Gangplank, Okyanus Şeytanı
"Sen daha altına pislerken, ben gırtlak kesip Noxus'un savaş kalyonlarını batırıyordum toy oğlan. Aklını başına al!"
Ne kadar acımasızsa sağı solu da bir o kadar belirsiz olan, yağmacı-talancıların tahtını kendi yapmış kralı Gangplank; Bilgewater'ı korku, şiddet ve kurnazlığın bir karışımıyla yönetimi altında tutar. Gittiği her yere peşinden ölüm ve yıkım götürür. Kötü ünü o kadar yaygındır ki, kara yelkenlerinin ucunun dahi ufukta belirmesi, en dişli tayfanın bile telaşa kapılmasına neden olur.
Oniki Deniz'in ticaret rotalarına saldırarak zenginleşmiş olan Gangplank, kendine en güçlülerinden bir sürü düşman edinmiştir. Ionia'nın Keskin Bıçaklar Tapınağı'na saldırdıktan sonra ölümcül Gölge Tarikatı'nın gazabını üstüne çektiği bilinir. Hatta Swain'in şahsi savaş gemisi ve Noxus filosunun göz bebeği olan Leviathan'ı çaldığı için Noxus Baş Komutanı'nın onu yakalatıp parça parça ettirmeye ant içtiği söylenir.
Gangplank çok kişinin öfkesine mazhar olmuşsa da, daha peşinden yollanan suikastçıların, ödül avcılarının, hatta koskoca donanmaların hiçbiri onu adaletin karşısına çıkarmaya muktedir olamamıştır. Başına konan ödüllerin sürekli arttığını gördükçe keyiflenir ve gemileri ganimetle dolup taşarak Bilgewater'a döndüğünde, aranıyor ilanlarını ödül avcılarının ilan panosuna bizzat kendisi asar.
Bu kötü şöhretine ve amansızlığına rağmen (ya da bunlardan ötürü) tayfasından mutlak sadakat bekler. Güvendiği kurmaylarından çoğu, kaptanlık yapmaya başlayıp kendi adlarına nam salmışlardır. Ancak halen Gangplank'e sadıktırlar ve yanında savaşmaya dünden razıdırlar. Bu da Gangplank'in gücüne güç katar.
Yine de, nadiren de olsa Gangplank'in iktidarına karşı gelenler çıkar. Gangplank böylesi anlara bayılır; çünkü bu sayede kılıcını kuşanıp, silahını doldurup savaşa girerek Bilgewater'ın neden sadece ve sadece kendi malı olduğunu hatırlatma fırsatı bulur.
Gangplank, kısa sure önce ödül avcısı Miss Fortune'un kurduğu karmaşık bir tuzağa yenik düştü. Gemisi bütün Bilgewater'ın gözleri önünde yok edildi, tayfası öldü ve etrafında kurduğu yenilmezlik miti ıskartaya çıktı. Gangplank'in bile alt edilebildiğini gören Bilgewater çeteleri ayaklandı ve liman şehrinin kontrolünü ele geçirmek için kendi aralarında savaşmaya başladılar.
Gangplank patlamada çok ağır yaralanmasına karşın hayatta kaldı. Vücudunda bu yaralardan pek çok iz kalan, kesilen kolunun yerine yeni bir metal kol takılan Gangplank artık eski gücüne yeniden kavuşmaya, kendi malı gördüğü her şeyi geri almaya ve ona sırt çevirenlerin hepsini acımasızca cezalandırmaya yemin etmiş durumda.
Gangplank palasını devasa Noxus'lu savaş kaptanının böğrüne saplayınca, adam baştan aşağı sarsılarak baltasını düşürdü. Dövmeli dudaklarının arasından kanlar sızarken, yakası açılmadık bir küfür savurdu.
Korsan alayla dudak bükerek kılıcını can çekişen adamın gövdesinden kurtarıp, onu yere itti. Kaptan, ağır zırhının şangırtıları arasında güverteye serildi. Kanı, savaş kalyonunun ön güvertesinde oraya buraya savrulan su birikintilerine karışmaya başladı.
Gangplank, yarısı kararmış yarısı altın kaplı dişlerini sıkarak acısını bastırmaya çalıştı; Noxus'lu onu neredeyse yenecekti. Yine de, tayfasına zayıf görünmemek için kendini zorlayarak yüzüne kötücül bir sırıtış yerleştirdi.
Rüzgârın ve yağmurun şamarlarına göğüs gererek dönüp, geri kalan Noxus'lulara baktı. Düşman kaptanını ölesiye düelloya davet etmişti. Artık o kazanmış olduğu için, Noxus'lularda savaşacak cesaret kalmamıştı.
Gangplank "Bu gemi artık benimdir," diye öyle bir kükreyiş kükredi ki sesi şiddetli rüzgârı bile bastırdı. "Kimsenin buna edecek lafı var mı?"
Yüzünde mensubu olduğu tarikatın dövmeleri, üstünde çivili zırhlar olan devasa bir Noxus'lu savaşçı, Gangplank'e hınçla baktı.
"Bizler Noxus'un evlatlarıyız," diye haykırdı. "Gemimizi senin gibilere teslim edeceğimize ölürüz!"
Gangplank önce kaş çattı, sonra omuz silkti.
"Öyle olsun o zaman," deyip arkasını döndü. Tayfasına bakıp, kötülük dolu bir gülümsemeyle "Gebertin şunları!" dedi. "Gemilerini de kül edin."