sürede gitmeye karar verdim.
Sokak çok ıssızdı ve hava kararmıştı.Fazlasıyla korkuyordum.Bir an önce eve gitmek istiyordum.Dönemeçten döndüğümde karşımda 2 tane benim yaşlarımda çocuk görmeyi beklemiyordum.İkisininde gözleri beni bulunca piç bir sırıtışla yüzüme bakmaya başladılar.Ah!Yolu kısaltıcam diye neden böyle iğrenç bir sokağa girmiştim ki?Başımı öne eğip yanlarından geçicekken esmer olan çocuk kolumdan tutup beni durdurdu.
Evet...şu anda altıma yapabilirdim.
Piç bir sırıtışla"Nereye güzelim?"dedi.
Sesinden anlaşılıyordu...ikiside sarhoştu.Kahretsin!Kolumu kurtarmaya çalıştım ama hiç bir faydası olmadı.Benden fazlasıyla iriydiler.
Gözlerim dolmaya başlamıştı.Diğeri ağzımı kapatırken esmer olan bana yaklaşmaya başlamıştı.Hayır...İkinci kez böyle bir şey yaşayamazdım.Gözyaşlarım akmaya başlamıştı.Ne kadar çabalasam bağırmaya çalışsam da fayda etmiyordu.Zayıf kollarımı babama karşı koyamadığım gibi bunlarada karşı koyamıyordu."3 saniye içinde kızı bırakmazsanız o kollarınızı götünüze sokarım."Bu ses...bu ses Poyraz'a aitti.Nerden bulmuştu beni?
Çocuklar pis ellerini üzerimden çekip kaçmaya başladılar.Sanırım o kafayla polis falan zannetmişlerdi Poyraz'ı.
Bu sefer ağlamayacaktım.Poyraz hep güçsüz hallerimi görmüştü.Gözyaşlarımı farkettirmeden silip teşekkür etmeme izin vermeden sinirle bağırmaya başladı."Ya seni takip etmeseydim?Nolucaktı Rüya!"Gözü dönmüş gibiydi.Bu kadar sinirleneceğini asla beklemiyordum.
"Az kalsın iki tane siktiğimin ergeni namusunu alıcaktı lan! Niye bir an önce eve gitmek için böyle bir sokağa giriyosun aptal!Namusundan daha mı önemli lan! Ulan az kalsın iki tane şerefsiz namus-"."Yeter!"dedim boğazımı yırtarcasına."Allah kahretsin yeter!Tamam haklısın bir daha bu sokağa adımımı atmıycam ama bana namusum hakkında bir şey deme Poyraz."sonlara doğru sesim fazlasıyla titremişti.
Poyraz anlamazca yüzüme bakarken hıçkırarak ağlamaya devam ettim ve dizlerimin üzerine çöktüm."Benim namusumu öz babam aldı be."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cehennemden Koro#Wattys2015
Teen FictionAnılar ve acılar... Anılarımın hepsi acı doluydu. Geçmişim acıdan ibaretti. Benim hayatım cehennemden bir koroydu...