Hava yeterince kararmıştı. Nöbetimin bitmesine 6 saat kalmıştı. Mesleğimi seviyordum,insanların yaralarına merhem olmak beni gururlandırıyor du. Doğup büyüdüğüm St.Andrew kasabasında doktorluğumu yapıyordum.
Masamda hasta dosyalarını incelerken gelen sesle irkildim. Kapım açıktı ve içeriye üstü başı kan içinde kalmış bir kadınla kasabamızın polis memuru girdi. Kadın kısa sarı saçlı,zayıf orta boyluydu. Ağlamaktan gözleri, kızarmış gece mavisine bürünmüştü. Bob bana kadını muayene etmemi ardından onu sorgu için almaya geleceğini söyleyip odadan çıktı. Kadına adını sordum. Gözleri dalmıştı. Başını kaldırıp gözlerime baktı ve "Lanny" dedi.
-"Buralı mısın?"
-"Evet" dedi.
-"Seni tanımıyorum ailen kim?"
-"Tanımazsın."
-"Ben burda doğup büyüdüm herkesi tanırım, benim adım 'Jason".
Bir süre cevap vermedi ve bana "yardım etmelisin" dedi. Neden? Neden burdasın diye sordum merakla.
-"Sana şu an anlatacak zamanım yok ama kaçmama yardım edersen gerçekleri öğrenirsin" dedi.
-"Ben yapamam, seni tanımıyorum ve neden burda olduğunu bilmiyorum."
-"Az sonra göreceğin şeyden sonra anlarsın" dedi. Kafam karışmıştı. Neydi bu kadın şimdi? Eline köşede duran malzeme dolabından bir neşter aldı ve kolunu açtı. Gözlerimi kocaman açmış "ne yapıyorsun" diyerek engellemeye çalıştım. Beni durdurdu ve "Seyret" dedi. Korkuyla ona bakıyordum ve aniden kolunu boydan boya kesti. Kanlar yere hücum ediyordu. Yüzünü ekşitmişti. Ama sanki hiç acı duymuyordu. Sonra birden kan durmaya ve kesik kapanmaya başladı. Ağzım açık kalmış kalbim yerinden çıkacak gibi atmaya başlamıştı. "Bana yardım et!" diye fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Arzu
FantasyHiçbir şeyden habersiz masasında oturuyordu. Aniden gelen biri tüm hayatını değiştirecekti.