Bölüm 7

32 2 1
                                    

Akşam 22.35 te telefonuma "Bay Yakışıklı" diye birinden mesaj geldi.Dave yine çok komiksin...Hemen adını değiştirip mesaja baktım."Bu arada okullar bir hafta tatil."yazıyordu.Tatil olması normaldi.Sonuçta biri ölmüştü.Aklıma gelen fikir ile  hemen evden çıktım ve koşarak Lucy'lere gittim.Bir süre nefes nefese bir şekilde kapıyı tekmeledikten sonra Dave kapıyı açtı.Paniklemiş gözüküyordu.E tabi bende kapımda nefes nefese ve kızarmış bi yaratık görsem paniklerdim.Sürekli"Wendy?Noldu iyi misin?Biri birşey mi yaptı?" diye soruyordu.Gülümsedim ve "Ailemi ziyarete gideceğim."dedim.Dave kaşlarını çattı ve "Bu muydu?" diye homurdandı.Sırıtarak başımı evet anlamında salladım ve içeri girdim.Davet edilmemiştim ama olsun.Olur öyle arada.Lucy'i görünce hemen üstüne atlayıp sarılarak "Yarın Ohaio'ya ailemi ziyarete gideceğim.Gelmek ister misin."diye bağırdım.Lucy anında "Evet!" diye bağırırken Dave "Hayır!" Diye bağırmıştı.Uyuz.İşte başlıyoruz.Karşınızda kuzenlerin savaşı.
Dave ve Lucy yaklaşık 45 dakikadır tartışıyordu ve biraz daha devam ederlerse ben genç yaşta ölecektim.Şimdiden gazete manşetlerini görebiliyordum."Genç W.G. Arkadaşlarının yaşadığı tartışma yüzünden beyninin kulağından akması sonucuyla hayatını kaybetti."Sonunda Lucy "Gidiyorum!" Diye bağırdı.Dave'in cevabı gecikmedi ve o da"O zaman bende geliyorum!"diye bağırdı ve konu kapandı.Bir dakika...NE?!İyide ben Dave'i davet etmemiştim ki.Neyse yapıcak bir şey yok.

