(3 yıl sonra)
3 yıl önce Toprak'a çok âşıktım. Onu kazanmak için çok uğraştım. 5 ay önce evlendik. Biz evlendikten sonra çok çok değişti. Sıradan gelecek ama evlendikten sonra benimle çok fazla ilgilenmeye başladı ve belki size tuhaf gelmeyecek ama...Bazen dişlerinin tuhaflaştığını hissediyorum, Zaman Zaman değişik bakıyor ve ona doktora gidip gitmek istemeyeceğini sorduğumda bir sorun olmadığını, alarjisinin olduğunu söylüyor. Bir süre sonra aynı şeyler bendede olmaya başladı. Önce bulaşıcı bir hastalık olduğunu düşündüm. Sonra, Okuduğum dergilere göre (hepimizin tahmin ettiği gibi ..)vampirlik belirtileriymiş. Fazlasıyla korkmaya başladım. Artık bütün hareketlerini izlemeye başlamıştım. Git gide tuhaflaşıyordu. Resmen Âşık olduğum adamdan korkuyordum. Ve bu korku aşkımın önüne geçmeye başlamıştı. Toprak'tan ayrılmak istediğimi söyledim. Oda benim ondan korkmaya başladığımı anladığını söyledi. Sırf bu yüzden ayrılmak istediğimi annem ile konuşurken duymuş.......
O gün o kadar üstüne gitmişimki anlatmak zorunda kaldı.
Vampir olduğunu ama korkup kaçarım diye söyleyemediğini ama söylemezse ayrılacağımı anlattı ve bir vampir ile insan evlenirse evlendiği insanında vampir olacağını söyledi. Onu söylediği anda bayılmışım ve uyandığımda siyah duvarları, gri kocaman kapısı, tavandan yere kadar açık pembe penceresi olan bir odada mavi bir yatakta yatıyordum. Buraya daha önce geldiğimi hiç sanmıyorum. Tam benim zevkime göre düzenlenmiş bir oda sanki. Bir kaç dakika sonra gri ve kocaman kapıdan Toprak girdi.
+neredeyim ben Toprak?!!
-biz konuşurken bayıldın. Her şeyi öğrendiğine göre, vampir ülkesi Prvac'dasın burasıda bizim şatomuz.
+ne saçmalıyorsun? Neden buradayız? Annemi görücem!
-burası Prvac'ın kraliyet şatosu. Sende artık bir prensin güzel karısısın. Ve korkarım ki ailen vampir olmadığı sürece onları asla göremezsiz.
+ben geri dönmek istiyorum. Hemen beni evime götür!
-peki al bu tila gözünü.
+ne? Ne yapacağım ben bunu?
-yiyeceksin. Bu tila gözü dünyaya gitmeni ve ailene her şeyi anlatıp, vampir olmalarını ve Prvac'da yaşamalarını sağlıyacak. Hem sandığın kadar kötü değil.
(Ekşimsi bir ifade ile)+peki.
Yardımcılarımızdan birini gördüm ve gözün bulunduğu kavanozu odamıza çıkarmasını rica ettim o sırada Toprak'ın yukarı çıktığını fark ettim, koridorun sonunda beyaz tenli beline kadar turuncumsu saçları ve zayıf, uzun boyu ile hoş bir bayan belirdi. Yanıma doğru gelip "sen Bulut olmalısın. " Dedi. Bende gülümseyerek "evet. Siz.." Derken "bende Toprak'ın annesi aynı zamanda kraliçe Mona. Memnun oldum. " "bende efendim" derken aynı Toprak'a benzeyen genç bir bay Mona Hanım'ın yanında belirdi. "Sizde Toprak'ın babasısınız sanırım. " "Evet ben Tan, sende Bulut'sun değil mi?" "Evet efendim." Tan bey biraz değişik bir adam sanırım. Tuhaf bir iticiliği var. Sanırsam beni pek sevmedi. Ama Mona hanım çok iyimser birine benziyordu. Toprak gibi. "Müsadenizle efendim. Ben bir Toprak'a bakayım. " Mona hanım "elbette müsade senin." Dedi. Hızlı adımlarla merdivenleri çıkacaktım ki ayağım kaydı ve popomun üstüne düşüverdim. Tam zamanlamaydı yani. Toprak'ın annesi ve babasının önünde düşmek çok utanç vericiydi. Heleki bir kral ve kraliçe olmaları. Daha kötü ne olabilirdiki derken aklıma vampir olmalarıda geldi. Akıllarında hep sakar biri olarak kalacaktım. Utancımdan bembeyaz suratımın yanmaya başladığını hissettim. Arkamdan Mona hanım iyimisin diye sordu. Yerden kalktım ve bir sorun olmadığını söyledim. Merdivenlerden hızlıca çıktım odaya girip toprağa sarıldım. Ve rezil olduğumu söyledim. Gülerek ne olduğunu sordu annesi ve babasının önünde düştüğümü duyunca kendini tutamadı ve kahkaha attı onu öyle görünce benimde gülesim geldi. Sanırım en son 12 yaşımdayken eski sevgilimin önünde düşmüştüm. Birde Toprak'a ilk Âşık olduğumda. Hep önemli kişilerin önünde havalı bir yürüyüş yapayım derken yere kapaklanırım. Uzun zamandır ilk düşüşümde bir kral ve kraliçenin önünde oldu. Toprak annesinin pek umursamayacağını ama babasının eğer ondan hoşlanmadıysa unutmayacağını söyledi. Beni rahatlatacağına dahada endişelendirmişti.
