(8 yıl sonra)
Bu gün, yıllardır süren evliliğimiz aynı heyecanla devam ediyor. Sanıyordum...
Ama Toprak bir kaç aydır eski Toprak değil. Bana eskisi gibi aşık değil. Saygısıysa tükenmek üzere gibi. Ben de artık çok aşık değilim. Hatta Nata olmasa ayrılmayı bile düşündüm. Çünkü birinin olduğunu düşünüyorum. Eskiden asla şatodan bensiz çıkmazdı. Ama bir kaç aydır bana söyleme gereği bile duymadan çıkıp gidiyor. Nata büyümeye başladı. Ve ben artık ayrılmaya kesin olarak karar vermeden önce çok düşündüm ama olmadı. Biraz klasik gelicek ama vampirlerin kılık değiştirme özelliğini kullandım. Ve Toprak'ı takip ettim. Misa ile buluştu önce ne konuştuklarını dinledim. O an "ne kadarda salakmışım. Ben nasıl da Misa'nın evli olduğuna inandım. " dedim.
Bitti...
İçimde biraz kıskançlık biraz terk edilme biraz da ağlama hisleri barındırıyordum. Anlam veremedim. Tamam kız çok güzel ama neden o?
Heleki birde Nata varken neden o?
Biz varken neden onlar?
Bu sorular aklımda dolanırken kendi kılığıma girdim ve yanlarına gittim. Toprak biraz basık bir ses ile;
-Bulut ne işin var burda?
+ bana böylemi merhaba diyorsunuz? İğrençsiniz. Yalancı ve iğrenç....
Dedim ve oradan çektim gittim. Biraz sonra arkamdan Toprak'ta geldi. Geldiğinde yatağıma uzanmış Nata ile oynuyordum. Yüzüne bile bakmadan;
+ayrılmak istiyorum!
-efendim!
+beni duydun!
-neden?
+ neden? Neden öylenmi? Seni başka bir kız ile bastım. Ve bana merhaba demeden ne işin var burada diyorsun. Bütün bunlarda yetmezmiş gibi çıkıyorum bile demeden çekip gidiyorsun.... Bunlar yeterli midir???
-her şeyi çok yanlış anladın..
+neyi yanlış anladım ya her şeyi dosdoğru anladım.Hiç cevap vermeden yine gitti. O stres ile Uyuya kalmışım. Uyandığımda tam karşımda siyah mini dar bir elbise ve beyaz açık, ipli bir topuklu ayakkabı duruyordu. Kesin Toprak diye düşündüm. Üzerinde bir not aradım ama yoktu, sanırım giymem gerekiyordu. Aşağı inmek için kapıya doğru yöneldim. Sanırım aradığım not kapının üzerindeydi " sana çok yakışacak eminim. Giy ve Lusa'nın odasına gel. Lusa"
Yazıyordu. Bende giyindim ve Lusa'nın odasına gittim. Ama Lusa orada yoktu. Hemen ardından odanın ışıkları kapandı ve benim karanlık fobim vardı. Lusa, annem, babam babamın kucağında Nata, Mona hanım ve Tan bey odaya girdi. Bir yardımcımız 4 katlı yeşil bir pasta getirdi. Ama Toprak yoktu. O gün doğum günü bitti. Ve gece ben koridorun sonunda ki odalardan birinde Nata ile uyudum. Sabah kahvaltıdan sonra Mona hanıma vampirler Nasıl ayrılıyor? Diye sordum. Önce şaşkın bir şekilde neden diye sordu. Bende yakında öğreneceğini söyledim oda " iki vampirde karar almış ise ve çocukları var ise Vinalo ormanından bir ağaç yaprağı alıp bileklerinizden kan damlatın üzerine. Çocuk ise kraliyet ailesinde kalır." Dedi. Bende akşama doğru o ormana gidip yaprağı aldım. Toprak gelir gelmez mutfaktan aldığım bıçağı Toprak'a verip kanını damlat dedim. Oda "bu kadar çabuk karar verdin öyle mi?" Dedi. Bende "öyle!" Dedim o gece biraz sorunlu geçti ama boşandık. Sabah kendime ve anne babama bir ev bakmaya gittim. Tıpkı dünya'daki evimize benzer bir eve taşındık. Bir süre sonra Lorde yapıcağını yaptı. Nata'yı kaçırdı. Ve karşılığında ise 3 sat içinde bir insan istedi. Yetişemedik. Nata için yetişemedik. Tam 3 saat sonra Nata'nın cansız bedeni Toprak'ın kucağında öylece duruyordu.
O günden sonra hep Toprak'ı suçladım. Gün geçtikçe Nata'ya sahip çıkamadığı için ondan nefret ettim. Ama Lorde'dan intikamımı alıcaktım. Ve bu onun için hiçte hafif bir şey olmayacaktı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELKİMSİ
VampireÂşık bir insan, gökyüzü gibidir. Çözülmez sırları ve uçsuz bucaksız mavisi ile. Âşık olursunuz ama sevgiliniz aranızdaki sırlar yüzünden sizin siyah olduğunuzu düşünür. Ama bu sırlar âşık insanı siyah değil "mavi yapar!..." Nasıl mı? -aşkta sı...