O saatten sonra uyuyamadım yatağın başlığına sırtımı yaslayıp komidinin ilk çekmecesinden aldığım mendille yüzümü sildim terimden dolayı sırılsıklam olan mendili hiç elimden bırakamadım .düşündüm ,düşündüm ve tekrar düşündüm . Gördüğüm bu rüyaya anlam vermeye çalıştım ama nafileydi.
Gün aydınlanmıştı ,ne kadar süredir bu şekilde oturduğumu bilmiyordum .Kafamın içinde bir cümle tekrarlanıyordu " sadece bu gecelik,sonra beni görmeyeceksin" . Sinirlerim yıpranmaya başlamış ,baş ağrım iyice artmıştı . Battaniyenin altına girip yüzümü yastığa gömdüm ,kollarımı ise yatağın iki yanından sarkıttım. Bunun bir kapatma düğmesi yok mu ?
Az sonra ayak sesleri ve kıkırdamalar duydum. kapı sessizce açıldı ,biri bana yaklaştı ve ardından kulağımın dibinde şarkı söylemeye başladı ( bu kesinlikle Alp'di ) ve yatağın üzerinde tepinmeye başladı ötekisi hâlâ yüzümü gömdüğüm yastıktan çıkarmamakta ısrar ediyordum ki omuzlarımdan tutup biri beni çevirdi (tabi ya unuttum sabah eğlenceleri bendim ) ve " aaaa uyumuyormuş e bunun hiç bir anlamı kalmadı ki " dedi Şair . Hepsi gülmeye başladılar bende kafamın içinde ki sesin zayıfladığını fark edip onlara eşlik ettim .
" hadi kalk gidiyoruz Paşam " dedi Tilki muzip bir gülümsemeyle. Alp de ona destek verdi ( yok, ben bu adamın ismini sade daha çok seviyorum) hiçbirşey söylemedim dün gece ve o aptal hislerle ilgili.biraz ketum bir adamım ama onlar bir değişiklik olduğunun bal gibi farkındaydılar,her ne kadar dile vurmasalar da.
" nereye ?" Dedim şaşkınlıkla. " Sakaryaya " dedi Tilki . Ağzımı tam soru sormak için açıcaktım ki ; beni durdurdu ve " sorularını sonraya sakla kardeşim şimdi kalkıp hazırlanıyorsun " dedi hafif bir bıkkınlıkla bir yandan gülümserken .
"Siz gidin ben biraz evde kalıp dinlenicem zaten hafta içi çalışıyorum haftasonumu da dışarıda harcamak istemiyorum" kafam yerinde olmamasına rağmen iyi toplamıştım .
" lan kalk başlatma tribinden" dedi Alp ve kolumdan tutup ayağa kaldırmaya çalıştı. " ben sizin için benim kızı ektim ne demek dinlenicem " diye söylendi son kelimesinde beni taklit amaçlı sesini değiştirmişti. " her gün üniversitede görüyorsun kızı yetmiyor mu ?" Dedim ." Sizin sevgiliniz olmadığı için anlamazsınız ,hiç zorlamayın beni" dedi hafif bir istihzayla.
" gören de bunu playboy zanneder " diyip kafasına vurdu tilki ,alp'in .
" hem bu tripleri genelde Şair yapar , ne bu hâl oğlum ?dayak falan mı yedin dağılmışsın " diye atıldı Tilki tekrardan . Ah be kardeşim bir bilsen dayak yemek bunun yanında hafif kalır .
