Fincanımı , fincan tabağının üstüne koydum. Fincan tabağına deyen fincanımın çıkardığı ses ile ayağa kalktığım sandakyenin tahta üstünde yaptığı ses birleşti. Ayağa kalktığımfa çantama uzandım. Çantamı sandalyenin üstünden alıp omzuma taktım. Sert Tahta masaya son bir kez elimi deydirdim ve yürümeye başladım. Küçük cafe'nin cam kapısını demir tokmağından döndürüp açtım. Bu durum da kapıya asılı olan çanın çalmasına neden oldu. Ilerlerken ayakkabımın kareler halindeki betonda yaptığı ses ile melodi oluşturup kafamı sallıyordum. Oradaki kızın dediği aklımda kalmıştı. "Arkadaş olmamıza çok sevinirim". Bu cümle dudaklarımda küçük bir gülücük oluşturmuştu. Küçük dükkanların koca camlarından sürekli kendimi görüyordum. Üstemde ; Kısa kollu boğazı dantelli , kendisi toz pembe ile kahverengi bir t-shirt , onun üstünde ; Toz pembe ve kahverengi yuvarlaklardan oluşan bir yelek ve altımda ; Siyah kot etek , Kahverengi ve toz pembe yuvarlaklı bir çorap ve sahte deri olan babetlerim vardı.
Bir anda telefonum çaldı. Elimi küçük olduğu için dağınık olmayan çantama attım. Telefonumu çıkardım.
"Bu şarkıya bayılırım" dedim kendi kendime.
Şarkıda " Marukaite Chikyuu , Marukaite Chikyuu , Marukaite Chikyuu boku Hetalia" diyor. Elimde olsa bütün gün dinlerdim ama kimin aradığına bakmam gerekiyor. A-Arayan Len !
"Miku !"
"E-Evet ?"
"Sonunda gelebileceğiz"
"Nereye ?"
"Miku ? *nefes verme*"
"Efendim ?"
"Ben sana bunun hakkında mesaj yazmamış mıydım ?"
"Ş-Şey o konuda ..."
"Evet ?"
"Mesajlara bakmadım ..."
"*nefes verme* Neyse Yarın okula tekrardan başlayacağım "
"N-Ne ?!!!"
"Neyse Rin çağırıyor kapatmam lazım !"
Benim ağızım açık kalmıştı. Len 1 sene önce ailesi ile London'a taşındı. O zamandan beride onu göremedim... A-ama konuştuk ... Zaten görüntüsü de aklımdan gidecek değil ... Bir yılda ne kadar değişebilir ki ?
Yolda yürümeye devam ettim. Dükkan ve insanlara göz gezdirdim. Küçük dükkanlar ve restoranlar. İki çocuk bir tanede büyük abla gördüm. Abla olan kız ve erkek kardeşine çiçek çelenkler taktı. Kardeşler mutlu görünüyordu. Bu bana Rin ile Len'i hatırlattı. Küçükken beni bırakmazlardı ...
Yürümeye devam ettim ve sonunda kendimi evimde buldum. Sert tahta dış kaplamalı kapıyı tıklattım. Zili çalmaya üşendim...
"Mikuo-Oniichan "
"Miku !"
"Arkadaşınla konuşman nasıldı ?"
Arkadaş ...:3
"Çok iyi geçti"'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İyi Ki Doğdun ''Miku'' [Devam edilmeyecek...]
FanfictionBen Miku , Hatsune Miku (Miku Hatsune ) doğum günümde kardeşlerim gibi gördüğüm Rin ve Len gene bana 6 tane hediye almışlar... Fakat Len bir hediyeyi sürpriz olarak sona sakladı. Hayatımın en büyük hediyesini... o zaman ... almış bulundum. >///0///<