Bir akşam sessizliği armağan edilse size ne yaparsınız? Oturup ses çıkarabilir, sessizlikle birlikte suskunlaşır ya da içinde kaybolabilirsiniz. Hani dedik ya, armağan bu diye. Önce keşfedelim ne saklanmış içine. Kimler var orada? Tık tık tık... Ses yok...
Adı üstüne ses-siz-lik... Bir deneme daha yaparsınız. Kim var orada? Tık tık tık... Yine ses yok. İşte saklambaç oyunu başlıyor. Heyecanlı, çocukça, biraz da gizemli. Elma dersem çıkar mı acaba? Ya da boş verelim, öyle kalsın, doğasını yaşasın.
Ben şöyle etrafı gezeyim. Dışarıdan bir şarkı akıyor, balkon camından süzülüyor. "Telli, telli, şu telli turna" diyor. Birileri onu dinliyor, birileri onu söylüyor, birileri benim gibi sadece dokunup gitmesine izin veriyor. Şimdi başka bir ses... Derin uykunun rahatlık sesi. İhtiyacı olanı yaşamak, bundan daha tatlı ne olabilir ki? Hafif bir nefes alış-veriş sesi. Yerde kendini serinliğe bırakan bal gözlü kızın nefesi. Bir mum alevi... Sessizliğin hediyesi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebeğin Özgürlüğü
SpiritualeGün içinde 6 dakikada yazdığım yazıların tamamı burada, her gün yeni bir 6 dakika... Beni bu çalışma ile tanıştıran Yeşim Cimcoz'a sonsuz teşekkürler. Siz de ona ulaşmak istiyorsanız --> http://yazievi.yesimcimcoz.com/