Şair konuştu" bana niye sarıyorsun şimdi oğlum " dedi ve bana dönüp " dövelim ,kimse sıkıntı gidelim dövelim" . ( şair de olsa o bir erkek ancak böyle anlaşabilir ) ama oldukça güzel bir teklifti eğer bu ;kim olduğunu bilmedikleri ,beni aptala çeviren kişi bir kız olmasaydı. Ve ben nerde olduğunu bilseydim . Gerçekten nerdeydi ve eğer buralarda yaşıyorsa neden hiç görmemiştim ( etrafıma bakmadığım için olabilir)
Bu sözün üstüne kahkahalarla güldük bir iki dakika . Ardından kendimi daha iyi hissettiğime ve o kızı aklımdan çıkarmamı sağlayacak( "sağlamak" olumlular için kullanılıyordu dimi?) tek şeyin arkadaşlarım olduğunu düşündüğüm için ayağa kalktım. " bu arada haftasonunu orada geçireceğiz yani ona göre bi'şeyler al yanına" diye uyardı Alp kapıdan çıkarlarken.
Onlar çıktıktan sonra banyoya gittim yine dün akşam evin kapısının önünde yaşadığım şeyi yaşadım ; bir kaç saniyeliğine duraksayıp ne yapmam gerektiğini düşündüm . Ardından hatırlayıp duşumu alıp çıktım.
Aynalarla barışık değilim . Gerçek beni göremedikten sonra suretimi görmemin ne anlamı var ? (Siret hani??)
Üstüme , mart havasına uygun olduğunu düşündüğüm birşeyler giyindim .en son yıllanmış trençkotumu da giyinip aşağıya indim . Liseden kalma bir sırt çantasının içine birkaç parça kıyafeti gelişi güzel attıktan sonra tabi ki.
(Az kalsın unutuyordum) içeri girip cüzdanımı da aldım .Tilki ve Şair siyaset konuşuyorlardı (sabah sabah) alp ise su içerken onları izleyip gülüyordu( siyaset ona aptalca geliyor ,bana da ) . Beni gördüklerinde kısa süreli bir sessizlik oldu . " hadi gidelim ,gidiyorsak yoksa fikrimi değiştirebilirim her an " dediğim gibi kalktılar . Evden çıktık . Kapıyı kilitlerken tam kapının yanında duran cama kısa süreli bir bakış attım . Sahiden korkuluk yoktu ve yaptırmalıydım . Rüyamın gerçek olması işten bile değildi istemezdim de zaten (yoksa ister miydim ?)
Sezgin'in arabasının bagajına çantaları yerleştirip ,bindik .ufak bir kapışma sonunda en büyükleri ben olmam hasebiyle ön koltuğa oturdum.
Sezgin kardeşi Sena'yı da yanımızda götürmek zorunda olduğumuzu söyledi . Sebebini bildiğimiz için fazladan bir şaşkınlık yaşamadık . Babası Sezgin'i pek sevmez ve hiç güvenmezdi şirketin işlerine karıştırmazdı. Sezgin bunu hiç umursamıyor gibi gözüksede içerlediğini biliyorduk. Çocukluk arkadaşıyız bilmesek ayıp .( hani ben de çok güvenmiyorum bu hinoğluhine ama babası abartıyordu) genelde peşine kendinden iki yaş küçük kızkardeşini takardı.
***
Sarıyerde ki evlerine ( ya da yalı diyebiliriz) gittik . Sena aşağıya inene kadar annesi Halime teyzeyle biraz muhabbet ettik . Nasihatte bulunmayı unutmadı tabi . Aslen bu konuşmamız bir yarım saate denk geliyor çünkü kadınların hazırlanması bir ömür gibi. ( gerçi Sena normal kızlardan çok farklıydı ve bu farklılığı diğer kızlar gibi mini etek , makyaj ve gecegündüz erkekler hakkında konuşmak vs. Şeylerden hoşlanmamasıydı . Doğal bir kızdı . Ve abisinden çok daha akıllıydı .)
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜ BİR GENCİN ÖLÜMSÜZ HİKAYESİ
Novela JuvenilDaha iki kaşık almıştım ki çorbadan ; hışımla içeri biri girdi . Kafamı kaldırıp bakmadım bile ,neden bakacaktım ki zaten. Üçüncü kaşığı alıcağım sırada " biri " kolumu tutup çekti ve kaşık elimden içinde ki çorbayla tabağın içine düştü. Basıp bağ...