Çok az yolumuz kalmıştı.Dave yol boyunca somurtmuştu.Bir tek üzerime kola döktüğümde gülmüştü ki o da benim için pek eğlenceli değildi açıkçası.Eve vardığımızda süpriz yapmak için kendi anahtarlarımla açtım kapıyı.Büyük ihtimalle annemler yukarıda Chris'i uyutmaya çalışıyordu ve o da uyumayarak annemleri sinir ediyordu.Sessiz adımlarla yukarı yöneldim.Dave ve Lucy oturma odasında bekleyeceklerdi.Chris'in odasına girdim ve gördüğüm manzara karşısında kanım çekildi.Yaklaşık 30 saniye hiç hareket etmeden öylece anneme sabitledim bakışlarımı.Hayatımın en zor,en çaresiz 30 saniyesiydi.Annem,benim biricik meleğim yerde boylu boyunca yatıyordu.Ona doğum gününde aldığım beyaz bluz kana bulanmıştı ve ortaya korkunç bir görüntü çıkmıştı.Annemin kusursuz bir yüzü vardı.Her şey yakışırdı benim anneme.Ama burnundan ve ağzından akan kan hiç yakışmamıştı ona.Masmavi ve her zaman parlayan gözleri boşluğa odaklanmıştı.Bakışları çok donuk ve cansızdı.İyi de benim annemin gözleri her zaman parlardı ki.Sonunda bacaklarım hareket etti ve yanına koştum.Yere çöküp yanaklarını ellerimin arasına aldım.Buz gibiydi.Buz gibi ve bir o kadar da cansız.Deli gibi bağırıp ağlamaya başladım.Kendimi kontrol edemiyodum.Annem...Gitmişti.Güçlü kollar beni tutup annemden ayırmaya çalıştı.Bırakmadım onu.Aksine daha sıkı sarıldım.Belki çok sıkınsarılırsam hissederdi.Beni çeken kişiye "Hayır!Bırak!"diye bağırdım.Beni annemden ayıramayacaklardı.Dave yüz hizzama eğildi ve bir şeyler söyledi.Onu görebiliyor ama dediklerini algılayamıyordum.Gözlerimi tekrar annemin kanlar içindeki cılız bedenine çevirdim.Bu görüntü o kadar canımı yakıyordu ki.Sonra aklıma babam ve chris geldi.Hemen koşarak tüm odalara bakmaya başladım ve çalışma odasında babamı buldum.Büyük ihtimalle kitap okumak için gelmişti odasına.Benim babam severdi kitap okumayı.Babamın durumu anneminkinden çok daha kötüydü.Okurken taktığı gözlük parçalanmış bir şekilde yanında duruyordu.Ne zaman bu gözlüğü takmaya çalışsan azarlardı beni "Gözlerin bozulucak küçük hanım."diye.Titreyen bacaklarımla yanına koştum ve sarıldım ona.Ellerim,kollarım,yüzüm her yerim kan olmuştu.Hıçkırıklarım iyice şiddetlenmişti.Gözüm masadaki kitaba takıldı.Uzanıp kitabı elimde aldım.347. Sayfada kalmıştı.Bitmesine çok az kalmıştı ama asla bitiremeyecekti kitabı.Nefret ederdi benim babam kitapları yarım bırakmaktan.Her zaman derdi ki "Tamamlanmamış bir kitap yarım kalmış bir hayat demektir."Dayanamıyordum.Koşarak evden çıktım ve kendimi çimlere attım.Bir yandan çığlık atarak ağlıyor bir yandan da yeri yumrukluyordum.Durmak istiyordum ama elimde değildi ki.Neler olmuştu burada?Kim yapabilirdi böyle korkunç bir şeyi?Dave koşarak yanıma geldi ve önüme çömeldi.Yeşil gözlerine baktım ve mümkünmüş gibi daha şiddetli ağlamaya başladım.Dave halime acımış olmalı ki kollarının arasına aldı beni.Sonra birden Chris'in sesi çınladı kulağımda.Annemler bu haldeyken onun kurtulması imkansızdı.Onu aramamıştım çünkü küçük kardeşimi kanlar içinde görmeye dayanamazdım.Küçük bir el kokuma dokunarak sıyırdı beni düşüncelerimdem.Yavaşça başımı kaldırdım."Chris?"diye fısıldadım.Oradaydı işte.Hemen birkaç adım ileride.Korkudan dizleri tirtiyordu.Sessizce ağlıyodu.Burnunu çekti ve "Wendy?"diye mırıldandı. Hemen yanına gidip sıkıca sarıldım ona.Hayattaydı,iyiydi benim kardeşim.Chris yavaşça geri çekildi ve konuşmaya başladı "Ç-çok kötüydü Wen.Eve bir adam geldi ve babama saldırdı.Etrafında siyah bir duman vardı ve g-gözleri simsiyahtı.Annem hemen beni kucaklayıp odama götürdü ve dolaba sakladı.Sonra o adam odama girdi.Sadece elini anneme doğru uzattı ve annem çığlık atmaya başladı.Oysa adam anneme dokunmamıştı bile.S-sonra annem birden yere düştü.Her yerde kan vardı.Adam dolaba doğru baktı ve gülümseyip gitti.S-sanki benim orda olduğumu biliyordu Wen. "Tekrar sarıldım kardeşime.Sakin ama titreyen bir sesle konuştum."Hadi Chris New York'a gidelim.İster misin?Çok güzel lunaparklar var orda."Biraz düşündü ve "Tamam ama bekle önce mutfaktan annemin yaptığı keki almalıyım."dedi ve koşarak içeri gitti.Konuşamıyor,kıpırdayamıyordum.Chris her şeyi izlemek zorunda kalmıştı.Aniden Chris içeriden "Wen!Yardım et!" diye bağırdı.Hiç koşmadığım kada hızlı bir şekilde mutfağa koştum ve Chris tam düşecekken başından tuttum.Yere çöküp kucağıma yatırdım.Mutfak ile bahçeyi birleştiren arka kapıda bir adam duruyordu ve sırıtarak bana bakıyordu."Dave!"diye çığlık attım.Dave zaten peşimden içeri girmişti.Adam Dave'i görünce kaşlarını çattı ve "Enkeli."diye tısladı.Elini havaya kaldırdı ve havadaki basınçta bir değişiklik oldu.Gördüklerim gerçekten garipti.Adamın elinden şeffaf ama bulanık bir duman çıktı ve Dave'e doğru fırladı.Dave çevik bir hareketle kurtuldu ve duman duvarda bir oyuk açtı.Ne oluyordu böyle?Bunların hiç bir anlamı yoktu.Dave "Satan." diye tısladı ve tam anlamıyla evet kesinlikle tam anlamıyla adama bir ışık topu fırlattı.Bu çok saçmaydı!Işık topu adamın tam göğüsüne isabet etti ve adam çığlık atıp "yok" oldu.Kesinlikle hayal görüyordum.Chris "Wendy."diye fısıldadı.Yüzüne baktım.Ölüyordu.O da bırakıp gidiyordu beni."Efendim?"diye fısıldadım gülümsemeye çalışarak ama bir yandanda ağlıyordum.Titreyen küçük elini yavaşça yanağıma koydu ve "B-bu abi  iyi biri,seni hep koruyacak ben biliyorum.Onun yanından ayrılma."dedi güçlükle.Yavaşça Dave'e döndü."B-bana onu koruyacağına dair söz verir misin?Ayıcık sözü?"Chris bana hep ayıcık sözü verdirirdi eskiden. Dave başını salladı ve "E-evet.Ayıcık sözü."dedi.Chris gülümsedi ve son bir kez bana bakıp titrek bir nefes verdi.Gitmişti işte.Başını yavaşça yere koydum ve alnına bir öpücük  kondurup "İyi geceler Chris.İyi geceler kardeşim." diye fısıldayıp yavaşça ayağa kalktım.Yavaş adımlarla evden çıktım.Sonra kendimi sıkmayı bıraktım.Son hatırladığım şey yere yığıldığımdı.

NİGHTMAREHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin