Kütüphane öküzü :)

243 75 26
                                    

Resimdeki ecrin Burak ve emir =)
Her yer aydınlandığında beni yere sabitleyen öküzü artık hafızama kazıdım. Bu çocuğu kitap okurken bir iki kez gördüğümü hatırlamıştım . Bana şaşkın şaşkın bakıyordu. Tepki verme gereği bile duymaksızın o

" Selam ben Emir " dedi ve gözlerimi devirerek

"Sordum mu? " dedim. Ayağa kalkmaya çalıştığımda ise benden önce kalkıp bana elini uzatmıştı.

" Gereği yoktu sağol... " diyerek yetindim . Yerden kitabımı almaya eğilirken o benden önce davranıp kitabımı yerden alıp bana verdi. Ve " Güzel kitaptır zevkli kızsın " dedi ve pis pis sırıtmaya başladı. Ben ise sinirden dişlerimi sıkıyordum .O rahatça konuşuyordu ama ben hiç rahat değildim.

" Sen Ecrin olmalısın " dediğinde

Oflayarak " Evet benimde bu kadar sohbet muhabbet yeterli " diyerek tavrımı ortaya koymuştum.

Emir " Çok emin konuşma şimdilik yeterli olabilir Ecrin " dediğinde aldığım cevap üzerine kaşlarımı çatmıştım. Alt dudağımı ısırarak daha fazla konuşmadan arkamı dönüp giderken Emirin pis pis gülüyor olması beni deli etmişti. Bir an durdum ve kafamı arkaya çevirdim. Gözlerimden adeta ateş fışkırırcasına bir bakış yolladım. O anda gülmeyi bırakıp suratına şaşkın bir ifade takındı . "Artık nasıl baktıysam çocuğa "diyerek içimden gülsemde dışarı yansıtmadım. O anda adeta içeride sadece sanki ikimiz varcasına sessizlik hakimdi. Doğru ama burası "Kütüphaneydi". " Ahh! " diyerek önüme döndüm. Dosdoğru odaya doğru yol aldım. 67. Oda. Çok şükür buldum diyerek bir "ohh" çektim. Kapıyı tıklatarak içeri girdiğimde Aslı ile Elizabet sıkı bir muhabbet içindeyken yatağıma doğru giderken " Ecrinnn " diye Aslı'nın sesini duydum. Duymaz olaydım. Bağrıma karalar bağlasaydım da o bir şeylerden şüphelenen ''ECRİN'' lafını duymasaydım bee. Ağır çekimde Aslıdan tarafa döndüğümde

"Noldu ??" dedi. Nasılda tanıyor beni. Gizleyemem bilir. Ama bir şey de olmamıştı. Surat mahkeme duvarı olunca anlaşıyor nolsun?

" I-ıhh ,şeyy bişi yok " dediğimde kendim bile inanmadım. Az internette gezerken iyi yalan sallama tekniklerine bakaydın be kızım.

Aslı " Ne saklıyorsun Ecrin hanım ??" dediğinde ayağa kalkıp müthiş pozunu takınmıştı. Sağ elimiz belimize, "Yalan söyleme Ecrin " bakışı ile gözlerini üzerime dikmişti. Birden öyle ters baktı ki üzerime atlayacak sandım.

" Uyuyacağım Aslı bir şey de olmadı " dedim.

Ters ters bana baktı. " Nerden geliyorsun sen? En son kütüphaneye gidiyordun, noldu orda? Canını mı sıkan oldu? Ben bilirim bir şey olmuş " dedi ama bu sefer ısrarcı değildi. Çünkü kendi de biliyordu. Eninde sonunda öğrenecekti. " İyi be git " dediğinde gözlerimi kısarak

" Tamam asiş " dedim. Nasılda bilirdim gıcık etmeyi. Her zamanki dilim rahat durmamıştı. Aslı da bu hareketi Ne zaman görse gülerdi. Gözlerimi kırpıştırarak yatağıma geçebildim. Üzerimdeki örtüyü başıma kadar çektim. " Bu çocuk ha Emir. Yani hakkını yemiyim yakışıklı çocuktu. Hatta bayağı yakışıklı. " Diyerek söyleniyordum. Sonra kafamdan bütün Emir ile olan düşünceleri silerek veya silmeye çalıştım diyim. Uyumaya çalışıyordum.
Pencereye doğru bakarken bir an canım sıkılmış hissettim. Pencerenin önündeki ağaç Beni cezbetmişti. Bahçeye inmeye karar verdim. Kulaklıkları taktım ve kitabımı alarak aşağıya indim. Çoğu öğrenci uyumak yerine aşağıdaydı. Şu okulda En sevdiğim köşeye gidip, oturdum. Şarkının son sesi açtım. Her ne kadar yüksek sesle dinlememe kızsalar bile. Kısık seste müzik dinlenmez derdim hep. Ağaçlara bakınca Aslı'yla eskiden evimizin yanında sıralanan iki ceviz ağacına tırmanır, ayna parçasıyla komşuların evine ışık tutar, komşuları kızdırırdık. Ceplerimizi kuru üzüm ve ceviz ile doldurup, dalların birine yan yana oturup, , çıplak ayaklarımızı aşağıya sarkıtırdık. Hala o ağacın üzerindeki halimizi görüyordum .

İçimdeki  Ben !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin