Tam da bu....

13 0 0
                                    

Bu gün bebeğimin ilk doğum günü. Aynı zamanda Lusa'nında. Kraliyet ailesine ve bebeğime yakışır bir doğum günü hazırlamayı düşünüyorum. Bunun için bahçemizde ki kamelyayı hazırlamayı düşünüyorum. Nata için kıyafet almaya gittiğimizde çok hoş bir pastacı görmüştüm Toprak'ın öğrettiği ışınlanma numarası sayesinde rahatça pastacıya gidip geldim. Hazırlıklar bittikten sonra giyinme odama geçtim. Ve toz pembe omuzları düşün, kalem etekli bir elbise ve beyaz stletto giydim Toprak ise beyaz takım elbise ve pudra pembesi gravat taktı. Toprak'ın koluna girdim ve odamıza gidip Nata'yı kucağıma aldım. Birlikte kamelya'ya gittik. Mona hanım altın rengi, beline kadar dar belinin altı salaş ayakların kadar bir elbise ,Tan bey de siyah takım elbise giymiş. Annem ise gümüş rengi straptez uzun, dar bir elbise ve bordo stletto, babam ise bordo takım elbise gümüş rengi ayakkabı giymişti. Sıra mumları üflemeye gelmişti. Lusa mumları tam üfleyecekti ki pasta Tan beyin üzerine devrildi.(Tan beyi ilk gördüğümde yapmak istediğim tamda buydu aslında..) Neyseki pastanın sadece bir katı gerçek diğer beş katı plastikti. Mumlarda pasta devrilirken söndü. Tan bey hemen giyinme odasına gitti ve üzerini değiştirdi. O sırada bende mutfağa gittim ve yardımcılarımıza iki katlı pasta yapmalarını söyledim yaklaşın yarım saatte herşey hazırdı. Nata'nın pastasını Toprak ile birlikte üflemiştik. Partimiz bittikten sonra Nata'yı kucağıma alıp Nata'nın giyinme odasına gittim. Gri rahat bir tulum seçip yardımcılarımızdan birine giydirmesini ve odama getirmesini rica edip üzerimdeki bu rahatsız elbise ve ayakkabılardan kurtulmak üzere kendi giyinme odama geçtim. Kızım ile uyumlu olmak için gri salaş pijama takımlarımı giydim. O sırada yardımcımız Nata'yı getirdi. Nata ile birlikte aşağıya inip Toprak'ın nerede olduğuna bakacaktıkki merdivenlerden Toprak çıktı.
+nerede kaldın?
-Lusa'nın yanındaydım hayatım.
+birazda bizim ile ilgilensen iyi olabilirdi.
-Lusa'yı kıskandığını söyleme bana....
+ne? Ne kıskanması sonuçta 107 yaşındaki bir kız çocuğu. Onunda ilgiye ihtiyacı var!
Dedim ve odama çıktım. (Biraz çocukça gelebilir ama trip atmazsanız gökyüzünün sırları çözülmez.) arkamdan Toprak yanımıza geldi o sırada bende Nata'yı yatağına koyuyordum. Belime sarıldı ve Lusa'nın doğum günlerinde gelenek haline getirdiği birlikte hediye açma görevini gerçekleştirdiğini söyledi ben de arkamı dönüp Toprak'a sarıldım. Ve saçmaladım gibi laflarla onu avuttum. Saçlarımı ördüm ve Toprak'ın yanına yattım. O sırada aklıma en sevdiğim spor olan buz pateni geldi. Prvac'da olup olmadığığını çok merak ediyordum. Ama yarın sorarım dedim ve uyuduk.

Dünya hayatı yaşarken buz pateni tutkunuydum. Yarın da buz pateni yapmak istiyordum. Toprak'a Prvac da buz pateni olup olmadığını sordum. Toprak ise bana Prvac da buz pateni olduğunu ama işletmecisinin en büyük düşmanımız dor olduğunu ve Lusa'yı bir kaç ay önce elinden zor aldıklarını söyledi. Bu beni Nata için gerçekten endişelendirmişti. Ama endişelerim de boş çıkmadı. Bir kaç hafta sonra gece 02.00 gibi odama kadar girmiş ayak sesleri duydum önce Toprak sandım. Gözlerimi araladım ve karanlıkta parlayan turuncu gözler gördüm ama Toprak'ın gözleri yeşildi. Nata'ya doğru gittiğini görünce refleks olarak bir çığlık attım. Bütün herkes odaya doluştu ve Toprak aniden kalktı, o turuncu gözlü adam birden ortadan kayboldu. O günden sonra şatonun önündeki korumalar odamızın kapısının önünede geldi. Bu biraz rahatsız ediciydi. Ama korunmanın tek yoluda bu.

BELKİMSİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin