Julia'nın ağzından:
Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım. Başımda annem ve Dylan duruyordu.
Lisa: Julia iyi misin kızım?
- Iyiyim annecim. Biraz ağrı hissediyorum sadece. Dylan? Uyanmama mutlu olmadın galiba.
Dylan: Çok korkuttun beni şapşal.
Gelip yanıma oturdu. Kollarını bana sardı.
- John'a noldu?
Dylan: Hala John mu diyorsun sen?
- Merak ettim sadece. Niye azalıyorsun.
Dylan: O zaman anlatayım. Sana acı çektirdiği için onu bir güzel dövdüm. Öldü. Yarın cenazesi kalkacak.
- Ne yaptın!? Şaka değil mi bu??
Lisa: Tabi ki şaka yapıyor. Ama bir yeri doğru. Seni o halde görünce bir güzel dövdü. Daha sonrada polisler alıp götürdü.
- Benim için birisini mi dövdün. Canım kardeşim benim.
Dylan: Yeter bu kadar övgü. Havalanıyorum.
Gülmeye başladık. Sohbete devam ederken doktor içeri girdi.
Doktor: Günaydın Julia nasılsın?
- Biraz ağrım var sadece.
Doktor: Kırık var mı diye röntgen çektirmen gerek.
Röntgeni çektirdikten sonra odaya geri dönüp sonuçları bekledik.
Doktor: Röntgen sonuçlarına baktım. Omurganda çok fazla olmasada zedelenme var. Ama yinede kısa bir süre yürüyemeyebilirsin.
- Ne? Ben iyiyim! Bir şeyim yok benim.
Doktorun dediklerini duyduktan sonra kendimi tutamadım. Hıçkırarak ağlamaya başladım. Annem şok olmuştu. Dylan ise sinir krizi geçiriyor gibi kendi etrafında dönüp duruyordu.
Dylan: O pisliği öldürücem. Eğer yürüyemezsen onu öldürücem.
Lisa: Doktor bey tedavisi yok mu?
Doktor: Zedelenme fazla olmamış. Kemiklerin kendi kendine iyileşmesini bekleyeceğiz.
Dylan'ın ağzından:
Sinir krizi geçirecektim neredeyse.
- Izin verseydiniz o pisliği öldürecektim. Yaptıklarının cezasını çekmiş olacaktı.
O sinirle duvara yumruk attıp odadan çıktım. Kapının önüne oturdum. Julia kısa bir süre bile olsa yürüyemiyecekti. Hızla birinin bana yaklaştığını hissettim. Kafamı kaldırdığımda.. Bir saniye Elisa??