...........Camdan bakarak gökyüzündeki bulutları görmeye çalışıyordum. Beni rahatlatıyorlardı. Kapıyı açtım ve önümde siyah merdivenler yerlerde ise mavi uzunca bir halı vardı. Bu ev bana bulutların arasında gözüken gökyüzünün mavisini hatırlatıyordu. Klasik hikayelerdeki vampir evlerinden çok farklıydı. Siyah merdivenlerden aşağıya indim. Karşımda 8 tane beyaz kapı ve uzunca bir koridor vardı. Bu kapılardan biri dışarı açılıyor olmalıydı. İlk kapıyı açtığımda uzun bir koridor ve sonunda beyaz bir salon vardı. Diğer kapıyı açtığımda pembe duvarlı, karşılıklı iki sarı koltuklu ve yatağın üzerindeyse yavru bir siyam kedisi vardı. Onunla biraz Zaman geçirdikten sonra 3. Kapıyı açtım. Bu kapı çeşit çeşit çiçekler, yeşil çimler ve hoş bir kamelya ile süslü bahçeye açılıyordu. Ama bahçenin dışarıya açılan kapısı yoktu. Bu kapıyıda kapattım. Diğer kapı ise yemek odasına açılıyordu. Neyseki sonraki kapı sonunda dışarıya açılıyordu.kapının önünde kesilmiş ağaç köklerinden basamak yollar vardı yolun sonu şatolardan dolayı gözükmüyordu. Arkamdan Toprak;
-nereye gidiyorsun?beni terk etmeyeceksin herhalde.
+hayır ben senden asla vazgeçemem.Cevap veremeden bana sarıldı. Daha sonra birlikte içeriye girdik. Tam merdivenlerden yukarıya çıkacaktımki yardımcı merdivenlerden aşağıya iniyordu. Ona banyonun yerini sordum. (Sondan ikinci kapıyı işaret ederek) "şurası efendim." Dedi. Oradan içeriye girdiğimde, havuz şeklinde jakuzili bir küvet ve yanında mor havlu dolabı bulunuyordu. Kapıyı arkamdan kilitledim ve küveti doldurup yan tarafında bulunan küvet süslerini doldurdum. Aslında bunları yardımcımızın yapması gerekirdi ama haber vermediğim için kendim yapmak zorunda kaldım. Üzerimi çıkartıp küvete uzandım. Banyoya girdiğimde sanırım saat 11.03 falandı. Çıktığımda ise saat 13.45'di. Dünya hayatı yaşarken stres yapınca buna benzer küvetimizde uzanıp saatlerce çıkmazdım. Toprak'ta bu davranışlarıma alıştığı için kapıyı hiç çalmadan odamızda beni bekliyordu. Giyinme odamıza gidip üzerime dolapta tam üzerime göre olan ayaklarıma kadar bembeyaz uzun kollu elbiseyi giyindim daha sonra toprağın yanına gittim. Artık hazır olduğumu ve ailemin yanına gitmek istediğimi söyledim. Toprak'ta elimi tuttu ve yalnızca onunla gidersem gidebileceğimi söyledi. Kabul edip dünyaya annemlerin evine gittik. Biraz zor olsada olan her şeyi anlattık. Benim 14 yaşında, Gökhan adında bir erkek kardeşim var. Odası vampir hikayeleri ile dolu bu olanlara en çok ve tek sevinen Gökhan'dı. Annem ve babam bir kaç saniyelik şok geçirdiler. Toprak"efendim eğer siz vampir olmazsanız kızınızı hayatınız boyunca yalnızca 2 kez daha görebilirsiniz. "
Dedi. Annem ve babam bir şok daha geçirdikten sonra kabul ettiler canları biraz acıyacaktı. Ama onlar benim için vampir olmayı bile kabul ettiler. Toprak Annem babam ve kardeşimi vampir olabilmeleri için olan bir şişe uzattı. O şişedeki sudan sadece iki damla içmeleri gerektiğini söyledi, sonra iksirin etkisi bitip Prvac'a hep birlikte geri döndük. Vampirler genellikle insanların boyunlarından ısırırlar diye biliyordunuz değilmi? Ama öyle değil:vampirler insanların boyunlarını yalnızca bilmemeleri gereken şeyleri unutmaları için ısırırlar. Neyse biz şatomuza döndük. Artık şatomuz demek fikrine alıştım. Ama şato yerine evimiz demek daha insancıl yani alışıldık bir kelime gibi geliyordu. Annem evimizdeki bir çok şeyin yerini değiştirdi. Annem çok zevkli bir insandır. İşinden dolayı sanırım, kendisi iç mimar. Yani öyleydi. Artık çalışma imkanı yok. Prvac kraliyet ailesinden birinin çalışması heleki bir insan işini yapması. Çok garip. Ama dünyada çalışmamız çok iyi bir avantaj oldu. Çünkü annemin iç mimar olması evimiz için çok iyi oldu, benimde aile piskoloğu olmam ailemizin bu durumundan dolayı ne yapmam gerektiğini bilmemi ve onları sakinleştirmemi sağladı, babamın avukat olması Prvac'da pek işe yaramadı. Toprak ise benimle tanışmadan önce dünyada doktordu vampir iken doktor pek gerekmiyor çünkü vampirlerin doktorların görevini gören canlı kitapları var. İlk duyunca kulağa vampirlerin bu özellikleri çok garip geliyor ama bir süre sonra alışılıyor. Benim alıştığım gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BELKİMSİ
مصاص دماءÂşık bir insan, gökyüzü gibidir. Çözülmez sırları ve uçsuz bucaksız mavisi ile. Âşık olursunuz ama sevgiliniz aranızdaki sırlar yüzünden sizin siyah olduğunuzu düşünür. Ama bu sırlar âşık insanı siyah değil "mavi yapar!..." Nasıl mı? -aşkta sı...